Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, KARAR TV'de Elif Çakır ve Taha Akyol'un konuğu oldu. Davutoğlu, altılı liderler sürecinde el ele omuz omuza olacaklarını belirterek, "Burada önemli olan birlikte bir yol yürümek" dedi. Davutoğlu, Türkiye'deki bütün sorunların kaynağının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu vurguladı. Türkiye'nin en can yakıcı sorununun ekonomi olduğunu belirten Davutoğlu, "Ekonomide ortak bir çalışma yapacağız" dedi. Beştepe'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski vekilleri ağırlamasını eleştiren Davutoğlu, "Yedikleri yemek haramdır" ifadelerini kullandı. Önümüzdeki seçimde sağ partilerin yeniden yapılanacağını belirten Davutoğlu, "Çok açık ve net söylüyorum onların yerini biz alacağız." dedi.
Konu ile ilgili videonun linki: https://youtu.be/7nBvKUuxJ7Y
Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
"ÖNEMLİ OLAN BİR YOL YÜRÜMEK"
"Önemli olan bir süreci başlatmaktır. Altılı liderler süreci önce pratik bir iş birliği alanından doğdu. Benim şahsi kanaatim altı parti arasında yapısı oturmuş, karar mekanizmaları oluşturulmuş daha güçlü bir ilişki biçimi ve gerçek anlamda bir ittifak çıkmasıydı. Böyle bir süreç başladı. İkinci toplantı Sayın Babacan'la 27 Mart'ta olacak."
"Millet İttifakı kendi içerisinde çok önemli işler başardı. Şimdi ihtiyaç hissettiğimiz şey salt bir seçim ittifakı değil. Görüş ayrılıkları olacak, herkesin öncelikleri farklı olacak. Sayın Kılıçdaroğlu bana bir teklif metni iletmişti. Sayın Akşener ile görüştük. Bu bir süreç, bütün liderlerle el ele omuz omuza gidilecek bir süreç. İlkeleri oturmuş, karar mekanizmaları belirlenmiş, kriz anında devreye girebilecek, komisyonlar... Bunlar adım adım yapılacak. Burada kimin ne söylediğinden daha çok birlikte bir yol yürümek önemli olan. Yol yüründükçe herkes birbirini tanıyacak. İlkeler, prensipler, komisyonlar birlikte konuşulacak konular. Hepimiz bir dereydik, şimdi bir nehre doğru akacağız ve sonra da Türkiye denizine akacağız. Ben bu süreçte iyimserim. Daha hızlı ve daha yapılandırılmış bir sürecin halkın beklentilerine cevap vereceğine inanıyorum."
"TÜRKİYE'DE BÜTÜN SORUNLARIN KAYNAĞI CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ"
"Türkiye'nin bütün sorunlarının kaynağında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen, bir gece yarısı her şeyin değişebildiği, kurumların önemini yitirdiği, Merkez Bankası Başkanı'nın bir gece görevden alınabilmesi gibi çok çabuk tasfiye edildiği, istişare mekanizmasının olmadığı bir yapı var. Problemlerin kaynağında bu var."
"EKONOMİDE ORTAK BİR ÇALIŞMA YAPACAĞIZ"
"Türkiye'nin en can yakıcı sorunu, ekonomi. Ekonomideki sorunların büyük çoğunluğu siyasal sistem politik ağırlıklı sorunlar. Normal şartlarda Türkiye bunu yaşamayabilirdi. Yaşanmasının nedeni Erdoğan'ın ekonomi cahilliği ve zihninde yerleşmiş olan bazı bilimsel gerçeklere aykırı varsayımlar ve kurumların işlememesi. Ekonomi doğrudan sistemle ilgili bir sorun. Parlamenter sistem ile kurumların canlandırılması, insan hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesini ve hukuk teminatını öne çıkaran güçler ayrılığı ilkesine dayalı parlamenter sistemi teklif etmemiz normal. Önümüzdeki hafta muhtemelen bu konularda konuşacağız. Ekonomi konusunda da ortak bir çalışma yapacağız."
"HAZİNE VE MALİYE BAKANI'NIN, HAZİNE VE MALİYE BİLGİSİ DE BİR DÜKKAN İDARE EDEBİLECEK ÖLÇEKTE DEĞİL"
"Türkiye'nin dış borç yükü şuan en vahim halde. Hazine ve Maliye Bakanı'na bunu sormak lazım. Millete teminat verir gibi, 'Türk lirasının düşeceği başka yer yok' diye konuşma yapıyor. Türk lirası yerlerde sürünüyor. Üzerinde ay yıldız var, ulusal onur var. Türk lirası, Rus rublesi ve Ukrayna parasını karşılaştırdığınızda Ukrayna savaşta olduğu halde parası yüzde 30 değer kaybetmiş, Rus rublesi yüzde 65 değer kaybetmiş, Türk lirası yüzde 95 değer kaybetmiş. Hazine ve Maliye Bakanı'nın, hazine ve maliye bilgisi de bir dükkan idare edebilecek ölçekte değil. Merkez Bankası Başkanı da aynı. Merkez Bankacılığı bir kültürdür, tecrübe gerektirir. Erdoğan ile başbakanlık dönemimizde tartışma konumuzdu. O herhangi bir kişide yeterli sadakat varsa o işi yapacağını varsayar. Çünkü kendisi karar verecek. Kendisinden daha nitelikli biriyle çalışmak rahatsız eder. Gerçek lider, kendisinden daha yetenekli ve uzman kişileri etrafında toplayıp onları motive ederek kendi seviyesini yükseltir. Başta öyleydi AK Parti. Ama zamanla Erdoğan, her şeyi öğrendiğini zannetti. Merkez Bankası Hazine Müsteşarlığı'na alakasız isimleri teklif ettiği zaman başladı görüş ayrılıklarımız."
"HUKUKUN OLMADIĞI YERDE TOPLUM ÇÖLLEŞİR"
"Adalet Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı. Bunlar olmadan devlet olmaz. Diğer bakanlıkların hepsini kapatsanız devlet yine yürür. Bu 5 kurumda sıkıntı var. Ben Adalet Bakanlığı'nda düzenlemeler yaparım. Adana'daki olaylar bağlamında da benim üzerine gitmemin sebebi budur. Hukukun olmadığı yerde toplum çölleşir."
"BUGÜN EN KOLAYI BAŞDANIŞMAN OLMAK, EN ZORU BAKAN OLMAK"
"Beştepe'de bazı cahil başdanışmanlar, Merkez Bankası Başkanı'na saygısızlık yaptılar zamanında. O gün takip edilen toplantıyı popülist bir takım önermelerle, daha sonra 'damat bakan'ın onayladığı politikaları savunanlar, Cumhurbaşkanının huzurunda Merkez Bankası Başkanı'na saygısızlık yaptılar. Başdanışmanlar, bakanların işine karışamaz. Bugün bir siyasetçinin başına gelebilecek en kötü şey bakan olmaktır. İmza yetkiniz yok. En kolayı başdanışman olmak, en zoru bakan olmak. Bakanın altındaki bakan yardımcıları, 'bakanın ayağı kayarsa ben bakan olurum' diye bakıyor. Milli Eğitim Bakanı istifa etti, yardımcısı bakan oldu. Birçok istifada yardımcılar bakan oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'dı. O bakanken yardımcısı Nureddin Nebati idi. Nebati, Elvan'dan mı talimat alıyordu yoksa kuru fasulyecide buluştuğu Berat Albayrak'tan mı? Böyle bir devlet olmaz. Her bir kurumun ağırlığı olur. Bakanın bir kimliği yok artık."
"BAHÇELİ'YE BAĞLI BAKANLAR"
"O zamanlar Berat Albayrak görünmeyen bir başbakandı. Neden çünkü o damat. Sonra siyasi bakanlar, sonra bürokrat bakanlar var. Hiyerarşi böyleydi. Şimdi yeni bir kategori çıktı. Bahçeli'ye bağlı bakanlar: İçişleri Bakanı. Bahçeli her açıklamasında 'İçişleri Bakanı benim himayemdedir' diyor. Sedat Peker açıklamalar yaptığında Erdoğan, bakanına sahip çıkmadı. Süleyman Soylu, Sedat Peker'den yumruk üstüne yumruk yedi. O zaman söyledik, Sedat Peker'in iddiaları doğruysa Soylu'yu görevden al. Eğer yanlışsa bakanın arkasında dur. 1 aya yakın hiç sesini çıkarmadı. Bir liderin yapmaması gereken bir şey. Bahçeli çıkıp Süleyman Soylu'yu savundu ertesi gün Erdoğan da bakanını sahiplenmek zorunda kaldı."
FURKAN VAKFI OLAYLARI
Pazar günü Adana'da tarafı kim olursa olsun önemli değil. O vakfın yöneticileri benim için ağır eleştiride bulundular ama sokak ortasında işkenceye kimse dayanamaz. Yerdeki kadının kafasına copla vurmak hiç doğru değil. Bu ülkenin vatandaşına bu yapılmaz. Muhalefetten bir belediyede çalışan bir zabıta, başörtülü bir kadına yan baksa Erdoğan bir hafta gürlerdi. Benim bir tweetim üzerine Süleyman Soylu 'orantısız güç yapıldı' dedi. Ertesi gün AK Parti'den açıklama geldi. Cumhurbaşkanı teyit etsin diye bekledik. Ama susuyor. Bahçeli çıktı, "Türk polisi yaptırım uyguladı, alnından öperim o polisi" dedi. Kimse yere düşmüş bir kadına copla vuramaz. Çarşamba günü Erdoğan, grup toplantısı yapacaktı ama sesi kısılmış. Bugün NATO'da dinledik, sesi iyiydi. Çünkü Bahçeli dedi ki İçişleri Bakanlığı bana bağlı. Erdoğan bu konuda konuşmalı. Belki de onlar Erdoğan'a oy verdi. 28 Şubat'tan sonra ilk kez böyle bir olay yaşandı."
"ANKETÇİLERE BİZİ DÜŞÜK GÖSTERMEK İÇİN PARA VERDİLER"
"2018'in seçim sonuçlarına göre tedbir alıyorlar. 1999-2002 ve bu seçim çok büyük bir sürpriz olacak. Biz altılı bir masada bir araya gelmeseydik onlar böyle bir ihtiyaç hissetmeyecekti. Taktik savaşları başladı. Kendisine güvenen ve ülkenin iyi gittiğine inanan biri neden kanunda oynamalar yapar? Şimdi kendilerinden emin değiller. Gelecek Partisi'nin kurulmasıyla birlikte ilk defa AK Parti bünyesinden insanların olduğu bir parti kuruldu. Arkasından da diğer partiler kuruldu. DEVA Partisi de kuruldu yeni bir parti olarak. Böylece başka bir sinerji oluştu. Bizim böyle bir parti olarak çıkmamızla AK Parti'nin psikolojisi değişti. İstanbul, Ankara il başkanları bizim partimizde yer aldı. Baktı burada bir momentum oluşuyor, partinin yapısı oturuyor. Şimdi o psikolojiyi bozmaya çalışıyor. 'Bunlar parti kuramaz' dediler kurduk, anketçilere bizi düşü göstermek için para veriyorlardı o da ittifakla birlikte aşılacağı hissedildiği için şimdi diyorlar ki 'Oraya verdiğiniz oy boşa gidecek.' 2 şeyi bilemezsiniz Azrail'in ne zaman geleceğini ve seçim sonucunun ne olacağını. O zamana kadar çalışacaksınız. Bizim birinci parti olma şansımız var. Büyük bir siyasi deprem yaşanıyor. O siyasi depremin içinden bir yapı olarak Gelecek Partisi çıkacak."
"BEŞTEPE'DE ESKİ VEKİLLERİN YEDİKLERİ YEMEK HARAMDIR"
İki kitlesel blokta kırılmalar başladı. Doğu ve Güneydoğu'daki muhafazakar kesimde kırılmalar başladı. AK Parti'ye oy veren ve daha önce de merkez sağa oy verenler ve ekonomik yıkımdan etkilenen dar gelirli kesimler de çözülmeler var. AK Parti'nin orta düzey yöneticilerinde çözülmeler var. Tabanda ise AK Parti teşkilatı deklare etmeden çözülüyor. Bu çözülmenin gerçek boyutlarını seçimde göreceğiz. AK Parti eski milletvekillerini Beştepe'de ağırlamasının nedeni de bu çözülmedir. Ama Beştepe'de yedikleri yemek haramdır. Devlet için ayrılan bir kaynaktan siyasi bir amaçla yemek veriyorsun. AK Parti Genel Merkezi'nde yapılmalıydı bu yemek. Artık öyle bir ayrım kalmadı. Erdoğan, devleti kendi mülkü olarak görüyor. Bunu neden yapıyor Erdoğan? Çünkü telaşlandı, panikledi. Oraya gelenlerin çoğunun kalbi Erdoğan'a kırıktır. Erdoğan'ı rahatsız eden bir diğer husus da Bahçeli ile baş başa kalmasıdır. Perinçek'i masaya oturtamıyor, Destici'yi oturtsa yetki vermesi gerekiyor. 2 parti de az geliyor. Çiller konusu da buradan açıldı. Buradan bir çıkış yolu bulması çok zor."
"SEÇİMDE SAĞ YENİDEN YAPILANACAK"
"Türk siyasi tarihinde 3 büyük siyasi parti depremi yaşandı. Bunlar hep sağda yaşandı. Sağ partilerde sürekli bir yapılanma vardır. Bunun nedeni de liderlere ayarlı bir parti olmalarıdır. Önümüzdeki seçimde sağ tekrar yapılanacak. Büyük bir parti depremi yaşanacak. AK Parti ve MHP'nin güçleri azalacak. Çok açık ve net söylüyorum onların yerini biz alacağız. "