Bir karikatür, bir garip tez ve bir özür mektubu…

Gazeteci yazar Fehmi Koru Analiz Etti...

Bir karikatür, bir garip tez ve bir özür mektubu…

Garry Trudeau Amerika’nın öndegelen karikatür sanatçılarından. Karikatürleri siyasi. 50 yıldır durmadan çiziyor ve çizgileri yalnız ABD’nin öndegelen gazetelerinde değil, halkları İngilizce konuşan başka ülkeler medyasında da yayınlanıyor.

İtibarlı Pulitzer gazetecilik jürisi, 1975 yılında, ilk ve tek kez olarak, Trudeau’nun ‘Doonesbury’ başlığıyla yayınladığı karikatürlerini ödüllendirdi.

Bu girişi aşağıdaki ‘Doonesbury’ karikatürünü paylaşmak için yaptım.

Yukarıdaki karikatür Donald Trump ile bir danışmanı arasında geçen hayali bir konuşmayı yansıtıyor. 

Danışman biraz sonra basın önüne çıkacak başkana “Salgın işi çok ciddi, gerçeklerden şaşmamalısınız” aklını veriyor. Ne demek istediği sorusunu cevaplarken de “Doğru olmayan bir şey söylerseniz hemen yüzünüze vururlar” diyor ve ekliyor: “Başkan seçildiğinizden bugüne kadar doğru olmayan veya yanıltıcı tam 17 bin açıklamanız oldu; geçen yıl günde ortalama 22 yalan söylediniz. Günlük yalan kontenjanınızı bir-iki yalanla sınırlarsanız müthiş liderliğinize olan güveni geri alabilirsiniz.”

Trump’ın kendisine boş gözlerle baktığını gören danışman, son karede, şu sözleri söylüyor: “Peki günde beş yalan olsun; beş yalanla yetinmeniz sizin için mümkün olabilir mi?” 

“Olabilir, ama basın toplantıları dışında” diyor Trump

ABD başkanına resmen ‘yalancı’ diyen bir karikatürist.

Başına bir şey geliyor mu bu tür çizgiler yüzünden?

Hayır.

Trudeau’nun çizgiyle yaptığından çok daha ağır eleştirileri televizyon ekranlarında sözlü olarak, gazete-dergi sayfalarında yazıyla yapanlara da bir şey olmuyor.

Gazeteler, ABD başkanının yaptığı her türlü açıklamayı, Trump’ın her sözünü ‘doğru’ olup olmadığına göre değerlendiriyor. Karikatürde geçen ‘yalan’ rakamları işi bu olan gazetecilerin tespitlerinden alınma.

Yalanı yüzüne vurulan Trump da aldırmıyor zaten.

En aykırıyı savunan bir profesör 

Dünkü Wall Street Journal (WS) gazetesinde bir üniversite hocası olan Walter E. Block’un “Bazı öğrenciler benim kovulmamı istiyor” başlıklı bir yazısı vardı.

Prof. BlockGeorge Floyd adlı siyahi birinin beyaz bir polisin diziyle boğazını sıkmasıyla hayatını kaybetmesi üzerine patlak veren bir tartışmada aykırı sözler sarf etmiş. Tezi şu: “Kölelik o kadar da kötü bir şey değil; iki taraf da buna razıysa kölelik pekala devam edebilir.” 

Saçma bir tez. Ders verdiği New Orleans’taki Loyola Üniversitesi’nde öğrenciler Block’un üniversiteden atılması için imza toplamışlar. 650 öğrenci imzalamış. 

Buna karşılık, “Hocanın maaşına zam yapılsın” diyenler de bir karşı kampanya açmışlar; ona da tam 4 bin 500 öğrenci imza atmış…

Hoca, “Tezimin onaylanmayacağını bile bile onu ifade etmekten çekinmedim.  Akademik özgürlük ve özellikle en aşırı-aykırı düşünceleri düşünüp ifade etmek felsefe ve bilimde ileri gitmek için hayati önemdedir” dedikten sonra John Stuart Mill’den şu görüşü paylaşıyor:

“Kim bir konuda yalnızca kendi tarafını biliyorsa çok az şey biliyor demektir. Gerekçeleri iyi olabilir, hatta kimse onları yadırgamayabilir de. Ancak karşı görüş de yadırganacak cinsten olmayabilir; eğer her iki görüşü de bilmezse hangisini tercih ettiğinin bir önemi olmaz… Onları tarafsız bir şekilde ifade eden ya da karşı çıkmak için aktaran hocalarının görüşleri de yeterli değildir.  O aykırı görüşleri gerçekten onlara inanan, samimi bir biçimde savunan, bunun için elinden geleni yapan birinden dinlemek gerekir.” 

Walter Block’un yazısını kendi kabullerine uymayan bütün düşünceleri yasaklamak isteyen, onları ifade edenlerin cezalandırılmasını talep edenler yararlansınlar diye önemsedim.

Okumalılar.

Polisi tokatladı, cezası özür mektubundan ibaret

Kölelik ile ilgili tartışma “Siyahların hayatı da önemlidir” gösterilerinin bir yan ürünü. O gösterilerde hoşa gitmeyen, yasalara aykırı gelişmeler de yaşandı, yaşanıyor.

Philadelphia’da daha önce, 2018 yılında, beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bir grubun gösterilerine karşı düzenlenen eylemler sırasında, 25 yaşındaki bir üniversite öğrencisi, kendisini tutuklamaya çalışan polislere direnmiş, onlardan birini tokatlayıp kafasına vurmuş.

Amerikan yasalarında devlet görevlilerine saldırı en az bir yıl hapis, beş yıl gözetim altında tutulma ve 100 bin dolar para cezalarına çarptırılmayı gerektiriyor.

Önceki gün yapılan duruşmada, yargıç, “Bu genç iki gün gözaltında kaldı, 19 aydır da tetikte cezalandırılmayı bekliyor, zaten suçunu kabul etti, sağlığı da iyi değil, bu kadar ceza ona yeter; taciz ettiği polis memuruna özrünü samimi biçimde ifade eden bir mektup yazarsa hapse girmesine gerek görmüyorum” kararını açıklamış

Özür yeterli.

Bugünkü gazetelerde bir mahkemenin bir siyasiye yüksek meblağlı ceza verildiğine dair haberler okuyacaksınız. 

Yazının o kararla doğrudan bir ilgisi yok.

Neme lazım.