“İslam İşbirliği Teşkilatı Uygurlara baskıya karşı Çin hükümetini protesto etseydi, Çin’in 57 ülkeye misilleme yapması gerekecekti. Çin ekonomisi tüm dünyayla boy ölçüşemez.’’
Bu cümleler İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Direktörü Kenneth Roth’a ait. Roth, Uygur Türkleri’nin herkesçe bilinen ama herkes tarafından görmezden gelinen problemiyle birlikte Yemen, Venezuela ve Suriye gibi birçok ülkede yaşanan hak ihlallerini de sert sözlerle eleştiriyor. Ayrıntılar KARAR’ın bugünkü manşetinde var.
İslam ülkeleri Çin’i protesto edecek olsa Çin 57 ülkeyle misilleme yapar mıydı, yapamaz mıydı ayrı mesele. Yahut İslam dünyasından gelecek tepkiler Çin’i Uygur Türkleri’ne yapmakta olduğu sistematik zulümden alıkoyar mıydı, bilinmez. Bilinmesi de gerekmiyor…
Ayrıca, 57 ülkenin birden ortak tepki göstermesinin de her zaman mümkün olmadığını tahmin etmek zor değil. Ancak, Malezya’nın kısık sesli çıkışı hariç, bir tanesi de mi olup bitenlere itiraz edemezdi?
Evet, Suriye’de Libya’da ağır ve yoğun bir trafik var. Birçok bölge ülkesi de kaçınılmaz olarak orada yaşanan sorunların parçasıdır. Özellikle Türkiye için Suriye problemiyle yakından ilgilenmek bilinen sebeplerden dolayı bir mecburiyettir. Çeşitli seviyelerde bütün bölge ülkeleri için de…
Ancak, Mısır, Suudi Arabistan, İran, Türkiye başta olmak üzere birbirleriyle anlaşan anlaşamayan İslam ülkelerinin tamamının sözbirliği etmiş gibi Uygur Müslümanları’na kayıtsız kalmaları asla anlaşılabilir bir tavır değildir. Benzeri de görülmüş değildir. Dünyanın gözü önünde apaçık ve sistematik bir ihlal programı uygulanırken tek cümle etmemek, yok saymak, görmezden gelmek, ilgisiz kalmak acizliktir. Coğrafyamızın yaşadığı hal budur…
Sessiz kalmak sadece sessiz kalmak değildir. Doğu Türkistan’daki baskı ve zulümden Çin hükümeti kadar yaşananlara sessiz kalan ülkeler de sorumludur. Kapıları kapatıp, kulakları tıkayıp, yaşananları görmezden gelmek Çin’i cesaretlendiriyor. Böyle olduğu için de baskılar her geçen gün yeni tekniklerle gelişiyor. Bu ilgisizlik o derece ileri boyutta ki Birleşmiş Milletler dahil uluslararası platformlarda Çin’i kınayan bildirilerin altında sadece Batılı (veya Müslüman olmayan) ülkelerin imzası var. Daha vahimi, Çin adına hazırlanan; yani Çin’i destekleyen ve bu ülkenin Uygur Türkleri’yle değil terörizmle mücadele ettiğini ve buna da hakkı olduğunu söyleyen bildirinin altında ise bazı Müslüman ülkelerin imzaları bulunuyor. Hazin olan şu ki bu büyük ayıp bile bilinmiyor, konuşulmuyor, dert edilmiyor.
Sadece hükümetler değil İslam dünyasındaki sivil örgütler, medya ve aydınlar da Uygur Türkleri’nin yaşadıkları konusunda duyarsız ve ilgisizdir. Batılı haber ajansları, gazete ve televizyonlar dışında bölgeden haber ileten tek bir İslam ülkesi kurumu bulunmuyor. Hiçbir vak’ada görülmeyen bir ilgisizlik ve duyarsızlık yaşanıyor.
Uygur’a reva görülen ilgisizlik ve derin sessizlikten sonra varın İslam dünyası adına konuşan ülkelerin ve topyekün İslam dünyasının başka konularda çıkardığı sesi ciddiye alın. Kim inanır, kim ciddiye alır, kim hesaba katar? O yüzden ciddiye alınmıyor zaten…