Bu partiye oy verir misiniz?

İbrahim Kahveci yazdı;

Bu partiye oy verir misiniz?

Emekliliği unutun; size çalışmayı vaat ediyoruz...

Üniversiteye gitme hayalini kısıtlıyoruz ve bugün üniversiteye gidenlerin sadece yarısından azı üniversitelere gidebilecek...

Devlet iş kapısı olmaktan büyük ölçüde çıkartıyoruz. Artık KPSS hayali ile üniversite okuma dönemini de büyük ölçüde kapatıyoruz...

***

Sadece bu üç vaat bile yeterli.

Sizce böyle bir vaat silsilesi içinde olan bir parti ülkemizde yüzde kaç oy alır?

Oysa halkımız seçimlerde pembe vaatlere alışmıştır. Mesela ‘kim ne verirse beş lira fazlası benden’; ya da ‘her mahalleye iki milyoner ve herkese iki anahtar’ ne güzel vaatlerdi.

Bugün Türkiye tam da bu vaatler ve bu siyaset anlayışı yüzünden çöküyor.

Evet, Türkiye 90’lı yıllarda girdiği “Orta Yaş Fırsatı” eşiğini adeta heba etti ve artık çöküşü yaşamaya başladı.

***

Churcill, 2. Dünya savaşı başında yeniden Başbakan olduğunda İngilizlere “Size kan ve gözyaşından başka bir şey vaat etmiyorum” demişti. Çünkü, önceki İngiliz Başbakan Hitler’in sözlerine kanmış ve Hitler savaşı çoktan başlatma fırsatı bulmuştu.

Bugün benzer durum Türkiye için de geçerli. Çalışmamız, üretmemiz ve bir üst lige çıkmamız gerekirken kötü yönetimlerle bu mücadeleyi kaybettik.

90’lı yıllardan bugüne adeta yerimizde saymayı bırakın, emsallerimiz hızla giderken biz geriledik. Hem de fırsat eşiği bizdeyken...

Fırsatımız vardı; çünkü nüfusumuz tam da ekonomik patlama yapacak eşikte yer alıyordu.

***

Nüfusumuzun yüzde 68’i çalışma çağında ama 21 milyon çalışana karşılık 13,5 milyon emekli sayımız var. Bir kere peşin söyleyeyim, Türkiye şartlarında emekli sayımız olanın yarısından daha az olmalıydı. Bu bir felakettir.

Çalışmak zorundayız ama işsizlik de hat safhada. İnsanlar ileri yaşlarda nasıl iş bulacaklar? Soru o kadar fazla ki...

İyi ama çalışmadan nasıl kazanacağız?

Bugün çalışan da sürünüyor, emekli de sürünüyor. Siyasetin lütfetmesine bağlı bir düzen kuruldu.

Oysa İNSAN öncelikle BİREY olmalıdır. Birey olmak için de özgür olmalıdır. Özgür olmak için ise çalışmak ve kazanmak gerekiyor.

***

Bugün kaynaklarımızı ve üretim gücümüzü adeta heba ediyoruz. Gücümüz ve potansiyelimiz çok yüksek olmasına rağmen bir türlü Türkiye için çalışamıyoruz.

Türkiye, şu anda bile 35-40 milyon kişiye iş imkanı oluşturabilecek kapasite taşıyor. Tarımından sanayisine her alanda fırsatlar o kadar yüksek ki... Yeter ki imkanları kullanalım ve hep beraber kazanacak bir yönetim kuralım.

Kaybet-kaybet ilkesinden kazan-kazan ilkesine geçmemiz gerekiyor.

Bugün sosyal güvenlik sistemi açıkları için ve kamu personeline ödenen ücretler onca vergi yüküne rağmen vergi gelirlerinin yüzde 70’ini alıp götürmektedir. Bu oranı çok kısa sürede yüzde 50’nin altına ve 4-5 yıl içinde de yüzde 30’lara çekmemiz gerekiyor.

***

Çalışmayı ve üretmeyi cazip hale getirmek birinci meselemiz olmalıdır. Bu nedenle de ilk şart verimliliği artırmak gerekiyor.

Üniversite sayısını ve üniversite öğrenci sayısını da bir an önce aşağı çekmek gerekiyor. O gençler ömür boyu vasıfsız yaşamak zorunda kalacaktır. Oysa teknoloji liseleri ve mesleki eğitim ile bu işi çözebiliriz.

Kaynak verimliliği ile de kamudan başlamak üzere kalkınma modeli oluşturabiliriz.

Kısaca bize kan ve göz yaşı gibi bir program gerekiyor.

Çalışmak ve kazanmayı sağlayacak bir program. Emekli olduğunda da insan gibi yaşatacak bir program.

Ama sorun şu ki, seçmen davranışımız bu gibi bir programa nasıl tepki verir. Geleceğini -kurtaracak bir programı sahiplenir mi?

Yoksa kamu kaynaklarını talan ederek karanlık bir geleceğe yol almaya devam mı ederiz?

NOT: Yazar / Alıntı Yazar / Okuyucu yorumları kişisel değerlendirmeler olup; haberdurus.com'un görüşlerini yansıtmayabilir.