Kimse kimseye zulmetmese..
Herkesin kendi hakkına razı olsa..
Kimse bir başkasının hayatına karışmasa..
Onun eğitimine, kıyafetine, ibadetine müdahale etmese..
Biz de..
Kimse hakkında, cenazesi morgda beklerken.. Musalla taşına konulurken.. Toprağa verilirken..
“İyi bilmezdik” demesek..
“Dindar insanlara haksızlık etmişti.. Zulmetmişti” demesek..
Bugün Receb ayının ikinci günü..
Böyle bir günde, şu kişi veya bu kişi hakkında olumsuz bir cümle sarfetmesek..
Mümkün değil mi bu?
Hayal mi bu temennimiz?
Hiç istemediğimiz halde, bizi bazı hatırlatmalar yapmaya mecbur eden bugünkü konuğumuz, 28 Şubat döneminin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal..
Hani meşhur 28 Şubat 1997’de, Başbakanlık koltuğunda Necmettin Erbakan’ın oturduğu dönemde..
Ona 18 maddeyi imzalatmaya kalkışan..
İmam hatiplerin 1980 öncesinde tüm yurtta yaygınlaşmasını sağlayan Necmettin Erbakan’ın imzası ile, bu okulları kapatmaya kalkışan..
Bu arada..
Üniversiteye giden başörtülü kızlara, “Ya başınızı açarsınız, ya da üniversite kapısından geri dönersiniz” tehdidi yapıp, bu uygulamayı da Erbakan Hoca’nın başbakanlığı döneminde hayata geçirmeyi tasarlayan..
O tarihteki satılık medya patronlarına devlet avantajları tanımanın karşılığında, meşru hükümete tehdit manşetleri attıran..
MGK toplantısının ertesi günü “Erbakan, komutanların hazırladıkları dosyalardaki bilgiler karşısında, boncuk boncuk terledi” haberleri yazdıran komutanlardan birisi daha öldü..
İsmi anılınca, aklımıza gelen ilk vukuatı dönemin Tuğgenerali Osman Özbek’e sahip çıktığı açıklaması idi..
Şimdilerde herkes Erbakan’cı kesildi ama..
O tarihte, Erbakan Hoca Başbakanlık koltuğunda oturduğu bir dönemde..
Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Özbek, kameranın da olduğu bir toplantıda..
Üzerinde asker üniforması var iken..
Bakın ne demişti:
“Başbakan değil, istersen bilmemne bakanı ol.. Adam olsan, o pezevengin (Suud kralını kastediyor) ayağına gitmezdin!”
Bu sözü sarfeden, üzerinde üniforma var iken Başbakan’a bu sözlerle hakaret eden bir subayın cezası nedir?
Erbakan’cı olmanız gerekmez..
Hukukçu olmanız, bürokrasi konusunda tecrübeniz olması gerekmez..
Devlet işleyişinden azıcık haberiniz var ise..
Bu sözlerin sonrası, “ihraç”tır.
Peki o tarihte ne oldu?
Önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Komutan, boşalma hakkını kullanmıştır” dedi.
Sonrasında da..
Dün vefat eden Hikmet Köksal, Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatı ile, hatta o tarihte Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı yurtdışında olduğu için, Genelkurmay Başkan vekili sıfatı ile, şu sözleri sarfetti:
“Hiç kimsenin ağzına fermuar dikecek halimiz yok.”
Elinizi vicdanınıza koyun..
İster laik bir kafa yapısına sahip olun..
İsterseniz ateist olun..
İster Kemalist felsefeye inanın..
İster faşist felsefeye inanın..
Bir generalin, ülkenin başbakanına “Adam olsan” dediği bir ortamda..
O generalin komutanı da, “Ağzına fermuar mı çekeceğim” dedi ise..
O ülkede hukuk bitmiştir..
İflas etmiştir..
Hele hele..
O tarihten sonra, o tuğgeneral, bu sözüne rağmen bir de tümgeneral rütbesine çıkartılmış ise..
Hukuk geri dönülemez bir şekilde iflas etmiş demektir..
Neyse ki..
Biz her ne kadar, “Hukuk geri dönülmez şekilde iflas etmiştir” desek bile..
Devir değişiyor..
Hikmet Köksal’ın yargılandığı günlere geliyoruz.
28 Şubat davası açılıyor..
Hakim Hikmet Köksal’a, 28 Şubat sürecinde yaşanılanları soruyor.
Birazcık pişmanlık..
Birazcık özeleştiri..
“Acaba şöyle mi yapsaydık” şeklinde bir küçük nedamet anlamında söz..
“Mağdur olanlardan özür dilerim” şeklinde bir açıklama..
Haydi “özür dileme”den vazgeçtim..
“İnsanız, hataya meyilliyiz.. Hepimiz kusur işleyebiliriz.. Hakkı çiğnenen var ise, Erbakan Hoca ve sevenleri başta olmak üzere, herkesten helallik istiyorum” şeklinde, bir gönül alma cümlesi..
Hayır..
Hiçbirisi yok..
Onlar 2010’lu yıllarda bile..
Kuyruğu dik tutma peşindeler..
“Biz kuyruğu dik tutmazsak.. Bugünden sonraki izimizden gidenler, siyasilere rest çekemezler. ‘Adam olsan’ hakaretinde bulunamazlar.. Biz kuyruğu dik tutacağız.. 28 Şubat’ta yaptıklarımızı savunacağız ki.. Bundan sonra da, bu devran hep bizim dediğimiz şekilde sürsün” kafasında.
Bakın hakim ne soruyor, darbeci Köksal ne cevap veriyor?
Önce hakimin sorusu:
“54. Hükümet (Refah-Yol) kurulduktan sonra, üst düzey komutanların hükümetten rahatsızlığı olduğuna dair beyanı, hükümetin düşürülmesi yönünde çalışması oldu mu?”
Bu da, Org. Hikmet Köksal’ın cevabı:
“Asla böyle bir görüş olmadı, böyle bir şey sorulmadı. Hatta MGK’da bile ne bir darbe ne hükümetin düşürülmesi, böyle bir şey asla konuşulmadı. Sadece istihbari bilgiler konuşuldu.”
28 Şubat kararlarına imza da soruluyor, Köksal’a..
Şu cevabı veriyor:
“Bugün de olsa imzalarım.”
Ve müebbet hapis cezasını yiyor..
Dosyası şimdi Yargıtay’da..
Ama o, hakkındaki karar kesinleşmeden..
Rütbeleri sökülmeden..
Bu dünyadan göçtü..
Ne Erbakan hocanın sevenlerinden bir helallik alabildi..
Ne de mağdur ettiği örtülü kızlardan..
Ne de hakkı yenen imam hatiplilerden..
Yazının başında da ifade ettim.
Kimseye bir kinimiz yok.
İstiyoruz ki, insanlar hatalarını görsünler. Birbirlerinden helallik alsınlar..
Onun için, Hikmet Köksal ismi önemli değil..
Onlarca, yüzlerce Hikmet Köksal var..
Medyada uzantıları var..
Hikmet Köksal’ın o açıklaması sonrasında..
“Üst düzey bir askeri yetkili”yi, ismini vermeden konuşturan, “Osman Paşa az bile söylemiş. Astsubayından generaline kadar tüm ordunun hislerine tercüman oldu” dedirten Fikret Bila’lar var..
“Topyekûn savaş” başlıkları atan, Ertuğrul Özkök’ler var..
Çağrımız hepsine..
Gelin, bu ülkeyi benzer darbe girişimleriyle karıştırmak isteyenlere ders olması için, gerçekleri anlatın..
Kuyruğu dik tutmaya kalkışmayın..
Ya bu dünyada.. Ya öbür dünyada.. Ama mutlaka.. Bu zulümlerin hesabını zaten vereceksiniz.