Okuyucularım bu köşede sık sık Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve NATO gibi örgütlerin kuruluş gayelerine uygun çalışmadıklarına, daha doğrusu söyledikleri ile yaptıklarının farklılığına sıkça dikkat çekiyorum. Bununla da kalmıyor yeryüzünde adalet ve barışın sağlanmasının mevcut yapı ile mümkün olmadığına, insanların huzuru için yeni bir dünya düzeninin kurulmasına ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyorum. Bunun kolay olmayacağının da bilincindeyim. Ancak, imkansız olmadığına da inanıyorum.
Önemli olan bu ihtiyacı duyan gerek kişiler, gerek devletlerin sayısının artması. Sadece Erbakan Hocamın gayretleri ile 11 aylık bu sürede D-8’lerin kurulmuş olmasını hatırlamak bile yeni bir dünyanın kurulmasının imkansız olmadığını anlamaya yetecektir.
Bunun için bir başka şart da, sömürgeci ülkelerin ve toplumların dünyayı açık bir sömürü alanı haline getirmiş, bunu da oluşturdukları bir takım uluslararası örgütler eliyle gerçekleştirdiklerini görmek, onların her söylediklerini tartışılmaz doğrular gibi kabul etmekten kurtulmak gerekiyor. Çünkü egemen güçler öylesine bir yapı oluşturmuşlar ki, her söylediklerinin doğru olduğu, hiçbir muhakeme süzgecinden geçirmeye ihtiyaç duymadan kabul ediliyor olması ister istemez mazlumların iplerini kendi elleri ile çekme sonucunu doğuruyor. Eğer böyle olmasa yeryüzü bir avuç sömürgecinin sömürü alanı haline gelebilir ve bu durum uzun yıllardan beri hiç tartışılmadan devam ediyor olabilir mi?
Hemen belirteyim ki bu konuyu ele alışıma bir gazetemizin Pazar günkü sayısının manşetinde, “YPG, AB ve BM’yi böyle kandırıyor” başlığı altında verilen haber sebep oldu. Haberde özetle şöyle deniyordu:
“BM raporuna göre, Suriye’nin kuzeyinde 2 yıldır 400’den fazla çocuğu kaçırıp çatışmalara iten terör örgütü PKK/YPG, çocuklara sahte kimlik çıkararak reşit gibi gösteriyor.”
Haberin detayında kaçırılıp cepheye sürülen çocukların bazılarının isimleri de yer alıyor. Yani, BM raporunda belki sayıda bir yanlışlık olabilir ama öz itibarıyla bir gerçeğin ifadesi. Çünkü BM benzer raporları ilk defa yayınlıyor değil. Daha önceleri de çeşitli raporlar yayınladı. Ne var ki, BM çatışmaları önlemek, çocukların cephelere sürülmesini engellemek gibi bir görevi yerine getirmeyip, sadece arada bir rapor yayınlamakla görevini yapmış olmayacağının hatırlatılması gerekiyor.
Kaldı ki aynı BM raporunda kaçırılan çocukların isimlerinden, kaç yaşında olduklarına kadar yeterli bilgi söz konusu. Yani, BM ve AB’nin PKK/YPG’nin kandırmasına ihtiyaç yok. Onlar yeterli bilgiye sahipler. Eğer bunca yıldır devam eden bölgemizdeki çatışmalar konusunda yeterli bilgiye BM sahip değilse kendini en kısa zamanda feshetmesi gerekir. Çünkü kandırılan BM ve AB’den önce mazlum toplumlar oluyor. Söz konusu haberi de yukarıya aldığım başlık altında vermek de YPG’nin yalanını peşin olarak doğru kabul etmek anlamına, bir diğer ifadeyle sadece AB ve BM’nin kandırılması değil, insanlığın kandırılması anlamına gelmez mi?
Kaldı ki, PKK/YPG terör örgütleri ABD tarafından oluşturulmuş ve eğitilmekte olduğu bilinen bir gerçek iken, bunun da ötesinde Suriye ve Irak’a sık sık gelen ABD’li yetkililerin terör örgütü elebaşları ile fotoğraf çektirdikleri de bilindiğine göre AB ve BM’yi kandıranın PKK/YPG değil, bizzat ABD olduğunu söylemek yanlış olur mu? Bu bakımdan öncelikli olarak insanlığın sahte ABD cazibesinden kurtulması, ABD propagandası yapmanın gönüllüleri olmaktan kurtulmak gerekiyor. Yoksa kanmaya, kandırılmaya gönüllü kişi ve örgütler var olduğu sürece sömürgecilerin maşalarının kandırmasına gönüllü olacaklardır.