Bir kanıt gösterilmediği gibi, somut bir suç tanımı da yapılmayan bu çok karmaşık yargı sürecinin bir noktasında, artık bize yalan söylemeye bile tenezzül etmiyorlar dedim ve işkence sözünü kullanmaya başladım.
(...) ‘Nasıl dayanıyorsunuz’ diye soranlara bu yıllar bizim hayatımızdan çalındı, geçmişte yaşadıklarımızın ve ilerde yaşayacaklarımızın hayalini kuruyoruz demedim, bugün bu durumda birlikteyiz ve kendimiz olarak yaşamaya devam ediyoruz diye cevap verdim.”
Bu satırlar Gezi Davası nedeniyle yedi yılı aşkın süredir hapiste tutulan Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya ait.
Birkaç gün önce İletişim Yayınları’ndan yeni bir kitap yayımlanıyor:
“Bir Dava Hikayesi, Osman Kavala’nın Yedi Yılı.”
Kitaba Ayşe Buğra önsöz yazıyor. Yukarıdaki alıntı o önsözden, gerçekliğin satırları.
“Bize hep Kavala’yı soruyorlar”
Bugün Türkiye’de yönetimin her kademesinde bulunanlar dünyanın her yerinde resmi görüşmelerde ve özel sohbetlerde aynı soruyla karşılaşıyor:
“Osman Kavala neden hapiste?”
Uluslararası basın toplantılarında, yabancı TV’lerdeki röportajlarda sürekli sorulan soruya hukuken doyurucu bir yanıt yok!..
Bizdeki yetkililer bu durumu çevrelerine aynen aktarıyor:
“Nereye gitsek bize hep, Osman Kavala neden hapiste, diye soruyorlar.”
Neden hep bu soru?..
Türkiye’de yargının siyasallaştığına örnek olarak gösterilen en önemli davalardan biri Gezi davaları.
Aynı soru Gezi’de Osman Kavala ile birlikte tutuklu bulunan Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman için de geçerli.
Bununla birlikte, Osman Kavala bu davada ayrı bir yerde. Verilen ceza, yerel mahkemenin tahliye kararına rağmen, birkaç saat içinde yeni bir suçun ortaya atılmasıyla tekrar cezaevine girmesi, uzun tutukluluk olağan dışı bir süreç. AİHM’in iki kez “Kavala suçlu değil, derhal tahliye edilmelidir” kararının Anayasa’ya rağmen, dikkate alınmayışı olayın siyaseten bir başka boyutu.
Kalıcı kılmak
Bu özellikleri nedeniyle Osman Kavala davasını her yönüyle sergilemek açısından bir kitap hazırlanması düşüncesi doğuyor.
Ayşe Buğra’nın yanı sıra, kitapta “Sunuş” başlığı ile kaleme alınan ikinci bir yazı Ertuğrul Günay’ın imzasını taşıyor, orada:
“Bu kitap fikri, Silivri ziyaretlerimdeki söyleşilerimizde, biraz da ısrarlı önerilerimle, ortaya çıktı. Yaşadığı uzun tutukluluk ve hukuksuzluk sürecinde, ülkeye, insana, doğaya, evrensel olana ilişkin düşünce ve duyarlılığının, söyleşilerinin, sorulara verdiği yanıtların derinliğinin bilinmesini, bu bilgilerin bir kitapla kalıcılaşmasını önermiştim.”
Kitabı Ayşe Buğra ile Kavala’nın kurduğu Anadolu Kültür’ün yöneticisi Asena Günal birlikte derliyor.
Kavala’ya yönelik suçlamalar ve tutuklamaların özeti, Kavala ile yapılan mülakatlardan bölümler, Ayşe Buğra ile yapılan mülakatlardan bölümler, Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar’ın bir yazısı ve Rıza Türmen’in AİHM kararlarının uygulanmayışını eleştiren yazısı var.
Neden bu kitap?
Ayşe Buğra önsözde kitabın amacını şöyle açıklıyor:
“Bu kitap siyasi bir davayla ilgili. Siyasi görüşleri, inançları, toplum anlayışları farklı olan pek çok insana, davanın bir aşamasında, burada tuhaf bir şey, kabul edilmesi zor bir şey oluyor dedirten, bazen Kafkaesk diye tarif edilen bir dava sürecinin hikayesi. Aynı zamanda suç işlediğine dair kanıt olmadan tutuklanmış, hüküm giymiş ve kesintisiz yedi yıl boyunca cezaevinde yaşamış bir insanın yedi senesinin hikayesi.”
Tutukluluğunun dördüncü yılında, 2 Kasım 2021’de Kavala basın açıklamasında:
“Cezaevinde kendi hayatımı yaşama imkanımı kaybetmekle kalmadım, hedef gösterildiğim ve kamuoyunda ‘karanlık’ ve ‘kötü’ bir insan izlenimi yaratılmaya çalışıldığı için, kendi gerçekliğim de tahrif edildi. Hayatımın dört yılını kaybettikten ve bir ‘memleket sorunu’ haline geldikten sonra, teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması, benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir.”
Toplumsal amaç
Ayrıca, Ayşe Buğra’nın vurguladığı toplumsal bir amaç var:
“Bu kitap okurlarını sadece Osman Kavala’nın değil, özgürlükleri ellerinden alınan bütün suçsuz insanların yaşadıklarına daha duyarlı olmaya davet etmek amacıyla hazırlandı.”
Kavala davası bizim hukuk tarihimizde yerini şimdiden alıyor. Kitap karmaşık hukuki süreci anlatmak yerine ki, o günün birinde hukukçuların işi, bir insanın eşiyle birlikte mücadelesini anlatıyor.
Onurlu bir mücadelenin belgesi.
Kaynak: T24
