Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız, açık oturumu yöneten İtalyan düşünce kuruluşu ISPI´nin başkanı Giampiero Massolo´ya basit bir soru sordu. "Kargaşanın Ardından" derken "IŞİD sonrası mı demek istiyorsunuz?" sorusu, Roma´da yapılan Akdeniz Diyalogları toplantısının bu yılki konusu olan "Kargaşanın Ardından, Olumlu Gündem" başlığına atfen sorulmuştu.
Oturumu yöneten Massolo başıyla onayladı, İŞİD bitiyordu ya, artık Avrupa sonrasını planlayabilirdi.
Yılmaz, "Ben bunu fazla iyimser buluyorum" dedi, "IŞİD bitmiş değil, zihniyeti bitmiş değil, sorunlar çözülmüş değil. Suriye, Libya, Yemen, Irak çözülmüş değil."
Konuşmacılardan Fas Kralı baş danışmanı Yousef Amari, Yıldız´ı destekledi, "IŞİD bitmiş filan değil. Tekfir ideolojisi hala yerinde."
Suriye ve Irak´taki IŞİD işgallerinin dağıtılması Avrupa´da hayli abartılmış vaziyette; sanki başka şekilde, başka isimde ortaya çıkmayabilirmiş gibi.
Bunda belki Amerikalıların Suriye´de terörle mücadeleyi uzun soluklu bir çaba değil de Rakka üzerine bir Haçlı seferiymiş gibi gösteren propaganda etkili olmuştur. Belki Avrupalıların bu durumu gözlerini açınca bitecek bir kabus sanma eğilimi rol oynamıştır. Ama belki de bu aşırı iyimserlik ciddi bir siyasi miyopluktan kaynaklanıyordur ve belki de en kötüsü budur.
Örnek mi? Konferans sırasında dağıtılan kitaplardan birisi de ISPI ve ABD´deki George Washington Üniversitesinin ortaklaşa hazırladığı bir çalışmaydı: Radikalleşme ve Batıdaki Cihadi Saldırılar.
Başlık dahi nereden tutsanız dökülüyor ama asıl içeriği sorunlu. Cihadi terör sorununa kapsamlı bakış Kitapta ABD ve Batı Avrupa´dakiler dışında bir tek El Kaide, ya da IŞİD saldırısının ismi bile geçmiyordu.
Daha bir hafta önce 24 Kasım´da Mısır´daki IŞİD saldırısında 305 kişi öldürüldü. Türkiye aradaki siyasi sorunlara rağmen bir günlük ulusal yas ilan etti. Mısır´daki korkunç saldırı ise Batılı gazetelerde bir gün haber oldu ve kayboldu gitti.
Türkiye´de neler yaşandığını biz biliyoruz. Suruç katliamı, Ankara Garı katliamı, İstanbul Atatürk havalimanı saldırısı, Reina saldırısı yüzlerce insanın canına mal oldu.
Bu terör örgütleri Rusya, Endonezya gibi ülkelerde de vuruyor ama ABD ve Avrupa araştırmacıların güya kapsamlı çalışmalarının ufkunda yer bulamıyor bile.
Doğrusu kafam attı. Aradım ve kitabın üç yazarından birisini buldum: Francesco Marone sorularımı cevaplamayı kabul etti.
Doğruda sordum: Türkiye´de ya da Mısır´da yaşayan insanların hayatları ABD ve Batı Avrupa´da yaşayanlardan daha değersiz olduğu için mi tek paragrafla yasak savmak için bile olsa yer vermemişlerdi?
Çalışmasının takdir edilmemesi nedeniyle uğradığı hayal kırıklığını gizleyemeden "Hayır, hayır" dedi, "Ondan değil, coğrafi sınırlama getirdik çalışmaya".
"Peki" diye devam ettim, "Teröristler kendilerine coğrafi sınır getirmeyip her yerde vururken siz neden düşüncenizi coğrafyayla sınırlıyorsunuz?"
Özetliyerek aktarıyorum, "Belki o konuda da başka bir araştırma gerekir" dışında bir cevap üretemedi İtalyan araştırmacı.
Bu bir 21´inci Yüzyıl sorununu 19´uncu Yüzyıl kafasıyla çözmeye çalışmaktır.
İlgi gösteren her ülke gibi Türkiye de, Suriye iç savaşından kaynaklanan terör sorunuyla başa çıkma konusunda hatalar yaptı. Göçmenlere yardımdan değil, iç savaşa müdahil olmaktan kaynaklanan hatalar Suriye´deki ateşin Türkiye´ye sıçramasında pay sahibi oldu. IŞİD tehdidi biraz geç de olsa nihayet anlaşıldı gibi.
Rusya ve İran ile birlikte başlanan Astana sürecinin gerilimin azalmasına ve Cenevre süreciyle siyasi çözüme gidilmesine katkıda bulunduğunu dün Avrupa Birliği Dış ve Güvenlik Politikası Sorumlusu Federica Mogherini de kabul etti.
Hem Mogherini hem de NATO´nun iki numarası, Genel Sekreter Yardımcısı Rose Gottamoeller önümüzdeki hafta NATO ve AB´nin ilk defa koordine edilmiş bir terörle mücadele planı açıklayacaklarını söylediler.
Bu iyi bir gelişme. Ancak NATO ve AB kapsayıcı bir plan yerine kendilerini coğrafi, ya da başka sınırlar içine hapsederlerse uydular ve son teknoloji eseri silahlar bir yere kadar etkili olacaktır.
Konferansın açılış konuşmacılarından Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun Batılıları bir başka nedenden dolayı daha eleştirdi. ABD´nin Afganistan´da mücahitlerle işbirliğinin Taliban ve El Kaide gibi örgütlerin doğmasına ve dönüp kendisini vurmasına yol açtığını hatırlatarak "kötü teröriste karşı iyi terörist" zihniyetini kınadı.
Suriye´de ABD´den Türkiye´ye, Suudi Arabistan´dan Rusya ve İran´a hemen herkes hatalıydı, yepyeni bir durumdu, ama şimdi biliniyor. Şimdi Suriye hatalarından dönme zamanı.