Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Ensar Vakfı ile İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından Grand Cevahir Otel Kongre Merkezi´nde düzenlenen, "Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi"nde yaptığı konuşmada, batıda din ve vicdan özgürlüğü konusunda kendilerinde olanların yüzde 10´unun olmadığını ifade etti.
Batının din ve vicdan özgürlüğü konusunda tam gözüktüğünü, Türkiye ve diğer ülkelerin tam gözükmediğinin altını çizen Bozdağ, yakın zamanda Yunanistan´da olan bir hadiseyi paylaştı.
Batı Trakya´da İskeçe´de askerde bulunan bir soydaşın Gökçepınar köyünde rahmetli olduğunu ve cenaze namazının köyünde kılınmak istendiğini ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:
"Musalla taşında cenaze namazı, Yunan askeri makamlarını temsil edenler, onun üzerine bir Yunan bayrağı örtüyorlar. Bayrağın üzerinde de haç var. Oradaki müftü diyor ki ´Ölen Müslümandır ve İslam´a göre cenaze namazının kılınması lazımdır ama bayrakta da haç vardır, haç da Hristiyanlığın sembolüdür, o yüzden bu bayrağı buradan kaldırın.´ diyorlar. Tartışma çıkıyor. Ölen askerin ailesi bayrağın kaldırılmasını istiyor ve cenazeyi seçilmiş İskeçe Müftüsü Ahmet Mete´nin kıldırmasını istiyor. Lozan´ı deldiler, seçilmiş müftüyü bir kenara bıraktılar, onun yerine kendileri müftü atıyorlar. O müftünün anlattığı din, Yunan hükümetin söylediği dindir, Kur´an´ın ve Peygamber´in söylediği din değil."
Cenaze namazını İskeçe´nin seçilmiş müftüsü Ahmet Mete´nin kıldırdığını belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem İskeçe Müftüsü Ahmet Mete hem de o köyün imamı hakkında dava açılıyor. Yetki gaspı nedeniyle 7 ay hapis cezası veriliyor. Bu AB üyesi bir ülke, Yunanistan. AB´nin kriterleri var biliyorsunuz. Demokrasi standartları yüksek. Din ve vicdan özgürlüğü yüksek her yerde. AB üyesi olmayan yerlerle mukayese bile edilemez. Bakın Müslüman bir soydaşımızın, oradaki Türk kardeşimizin cenaze namazını inandığı dine göre, Lozan Antlaşması varken kılmasına izin vermiyorlar. Kılanları da hapse atıp ceza veriyorlar. Nerede din ve vicdan özgürlüğü? Yunanistan´da bir tane cami tamire ihtiyaç duydu, çivi çakmanız mümkün değildir. Kiremit düştü yukarıdan, yerine yenisini koymanız mümkün değildir. Devletten para da istemiyorlar, ´Biz yapalım.´ Zerre kadar iş yapılmasına izin vermiyorlar. Bazı başka ülkelerde de biz bunu görüyoruz. Nerede din ve vicdan özgürlüğü?"
Son günlerde "Ilımlı İslam" diye bir mühendislik projesinin gündeme taşındığının da altını çizen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Daha önce de vardı bu Ilımlı İslam projesi. Onun Türkiye ve başka yerlerdeki taşeronluğunu yapan çevreler de var. Şimdi başka bir versiyonla kirli bir mühendislik hareketiyle Müslümanları ılımlı Müslüman, ılımlı olmayan Müslüman, radikal olan Müslüman, radikal olmayan Müslüman, falan Müslüman filan Müslüman gibi kendi içinde pek çok ayrıma maalesef tabi tutuyorlar. İnanıyoruz, şüphesiz ki Allah katındaki din İslam´dır. İnanıyoruz Allah´ın emri Peygamberine ve bütün müminlere Müslüman olarak ölmektir. ´Ilımlı Müslüman, ılımsız Müslüman.´ demiyor. ´Ilımlı İslam, ılımsız İslam´ diye bir din tabirini ben Peygamberimizden, hadis-i şeriflerden duymadım, Kur´an ayetlerinden de duymadık. Ama şimdi bir mühendislik çıkıyor ortaya. İslam İslam´dır, Müslüman Müslüman´dır. İslam´ın müdafi ve muhafızı Cenab-ı Allah´tır. Onun dışında müdafi ve muhafızı samimi olsaydı, Müslümanlar bu halde olmazdı. Herkes kendini bir şey görüyor ama Rabbim esasında Kur´an´ın muhafızı da İslam´ın muhafızı da Cenab-ı Allah´tır."
Terörün bugün İslam dünyasının dört bir yanında can almaya devam ettiğini vurgulayan Bozdağ, İslam´ı, Kur´an´ı, sünneti istismar eden terör örgütlerinin yaptıkları şiddet, vahşet ve canavarlık için Kur´an ve sünnetten destek bulup, insanları etraflarına toplayabildiklerinin altını çizdi.
Bu teröristlerle mücadelede sadece güvenlik güçleri, istihbarat örgütleri veya yargının tek başına başarılı olamayacağını ifade eden Bozdağ, "Bunlar elbette olacak ama onun yanında da İslam alimlerinin terör, şiddet karşısındaki İslam´ın o muhteşem duruşunu ortaya koymasına hepimizin ama hepimizin çok ihtiyacı var." dedi.
DEAŞ terör örgütünün kendisine İslam´ın simgelerini bayrak yaptığını ve insanların kanına girdiğini dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bunun karşısında biz sesimizi yükseltemiyoruz. El Kaide denen terör örgütü aynısı, Boko Haram terör örgütü aynısı, Nusra terör örgütü aynısı, FETÖ terör örgütü aynısı. Ellerine silah almışlar, yan camideki kardeşini öldürüyor. Bunun adına ´cihat´ diyorlar, ´kendini cennete götürecek amel´ diyorlar. Bütün bu terör örgütleri İslam´a en büyük düşmanlığı yapmaktadırlar. Müslümanlara da en büyük düşmanlığı yapmaktadırlar. Batıda ve dünyanın dört bir yanında Müslümanların neredeyse tamamına katil gözüyle bakan bir hastalıklı anlayış, buradan güç buluyor. Terörist gözüyle bakan anlayışlar buradan güç buluyor. Eğer şeytanlar bir araya gelse deseler ki ´İslam´dan ve Müslümanlardan nefret ettirmek için öyle bir organizasyon yapalım ki Müslüman olmayanlar Müslüman olmasın, Müslüman olanlar da (Aman ha İslam buysa benden uzak dursun) desin, İslam´dan soğusun, uzaklaşsın. İşte DEAŞ gibi bir terör örgütü çıkardılar. Yaptıklarının insanların kalbini İslam´a ısındıracak zerre kadar yönü var mı? Yok."