Star Gazetesi'nden Sevil Nuriyeva İsmayılov yazdı;
"Kitaplardan soğutulan bir nesil" diyoruz. "Sosyal medyada yalan ve terör estiren yeni dünya düzenin maşaları" diyoruz.
Ve hepsinin de istekli tarafları kendimiziz. Bilerek ve isteyerek katilimizi seviyoruz.
Uzun zamandır, dünya iki cephe arasında savaşıyor.
Bir tarafta küresel finans kapitali, Rockshild'lerin içinde olduğu yapı. Bir tarafta "devletler hukuku" diyenler, "ulus devletini ölümüne savunanlar."
Ulus devletlerini savunanları, ters taraflardaki durumlarına rağmen, süreç yan yana getiriyor! Trump'la, Putin'le, Merkel'le hatta Kraliçe ile anlaşabilmemizin tek ortak noktası da bu olmalı. Çünkü onlarda küresel dikteye teslim olmak istemiyorlar. Bakın kimse, kendi menfaatinden zerre kadar geri adım atmıyor! Lakin birbirinin ayakta durmasına da yardım ediyor. Çünkü tek tek hedef haline geleceklerinin farkındalar! Çünkü nihai hedef, "devlet" denilen yapının ortadan kaldırılmasıdır. Bu komplo filan da değil. Tam kapımızın dibinde olanlara bakın!
Toplumların değerlerine karşı, bu kadar hoyratça savaşın bir nedeni olmalı değil mi?
Tabii ki parayı, finansı yönetme ihtirası hep olmuştur. Lakin bugünkü kadar kimse kimsenin değerlerini çiğnememişti.
LGBT unsurları üzerinden, yeni serüveni seyretmekteyiz. Sıradanlaştırılıyor bize, kulaklarımıza! Bir zamanlar duyulması bile zinhar denilen ne varsa, hepsine yavaş yavaş hazırlanıyor toplumlar.
Fransız devrimi sonrası, dünya nasıl ki kulaklara hoş gelen yeni her şeye ayarlandıysa, o ayarlanma ile koca koca devletlerin çöküşünü yaşadıksa, hatta kendi ellerimizle tarih kitapları yazılıp evlatlara okutulduysa, şimdi yeni daha sert daha acımasız sistemle karşı karşıyayız.
Üniversiteler üzerinden özgürlük hikayeleri, demokratik değerler sistemi üzerinden yeni faşizan alt yapıya geçit arifesindeyiz.
Seçimler sonrası ABD'de olanlar, Navalni kılıflı Rusya'da yapılanlar, Boğaziçi görünümlü Türkiye'de ayarlanmaya gayret edilenler, biraz ileride Avrupa'nın farklı bölgelerinde karşımıza yeni süreçlerle çıkarılacaklar dahil hepsi, söylemlerin kulaklara hoş gelen yeni nesil kuşağına hitap eden, vandalizm ile karşı karşıya kalmamız murat edilmektedir.
Devletlerden, ulus anlayışından taraf olan herkes, dün düşman olduklarımız bile, bugün müttefiklerimizdir.
Sosyal medya kurulmasından bu yana, zaten yeni jenerasyon yetiştirmek, yönetmek ve kaos üretmek için dizayn edildiği açıktır. Hepimiz oraya mahkum edildik.
Ne kadar yalan ve iftira varsa, oradan üretiliyor. Bir de tabii ki koca koca bazı siyasetçiler, akademisyen, gazeteciler de var ki, ya cahillikten, ya hainlikten, bu sürecin parçası olmaktan memnun.
Özgürlükler, hak, hukuk, adalet gibi değerler, büyük medeniyetlerin temel taşlarıdır zaten. Mensup olduğumuz medeniyet ve ulvi değerler üretmekte de, olan değerlerini insanoğluna sunmakta da, hep öncül oldu. Lakin medeniyeti, İslam değerleri, Türklerin varlık sebepleri olan töreleri ve ananeleri, aile büyük küçük ne varsa, hedef haline geldi! Biden, sinyalini seçim sürecinde vermiştir. Biden'ı getiren güç, yeni dünya düzenini kendine göre şekillendirme peşinde. Toplum değerleri olan her şey, hedefte! "Değersizleştirme, kimliksizleştirme, zombileştirme" nihai hedef. O sebepten kendi milli kodları ile hareket edenler, kendi tarihi tecrübeleri ile yola çıkanlar, doğal müttefiklerdir. Türkiye'nin karşısına çıkarılan veya çıkarılmak istenen yeni süreç; demokratik ve liberal söylemlerle süslenecektir. Hep aynı yöntem. Lakin fırsat vermemek, kullanışlı alanları bırakmamak ise, bizim tarih bilinci ile olaylara bakmamızı tetiklemeli. Sadece bugün için değil, önümüzdeki bin yıl için Anadolu'daki çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Bizim değerleri temsil eden, bizim çocukları yetiştirmeliyiz.
_____________________________
(*) Yazar burada, başını Rockshild'lerin çektiğiüresel finans kapitali ile onun karşısında yer alan Dünya'nın geri kalanının -yaniz bzilerin- çektiği bir savaştan bahsetmekte; o savaşta, gerek ülmemizde yaşadığımız ve gerekse de Dünya'da cereyan eden olaylara bakarak, "ulusal" kimliklerimizim bir saldırı altında olduğunu vurguluyor.
Kimliklerimize, kürsel finans kapitalinin, bir açıdan kendi oluşturduğu "yerel" ama kendine hizmete koşulan birçok türedi(ör. LGBT) grubun desteğiyle bu işi kotardığı bilinmektedir. Yzar da, zaten bu komuya dikkat çekmekte, ama hem kendi İslami kimliğimizden bahsederken -başkası için olabilir, ama- hem de ulusal kimlikten bahis açması, açık bir çelişki olarak okunabilir. Zira birileri tarafından, "korunmamız adına" bizlere kimlik olarak sunulan ulusalcılık başta modernleşen Avrupa ile birlikte Rockshild vb. zihniyetin incelikli çalışmalarının bir sonucu değil miydi?
Günümüzde, bazı şeyler bize giydirilmek istenen deli gömleği ise, ulusalcılık ta bir deli gömleği değil miydi? Nasıl da unuttuk! (Editör)