Tarih: 22.02.2020 14:00

‘Bu kitap değil bütün cihandır’

Facebook Twitter Linked-in

"Muhtâc isen füyûzuna eslâf pendinin,

Diz çök önünde şimdi Emîrî Efendi’nin”

(Eğer atalarının feyizlerine ihtiyaç duyarsan,

Ali Emiri’nin önünde diz çök, ona talebe ol)

Ali Emîrî’nin ölümü üzerine birçok şair ve edebiyatçı yazı yazmıştı. Onu en iyi anlatan Yahya Kemal Beyatlı’nın kaleme aldığı gazeldir.

Ali Emiri Efendi 1916 yılında kendisine tahsis edilen Feyzullah Efendi Medresesi’nde bir kütüphane kurmuş ve bütün ısrarlara rağmen kütüphaneye kendi ismini değil de, “Ben bu kitapları milletim için topladım ve milletime vakfediyorum” diyerek “Millet Kütüphanesi” ismini vermişti… Bir yüzyıl sonra yeni bir Millet Kütüphanesi’nin açılış konuşmasını dinlerken Ali Emiri Efendi’nin, “Ben bu kitapları milletim için topladım ve milletime vakfediyorum” sözü çoğalarak yankılandı. 20 Şubat 2020’de Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılan Büyük Millet Kütüphanesi, bu sözlerdeki manayı “yeni bir medeniyet projesinin dokusunu örecek değerleri üretecek bir merkez olabilmesi” temennisiyle bugüne taşıyor.

ALİ EMİRİ’NİN KİTAP AŞKI VE 700 EL YAZMASI

Fatih’te Saraçhane’ye doğru ilerlerken yol üstünde taş bir bina vardır. Üzerinde küçük harflerle Millet Kütüphanesi yazar. Yıllar önce merak edip içeri girmiş ve oradaki hikâyeden etkilenerek Ali Emiri Efendi/ Kitaba Adanmış Bir Ömür ismiyle bir belgesel yapmıştım.

Diyarbakırlı Ali Emiri Efendi’nin kitap tutkusu 9 yaşında başlar. Maaşından artırdığı paralarla ömrünün son günlerine kadar kitap toplamaya devam eder. Çeşitli nedenlerle sahip olmadığı kitapları bizzat kendisi kopya ederek kütüphanesine kazandıracak kadar sevdalıdır kitaplara. Öyle ki, 700’den fazla nadir kitabı elle yazarak çoğaltır. Bir memur olarak gittiği şehirlerden 40 sandık kitapla dönen Ali Emiri Efendi emekli olduktan sonra da sahaflarda yazma kitapların arasından çıkmaz. Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lugati’t- Türk’ünü de böyle bulur. “Bu eseri elime alır almaz, adeta heyecandan titredim. Yeryüzünde bir eşi daha olmayan kıymette bir hazine idi; 30 lira değil, 30 bin lira ederdi. Bu eser, şimdiye kadar görülmemiş, pek eski devirlerde yazılmış bir dil kamusu idi. Satın almak istedim fakat cebimde 15 liram vardı. O anda Allah’ıma yalvardım, ‘Karşıma bir dost çıkar’ dedim. O sırada dükkânın önünden Darülfünun müderrislerinden Faik Reşat Bey geçiverdi. Hemen koşup yanına gittim. 20 lira borç aldım. İşte bu esere bu şekilde sahip olma bahtiyarlığını kazandım. Bu, kitap değil, bir Türkistan ülkesidir. Türkistan da değil, bütün bir cihandır.Kitabı aldım, eve geldim. Yemeyi içmeyi unuttum. Bu kitabı sahaf Burhan bana 33 liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem.”

MÜREKKEBİN İZİ ve HATT-I HÜMAYUN SERGİLERİ

Millet Kütüphanesi perşembe günü iki önemli sergiyle kapılarını açtı. Mürekkebin İzi sergisinde kıymetine paha biçilemez 150 yazma eser yer alıyor. Kültür Bakanlığı Yazma Eserler Başkanlığı’na bağlı kütüphanelerde ve Topkapı Sarayı ve diğer yazma eser kütüphanelerinde bulunan kitaplardan seçilerek sergilenen 150 eser, medeniyet yolculuğumuzun yol haritasını ortaya koyuyor. Katip Çelebi ve Biruni’nin coğrafi eserlerini, Yunan tabip Dioscarides’in Arapçaya çevrilen botanik metnini, İbn Sina’nın el-Kanun fi’t-Tıbb’ının ilk Türkçe tercümesini, El-Avfi’nin Keşfü’l-Beyan an Sıfati’l-Hayevan ansiklopedisini, Divanü Lugati’t-Türk’ü, Türk-İslam coğrafyasında kitap yazım sanatının şâhikası olan eserleri bir arada görme imkânı sağlayan bu sergiyi kaçırmayın. Bu serginin gün yüzüne çıkmasını sağlayan büyük bir ekip var. Ancak burada Prof. Dr. Muhittin Macit ve Cumhurbaşkanlığı danışmanlarına, serginin de danışmanlığını yapan Hümeyra Şahin’e ayrıca teşekkür etmek isterim.

Millet Kütüphanesinin açılışı için hazırlanan ikinci önemli sergi de ‘Hatt-ı Hümayun Sergisi. Padişah fermanlarını kendi yazılarıyla görme imkânı sağlayan bu sergi de çok özel bir arşivin açılmasıyla ortaya çıkmış. Serginin en önemli parçalarından birisi de Tanzimat Fermanı. Bu ferman bir imparatorluğun zihin ve ruh dünyasını değiştirdiği gibi yazılı eserlerin, kitabın formunu da değiştirmişti. Bu fermanla kitap içerikleri değişmiş, onun açtığı kapıdan roman, tiyatro, deneme kitap dünyamız nüfuz etmişti.

Millet Kütüphanesi medeniyet yolculuğumuzda gelecekte de hep hayırla yâd edilecek bir durak olacaktır. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, emeği geçenlerden, katkı sağlayanlardan Allah razı olsun!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —