´BM´den adalet diye bir şey beklemeyin´

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi´nde de Birleşmiş Milletler´de de adalet diye bir şey beklemeyin, aramayın, yok böyle bir şey." dedi.

´BM´den adalet diye bir şey beklemeyin´

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi´nde de Birleşmiş Milletler´de de adalet diye bir şey beklemeyin, aramayın, yok böyle bir şey." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi´nde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Ödülleri Töreni´ndeki konuşmasında, Türk ve dünya bilim literatürüne katkıları dolayısıyla ödüle layık görülen tüm bilim insanlarını, emekleri ve gayretleri için kutlayarak ve teşekkürlerini sunarak başladı. 

´Yeni küresel sistem, İslam alemini adeta çeperlere itmiştir´ 
Türkiye´yi geleceğe çok güçlü taşıyacak her türlü birikimin milli hazinede bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Uzun zamandır bu hazinenin kapağını açıp istifade edemiyoruz. Son iki asırdır, sadece ülke olarak değil, İslam dünyası olarak da ilmi çalışmalarda, üretimde, sanayide, bilimsel araştırmalarda, kültür ve sanatta yeterli inkişafı, başarıyı yakalayamıyoruz. Elbette bunda milletimizin ve İslam dünyasının son asırlarda maruz kaldığı emperyalist saldırıların çok büyük etkisi vardır." değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, İslam coğrafyasının son dönemde büyük oyunun malzemesi yapıldığına dikkati çekerek, "Kaynakları sömürülmüş, toprakları parçalanmış, sınırları petrol, altın, elmas ve çıkar hesapları üzerinden yeniden çizilmiştir. 1. Dünya Savaşı sonrası inşa edilen, 2. Dünya Savaşı sonrasında ise tahkim edilen yeni küresel sistem, İslam alemini adeta çeperlere itmiştir. Bu yeni sistemde Müslümanlara ne kendi gelecekleri ne insanlığın ortak meseleleri hakkında söz söyleme hakkı tanınmamıştır." diye konuştu. 

Adeta bir "öğrenilmiş çaresizlik" sendromuyla karşı karşıya olduklarını ifade eden Erdoğan, bu durumun değişeceğine yürekten inandığını vurguladı. "Bunu sizlerle beraber yapacağız." diyen Erdoğan, şunları kaydetti: 

"Türkiye son 16 yıldaki hamleleriyle, asırlardır kendisine ve medeniyetine giydirilmeye çalışılan bağımlılık gömleğini parçalamıştır. Bu dönemde ülkemiz, ekonomiyle beraber sanayi, ticaret, ulaşım ve teknolojide de çok büyük mesafe katetmiştir. Gerçekleştirdiği hamlelerle milletimizin inancı artmış, kendine olan özgüveni artmış, yeniden kendine güveni gelmiştir. 16 yıl önce savunma sanayinin sağladığı imkan yüzde 20´lerdeyken hamdolsun bugün yüzde 65´e tırmandık. Şu anda ithal eden değil, kapıya kul olan değil, artık hem ülkemin hem de ihracatı yapmak suretiyle kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye savunma sanayi var. Tüm bunları da demokrasi ve özgürlükler alanında gerçekleştirdiğimiz sessiz devrimlerle başardık. Türkiye´nin son 16 yılda yakaladığı başarının sırrı, devleti ile milletinin kaynaşmasını en üst düzeye çıkarmış olmasıdır. Ülkemizin başarısının gerisinde, ilmi çalışmaların önünü açması, bilim insanlarını desteklemesi, diğer hususlarda birlikte bu alandaki baskı ve kayırmacılığa da son vermesi yatıyor. Burada emeğiniz büyük. Bunun artarak devamını bekliyoruz." 

"Özgürlüğün olmadığı yerde özgünlük de olamaz" 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem darbecilerin, cuntacıların, vesayet güçlerinin adeta eşik bekçisi, meşruiyet mekanizması gibi görünen üniversitelerin, hayata geçirilen reformlarla tarihi bir değişim yaşadığını belirterek, "Uzun yıllar çatışmalarla, siyasi kavgalarla, ideolojik kamplaşmalarla anılan Türk üniversiteleri, ilk defa bizim dönemimizde bilim üretim merkezleri haline geldi. Bu görevlerini yerine getirebilecekleri imkanlara da kavuştu." ifadelerini kullandı. 

"Kapısına ikna odalarının kurulduğu bir üniversite atmosferinden ne bilim ne alim ne de dünya çapında araştırmacılar çıkar." değerlendirmesini yapan Erdoğan, öğrencilerin yetişmesiyle, eğitimiyle değil başörtüsüyle, sakalıyla, kılık kıyafetiyle uğraşan bir üniversitenin ne ülkeye ne de millete bir faydası olacağını söyledi. 

Liyakat ve ehliyet yerine hizip dayanışmasının hakim olduğu bir üniversiteden bilim dünyasına katkı beklemenin beyhude olduğunun altını çizen Erdoğan, "Öğrencilerin vakitlerini laboratuvar ve kütüphaneler yerine kavgalarla geçirdiği bir üniversite atmosferinde Fuat Sezgin´ler, Aziz Sancar´lar hayat bulamaz. Hepsinden önemlisi özgürlüğün olmadığı yerde özgünlük de olamaz." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla son 16 yılda sadece ekonomide, siyasette, diplomaside değil, üniversitelerin demokratikleşmesinde, özgürleşmesinde de önemli adımlar attıklarını aktardı. 

"TÜBİTAK ve TÜBA´ya önemli görevler düşüyor" 
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Artık fiziki güvenliğinizi siber güvenlikle dijital sanayiyle yerli yazılımla yapay zekayla tahkim etmiyorsanız kendi kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Hudutlarımızın korunmasına gösterdiğimiz hassasiyeti ülkemizin ürettiği verilerin korunmasına aynen göstermek durumundayız. Bugün siber saldırılar ve açıklar, devletin güvenliği ile kişi mahremiyetini ihlal eden en büyük tehditlerdendir. Geliştirdiğimiz ´Ahtapot´ yazılımı, bir kuvvet komutanlığımızın karargahına yapılan siber saldırıyı başarıyla engelledi ve gerçekleşecek bir NATO tatbikatına dahil edildi. Türkiye artık bilimsel araştırmalarda sınır tanımıyor. Uzaydan kutuplara kadar her noktada çalışmalar yürütüyoruz. İki hafta önce 20 yıllık bir hayali gerçekleştirip Uzay Ajansı´nı kurduk. Böylece ülkemizi uzay araştırmaları ve teknolojisinde süper lige taşıyacak tarihi bir adım attık." 

Bilim ve teknolojide kayda değer bir sıçrama yapmak için çok çalışılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, savunma sektöründe gösterilen başarının yazılım, finans, sağlık, enerji ve diğer kritik teknoloji alanlarında da yakalayıp ekonomik bağımsızlığın perçinlenmesi gerektiğini söyledi. 

Türkiye´deki bilim ve eğitim kuruluşlarından beklentinin düşünen, merak eden, araştıran, soruşturan ve sürekli daha ileriye gitmeyi hedefleyen bir anlayışın topluma yerleştirilmesi olduğunu ifade eden Erdoğan, bu konuda TÜBİTAK ve TÜBA´ya önemli görevler düştüğünü kaydetti. 

Gayretleriyle emekleriyle birikimleriyle eserleriyle bilim dünyasına, Türkiye´ye ve insanlığa katkılar sağlayanlara şükranlarını sunan Erdoğan, ödül alan bilim insanlarını tebrik etti.