?Çifte Standart Ana Bilim Dalı 1071 Mezun Vermiş´
Türk milletinde üvey ana olayını en iyi anlatan ve ruhumuza işleten rahmetli Kemalettin Tuğcu´dur. Üstadın acıklı kaleminden üvey ananın gaddarlığından canı yanan sabilere dair ne hikayeler okuduk. Maalesef Türk insanı için; ?Ana gibi yar olmasa da üvey ana kadar da yaralayan olmaz.´
Bizim dilimizde ana mühim kelimedir. Anadolu´nun Ana ile ilişkisi olmasa da mitolojik etimolojimizde bu sözü bile Analığa atfederiz.
Türk töresinde ananın yeri özeldir. Eski Türk toplumunda Ana´nın Hanın önünde at sürdüğünü yazar tarih kitapları. Eski toplumun anaerkil olduğu gibi eski Türkler de anahancıdır.
Her işin anası mühimdir. Ananın değerini tespit eden Türk insanı yasaların en büyüğüne de ?AnaYasa? demiştir. İngilizcede ?Constitution? yani ?Kurucu yasa? Türkçede ?Ana yasa? olarak yeralmıştır.
?Ana gibi yar, Anayasa gibi yasa olmaz.´ Tüm yasaları doğuran, tüm yasaları kuran yasadır Anayasa.
Bir anne gibi toplumun bireyleri arasında adaleti teşvik eden adalete öncelik veren ve kuralların asgari sınırını belirleyen rolü vardır anayasanın.
Nasıl ananın hakkı ödenmez ve anaya el kalkmaz ise, buna dair yazılı yazısız kurallar varsa anayasanın da korunması kollanması gerekir. Anayasayı korumak toplumun tüm bireylerini tek tek korumak anlamına gelir. Anayasa öyle bir metindir ki, o metnin her bir satırının tıpkı bir anne gibi korunmaya kollanmaya ihtiyacı vardır. Tırnağına bile zarar gelmemesi icap eder.
Anaları ahlak kuralları, Anayasayı mahkemesi korur. Anayasa Mahkemesi bir ülke halkının ortak namusunu, varlığını ve asli bekasını teminatlar. Anayasa Mahkemesi öyle bir mahkemedir ki, artık ona da derdinizi anlatamazsanız önünüzde dünyanın anayasasından başka imkan kalmaz.
AİHM denilen kurum tam da bunun için vardır. AİHM bunun için ülkedeki anayasa koruyucu mahkemesinin tüm şartlarının değerlendirildiğinden emin olmak ister.
?Bir kez delinmekle anayasaya bir şey olmaz? diyen Turgut Özal´ın bu sözü akıllarda o yüzden yer etti. Herkes onu bu yüzden ?ayıpladı?.
Belki tam da o yüzden kurduğu parti uzun ömürlü olamadı. Anayasayı bir kez delen bir liderin arkasında saf tutanlar, onun ölümünden kısa bir süre sonra artık ellerinde parti kalmadığı gibi bir mirasın da bulunmadığını fark ettiler.
Ülkemizde de bu defa Anayasa Mahkemesinin aldığı bir karara dair belirli kesimlerden yükselen sesler Anayasa´nın aslında kimileri için üveyAnayasa hükmünde olması gerektiğini gösterdi.
?Bizim gibi düşünmeyen ve eylemeyenler için Anayasaya gerek yok, onlar Üveyanayasaya layık´ denildi.
Özellikle bünyelerinde Hukuk Fakültesi de barındıran üniversitelerin buna ön ayak olması gayet şaşırtıcı idi. Bazı düşünce sahiplerinin düşüncelerini açıklamalarını anayasal hak olarak gören mahkemenin bu duruşu bu kişileri rahatsız etti.
Anlaşılan o ki ülkemizde kendi gibi düşünmeyenlerin anayasası değil üveyanayasası olsun diyenler, var. Bunlar için düşüncelere dair bakış açıları Anayasa Mahkemesi korumasını sınırlıyor.
Sizler Anayasa Mahkemesinin üvey evlatları ya da üveyanayasanın evlatlarısınız deniyor.
Tabii ki burada akla gelen soru şudur: Tıpkı bugün için kendilerini makbul gören ve kendileri gibi düşünmeyenleri ?bu nasıl Anayasa Mahkemesi kararı? diyerek dışlayanlar, yarın kendilerinin başına da aynısının gelmeyeceğini nasıl garanti edebilir?
Bugün Anayasa Mahkemesini beğenmeyenler gelecekte bir anaya sığınma ihtiyacı duymayacaklarına nasıl emin olabiliyor??
Yine de ?Allah kimseyi anasız ve anayasasız bırakmasın. Anayasa Mahkemesinin öz evlat muamelesinden kimseyi mahrum bırakmasın.?
Bugün havuz kenarında pipetini yudumlayıp şemsiyenin gölgesinde keyif çatan basın erbabının, yarın o havuzda su kalmayıp şemsiye gittiğinde de sığınacak bir anayasası olsun.
Bize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmayanlardan olalım.
Anamız yanımızda, Anayasamız elimizde olsun.
Bugün onu beğenmeyip dudak bükenler de buna dahil olsun.