Herkesin en çok sevdiği ayrıdır, ama herkesin sevdiğini yaratan tektir.
Neyi seviyor ve beğeniyorsanız, işte onu yaratan Allah celle celalühtür.
Onun için birinci derecede, sevdiklerimizi yaratan Rabbimizi seveceğiz.
İkinci derecede, bize iki dünyamızın da güzel olması için yol gösteren ve önde örnek olarak yürüyen Sevgili Peygamberimizi seveceğiz. Bu konuda Edirne’den Hakkâri’ye, Muğla’dan Artvin’e kadar aynı görüşteyiz.
İnsan olmamız nedeniyle hepimizin yaptığı yanlışlarımız vardır.
Yanlışa müsamaha yok ama yanlış yapana yarayı tedavi için saran doktor gibi merhamet merhemiyle tedavi etmek vardır.
Bu günlerde Sevgili Peygamberimizin bir hadis-i şerifini yanlış anlayıp yayan kardeşlerimiz vardır.
“Kim bir millete benzemeye çalışırsa o onlardandır” (Ebu Davud, Sünen K. Libas bab 5, Tirmizi, Sünen, K. İsitzan, bab 7).
Kur’an ayetleri ve hadisler konusunda bilgisi olmayan, Sevgili Peygamberimizin üslubunu bilmeyen kardeşlerimiz hemen bu türden insanları gâvurlukla itham ediveriyorlar ve gâvur sayısını artırdıklarını ve bu yaptıklarının gâvura hizmet olduğunu da bilmiyorlar.
Bir insanın yaptığı işin haram olması başka bir şey, onu gâvur ilan etmek başka bir günahtır ki haramı işleyenden daha fazla günaha girmiş olur.
Kur’an-ı Kerim’den örnek vereyim:
Bakara süresinin 249’uncu ayetinde Talut’un, zalim ve kâfir Calut’a karşı harbe giderken askerlerini eğitip imtihandan geçirdikten sonra imtihanı kaybedenler için, “Onlar benden değildir” deyip harbe sokmadığını haber verir. Ama onlar yine imtihanı kaybetmiş Müslümanlar olarak kalırlar.
Sevgili Peygamberimizin arkadaşlarında gördüğü bazı yanlışlarda “…Kim bunu yaparsa benden değildir veya bizden değildir” demiş ama o yanlışı yapan sahabe, yine sahabe olarak kalmıştır.
Hani bir hadis-i şerifte haram sınırlarından bahseder ve “haram sınırlarına yaklaşmayın” der ya işte bu kâfir bir kavme/millete benzeme de kâfirlik sınırında dolaşmaya benzer. Haram mıntıkasından, gâvurluk alanından uzak durmaya ve pislik bulaşmasını engellemeye çalışmak gerekir.
Sevgili peygamberimiz:
“Helal da haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli olanlar vardır. İnsanların birçoğu bunu bilmez. Kim, şüpheli şeylerden sakınırsa dinini de namusunu da tertemiz korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, korunan tarlanın sınırında sürüsünü otlatan çobana benzer. Hemen o haram mıntıkasına düşüverir. Dikkat ediniz, her kralın bir koruluğu vardır. Yine dikkat edin, Allah’ın yeryüzünde koruluğu haramlarıdır. Yine dikkat ediniz, cesette bir et parçası vardır ki o iyi olursa ceset iyi olur. O bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o kalptir.” (Buhari, Sahih, K. İman, Bab 40 men istebrae).
Ayet ve hadislerin oluşturduğu bir örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz, medeniyetimiz var bizim.
Dikkat ediniz.
Biz, lirayla, dolarla, euroyla ayakta kalamayız.
Bizi biz yapan değerlerle ayakta kalabiliriz.