İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Kaşıkçı'nın katledilmesiyle ilgili haklarında yakalama kararı bulunan firari 20 sanık hakkında 3 Temmuz'da gıyabi yargılama başladığını anımsatan Callamard, "Bakın, sanıklar gıyaben yargılanıyor. Suudi Arabistan'ın sanıkların Türkiye'ye gitmesine izin vermeyeceğini biliyorduk ama yine de (bu yargılamanın) önemli olduğunu düşünüyorum. Sanıkların devlet tarafından atanan avukatlar tarafından temsil edildiğinin altını çizmek istiyorum. Hiç yoktan iyidir." dedi.
Türkiye ve Suudi Arabistan'daki yargılamayı kıyaslayan Callamard, şöyle devam etti:
"(Türkiye'deki dava) daha önce de belirttiğim gibi Suudi Arabistan'da görülenden daha adil bir dava. Başlangıç olarak, bu bir kamu davası ve medyanın buna erişimi var. Benim gibi insanlar bunu gözlemleyebiliyor, uluslararası sivil toplum kuruluşları da bunu izleyebiliyor. Davaya ilişkin iddianame kamuoyuna açıklandı. O zaman hadi, bir şans verelim ve süreçten neler öğrenebileceğimize bakalım."
- TÜRKİYE CİNAYETİ ÇOK CİDDİ ŞEKİLDE SORUŞTURDU
Callamard, cinayetin Türkiye'de gerçekleşmesinden dolayı Türkiye'nin cinayeti soruşturma zorunluluğu olduğuna işaret ederek, "Raporumda da belirttiğim gibi (Türkiye) Kaşıkçı'nın öldürülmesini bence çok ciddi şekilde soruşturdu. Soruşturmayı doğru bir şekilde yapmadıklarına dair hiçbir kanıtım yok." diye konuştu.
İstanbul'da başlayan davanın Türkiye'nin çabalarını görülmesi açısından memnuniyetle karşıladığını vurgulayan Callamard, bunun "sürecin güvenilirliği ve meşruiyeti" açısından çok önemli olduğuna dikkati çekti.
- DAVA SÜRECİ UZUN BİR MARATON, SELMAN HEMEN YARIN YARGILANMAYACAK
Callamard, Kaşıkçı cinayetinde "uzun bir süre" sabırlı olunması çağrısında bulundu ve adaletin er veya geç sağlanayacağına olan inancını dile getirdi.
"Sanırım birçok hükümet, içerik ve engeller çok yüksek olduğu için sabır ve adalet talebinde enerji kaybetmemizi bekliyor." diyen Callamard, dava sürecinin 50 metrelik bir yarış olmadığını, aksine uzun bir maraton olduğunu ifade etti.
Callamard, şunları kaydetti:
"Bu uzun bir maraton ve bu maratonun her adımında savaşmaya hazır olmalıyız. Muhammed Bin Selman'ın yarın yargıçlarla yüzleşebileceğini düşünmenin saflık olduğunu ve çok zekice olmadığını düşünüyorum. Bu (yakın bir gelecekte) olmayacak. Zaman alacak ve bu bilinçle savaşmalıyız. Hükümetlere, Kaşıkçı cinayetinin emrini veren birisinin elinde kan olduğunu hatırlatmak zorundayız. Kaşıkçı'nın öldürülmesinin politik bir maliyeti olmasını sağlamalıyız. Cinayetin yasal (hukuksal) bir maliyeti olmayacaksa, bunun politik bir maliyeti olduğundan emin olmamız gerekir. İşte sivil toplumun rol oynadığı yer tam da burası. İşte medya ve bazı iyi niyetli hükümetler burada rol oynayabilir."
- SELMAN KESİNLİKLE CİNAYET FOTOĞRAFININ İÇİNDE, İKİNCİ DERECE DELİLLERİM VAR
Muhammed Bin Selman'ın, Kaşıkçı cinayetindeki rolüne ilişkin tartışmalara da açıklık getiren Callamard, "Bence, cinayet emrini kimin verdiği (azmettirdiği) veya teşvik ettiğini belirlemek açısından 'baş şüpheli' konumunda. Kesinlikle (cinayet) fotoğrafının içinde." dedi.
Callamard, Selman'ın cinayeti azmettirdiğine dair elinde delil olmadığını, bununla birlikte bu tür bir cinayetin onun "katkısı olmadan" gerçekleşmeyeciğine dair "ikinci derecede delillere" sahip olduğu bilgisini paylaştı.
- CIA'NİN ELİNDE BİLGİ OLABİLİR, BU DAHA HİKAYENİN SONU DEĞİL
Bir yıldan uzun bir süre önce verilen bilgilere göre, CIA'nın elinde Veliaht Prensi Selman'ın Kaşıkçı cinayetindeki rolüne ilişkin bilgiler olabileceğine inandığını vurgulayan Callamard, belki Türk makamlarının da duruşmaların bir noktasında kamuoyuna bu yönde bir bilgi açıklayabileceğini söyledi.
Callamard, "Bu hikayenin sonu henüz gelmedi. Daha fazlası gelecek. Tüm baskılara rağmen daha fazla tanık konuşmayı başaracak. Ve sonunda bunun aslını öğreneceğiz. Bu doğruyu söylemenin bir parçası. İşte bu yüzden Türkiye'deki dava önemlidir. Bu yüzden medyanın çalışması önemlidir. Bu yüzden sivil toplumun çabaları önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Özel Raportör Callamard, BM tarafından Kaşıkçı cinayetini soruşturmakla görevlendirilmişti.
- KAŞIKÇI CİNAYETİ
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki konsolosluk binasında 2 Ekim 2018'de vahşice öldürülmüştü.
Suudi Arabistan'da Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili davada 5 sanık hakkında idam, 3 sanık hakkında ise toplam 24 yıl hapis cezası verilirken, bin Selman'a yakın isimler serbest kalmıştı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından 2019 haziran ayında açıklanan 101 sayfalık raporda, Suudi Arabistan, Cemal Kaşıkçı'yı kasten ve taammüden öldürmekten sorumlu tutulmuştu.
Raporda, aralarında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da bulunduğu üst düzey yetkililerin soruşturulması için güvenilir kanıtlar olduğuna işaret edilmişti.