Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

BM´ye göre Musul Türkiye toprağı

Mustafa Kaya

BM´ye göre Musul Türkiye toprağı

Özellikle Büyük Ortadoğu Projesi ve bu projenin arazi uygulaması haline dönüşen Arap Baharı ile birlikte gelişen olayların bizi ve bölgemizi ne kadar derinden etkilediği aşikâr.

Kendi topraklarımız bile doğrudan tehdit ile karşı karşıyayken, nereden çıktı bu Musul diyenleriniz olabilir. Hatta içinizden Musul ile ilgili yorumların, taleplerin temelsiz olduğunu düşünenler de çıkabilir. Bence bunları söylemek için çok aceleci olmayın.

Neden mi, ifade etmeye çalışayım.

Geçtiğimiz günlerde stratejist, araştırmacı-yazar Tarık Çelenk ile bir vesile ile bir araya geldik. Tarık Bey, Musul ile ilgili yaptığı araştırmalardan bahsetti. Çalışmalarının orta vadede TRT ekranlarında ?Yüzyıllık Düğüm Musul Vilayeti? adıyla belgesel olarak yayınlanabileceği bilgisini paylaştı. Bizler, Misak-ı Milli tanımlamasını tarih kitaplarında okur, Kerkük ve Musul´u bu sınırlar içinde kabul ederiz ama bunun uluslararası bir yaptırımı olmadığını da zımnen içselleştirmiş oluruz. Bir anlamda Misak-ı Milli vurgusunu bölge ile tarihi ve duygusal bağlarımızı ortaya koymak için yaparız.

 

Tarık Bey, ?Musul´da duygunun ötesinde hukuki olarak da Türkiye´nin hakları var´ diyor. Çünkü ?Türkiye-Irak sınırı 1926 tarihli Ankara Anlaşması ile belirlendi. Bu anlaşmanın ilk maddesine göre ?Türkiye ile Irak arasında sınır, Milletler Cemiyetinin 29 Ekim 1924 günkü oturumunda Brüksel Sınır Çizgisi olarak kararlaştırılmıştı´ diye ekliyor.

Şimdi bu Ankara Anlaşması´nın temel aldığı 1925 Milletler Cemiyeti raporunun konuyla ilgili detayına bakalım. Bu detaya göre Irak´taki İngiliz manda yönetimi son bulursa, Brüksel Sınır Çizgisi´nde belirtildiği üzere, Türkiye´nin Musul ve bölgenin yönetiminde hak iddia edebileceği ve adalet divanına başvurabileceği kabul edilmişti. Hem de bu kabul Irak Krallığı´nın kuruluş deklarasyonunda BM´ye atıf yapılarak dolaylı olarak vurgulanmıştı. Bu anlaşmadan sonra malum Irak´taki manda yönetimi 25 yıl devam etmedi. 1932´de yani 7 yıl sonra son buldu. Bu durumda Ankara 1925 Milletler Cemiyeti temel raporuna göre Musul ve çevresi hakkında Türkiye´nin Lahey´e başvuru hakkı ve Musul vilayetinin kendi kaderini tayin etme hakkı vardı. Ancak Türkiye elindeki bu hukuki güce rağmen Musul meselesine, bazen iç, çoğu zaman da dış sorunlardan dolayı odaklanamadı.

Peki, BM´nin oy birliği ile kabul ettiği bu rapor kimler tarafından hazırlanmıştı? Macar Başbakanı Kont Paul Teleki, İsveç Bükreş Büyükelçisi De Virsen ve Belçikalı Albay A. Paulis. Ayrıca bu raporda bölgedeki Türkmen, Arap ve Kürtlerin bir yönetim değişikliği olursa Ankara?ya bağlanmak istedikleri de bütün detaylarıyla kayda geçirilmişti. Tarık Bey bugün Musul vilayetinin BM arşivlerinde hala uluslararası ilgiye mazhar bölge statüsünde olduğunu ifade ediyor.

Prof. Ebubekir Sofuoğlu da, Tarık Bey gibi Musul üzerine kafa yoran uzmanlardan birisi. O da, ?1973 yılında, Türkiye´nin Ankara Antlaşması ve Brüksel Sınır Çizgisi anlaşmasından doğan haklarını gündeme getiren araştırmacı Raif Karadağ, konuya ilişkin elindeki belgeleri dönemin başbakanı Naim Talu ve Fahri Korutürk´e sunmak üzere gittiği Ankara´da otelde esrarengiz bir şekilde ölü bulundu. Kalp krizi dendi ama ölümü hâlâ aydınlatılamadı. Türkiye´nin Musul´daki haklarının gündeme getirilmesi, her dönem bir şekilde engellendi? diyor. Şimdi bir daha düşünelim. Böyle bir hukuki metin herhangi bir Batılı devletin elinde olsa idi, sonuçları neler olurdu? Cevabı çok açık değil mi?

Bu tarihi gerçekler ve hukuki metinden haberdar olduktan sonra Misak-ı Milli veya Musul denildiğinde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?



Anahtar Kelimeler: göre Musul Türkiye toprağı

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER