Yatcacaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, hooooooop ordayız diye bir şarkı vardı aslında yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz hooopp mahşerdeyiz desek daha mı makul kalır
Münker, nekir, mahşer, haşir, neşir, mizan, muhakeme ve dahası, dahası. Peki, biz neler yapıyoruz bu muamma yolculuk hazırlığı için azığımız ne birikimimiz ne.
Çok şükür ki ayda yılda bir ramazanı yaşıyoruz bağlayamadığımız şeytanlarımız Allahtan, yüce rabbimiz tarafından bağlanıyorlar ve bir lahza olsun rahat nefes alabiliyoruz.
Bir de adab-ı muaşeretine uyduğumuz dinimiz. Ve ekranlarda yedi yirmi dört beynimize pompalanan ezber bozan din değil ezberci din desem kimse kızar mı ki valla dedim bile iki elimi kaldırarak teslim olurcasına önce kullara sonra Allaha çünkü Allah beni bağışlar ama kulların kimseye eyvallahı olmaz.
Herkesin bi ton duygu, düşüncesi, harareti, kaygısı, düşünceler karman çorman, ruh hali nerden eserse Allah ne verdiyse dercesine. Sahiden bunca kadim geçmişe nazaran niye duygular, düşünceler hala selektörsüz niye sorular cevapsız. Kadim geçmişimiz, tarihi yaşanmışlıklarımız, dini değerlerimiz, kültürel mirasımız, enetellektüel yanımız bu kadar güçsüz mü ki en âlimimiz en cahilimizin sorularına dahi cevap verecek derecede acizdir. Onca bol keseden fetva dağıtırken sakızın oruç bozup bozmamasından, büyünün bozulmasına, nazar ayetlerine kadar her şey bizde mevcuttur. Kilitleniriz adeta bin bir derde deva bin bir suale fetva getirirken bizler gökten vahi ile Cibril-i eminle indirilen dine değil gökten zembille inen babamızda atamızdan uydurulan dinle derman ararız derdimize ferman biçeriz emrimize.
Yüce Allah zaman ve mekândan münezzeh olduğu için Tabiri yerinde ise din en moderndir en çağdaştır, çağlar üstüdür, cihanşümuldur asla ve asla ne konvansiyoneldir ne de moder(e)ndir. Eğer öyle olmazsaydı bizler öncekilerin dini üzerinde sebat ederdik. Ya da babalarımızın atalarımızın cahiliye döneminde öngördüğü bayağılıkları, çirkinlikleri adet ve örfleri din olarak alırdık. Allahın bizim için en uygun gördüğü pürü pak İslam ile şereflenmezdik.
Ne demişti Demet akalın ramazan geldi o programlara verdiğiniz parayı hayır kurumlarına veriniz demişti. Kadın iyi bir şey mi dedi kötü bir şey mi elbette ki bu er kişinin niyetine göre değişir. Bu lafların kısmen haklılık payı olsa da hayır kurumlarının görevi başka bu programları yapan hacı hocaların yeri ve görevi elbette ki başkadır. Fakat bu doğru metot ve yöntemle yapılabilse toplumun en muhtaç olduğu vecibelerden birisidir.
Tam da insanların elbiselere sığmadığı, ruhların bedenlere yenik düştüğü bir zamanda. Gece gündüz sakızın, iğnenin orucu bozup bozmadığı hakkında fetva versen hangi yaraya merhem olur, hangi derde derman olur, hangi çaresizliğe çözüm. Amaçsızlığın, istikametsizliğin başını alıp gittiği bu devasa âlemde direksiyonun hâkimiyetini kaybedercesine 180 km hızla gidenleri navigasyonvari vaazlar, niyazlar nereye kadar götürür. Eğer anlatmazsan Kur’anın adım başı anlattığı evrenden, yaratılışın her evresinden.. Ateşten yaratılan cinlerden; tozu, toprağı, dikeniyle, gülü, sümbülüyle, anlatmazsan küçük dağları yarattığını sanan şu garip gureba insanı. Anlatmazsan nurdan yaratılan melekleri melekûtu. Ve okumazsan Allahu nurussemavati velerdi ayetini, O Allah ki yerin ve göğün ‘NUR’u olduğunu.
Sayarsın bütün bir nesli yedi ceddi, yetmiş silsileyi, şecereyi ta Âdeme kadar inersin ve Âdem de topraktan dersin kimi hâşâ ve kella maymundan kimi mamuttan der. Mesele oldu bittiye gelir ama çözümsüz ama cevapsız.. Ve sen hala Allah’ın yerin ve göğün nuru olduğunu anlatmazsın deizme, ateizme ve daha nice nemenem izmlere biçare kayan çaresiz nesle. Semer vurulmuş yedi katır yedi eşek yükü kadar kitabı Allahın yaratmış olduğu o küçücük beyin dedikleri beyninde tutarsın. Ama aslında ise alemin en büyük networku sayılan bu olağanüstü beyinle bir kere bir kere olsun Allah hakkı için Kuran-i telkinle akletmezsin aklettiremezsin. Gene anlatmazsın ve gene unutursun Allah’ın yerin ve göğün tek ezeli ve ebedi bircik nuru olduğunu. Başla bakıyım sayıları saymayı, bire bir katmanın nasıl anlam bulduğunu bire; iki üç sıfır eklemenin nasıl bin olduğu binlerden milyonlara ve milyonlardan, milyarlara katrilyonlara çıktığını.. Ve de bir sayısına bir ön ek olarak bir sıfır ekle hatta binlerce sıfır getir ekle bakalım bırak milyon, milyarcıııkları bir yarı küsur bile etmediğini, anlamsız kaldığını. Madem hal böyle olabilirken sen niye Allah’ın verdiği aklını kullanmıyorsun. Kıyaslar kurmuyorsun çıkarımlar yapmıyorsun. Kur’an-i referansla kullan şu aklını ki ezberci fetvalarla helak olacak ümmete ilminle, irfanınla yol oluver daha devasa âlemlere yol almak için. Kurgulanılan anlamsız manasız matrixler içinde gark olup gitmeden.. Tekvir süresinin bizi uyardığı gibi uyar artık insanı, insanları..
Güneş dürüldüğü zaman
Ve Yıldızlar bulanıp söndüğü zaman
Ve Gebe develer salındığı zaman
Ve Denizler kaynatıldığı zaman
Ve Bedenler ruhlar eşleştirildiği zaman
Ve Diri, diri gömülen kız çocuğunun hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman
Ve Cennet yaklaştırıldığı zaman
Ve Cehennem alevlendirildiği zaman
Ve Andolsun yöneldiği zaman geceye
Ve Andolsun aydınlandığı zaman sabaha
O kuran şüphesiz güvenilir bir elçinin Cebraillin getirdiği sözdür
Kuran kovulmuş şeytanın sözü değildir ve hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? Bu gidiş NEREYE.. Kaynak: Farklı Bakış