TRT-1´de Cuma akşamları yayınlanan ?Payitaht- Abdulhamîd´ dizisine vakit buldukça bakıyorum. Resmî tarihin nesillerimizi yalanlarla büyüttüğü ve ?müstebit, evhamlı, kızıl sultan´ gibi sıfatlarla tanıtmaya çalıştığı ?Abdulhamîd´den, evet uzaklaştırıyor insanı, ama, bu kez de; yanlışları bile keramet gibi gösterilmeye çalışılan bir 2. Abdulhamîd çıkıyor karşımıza... Hattâ, türk kavmiyetçilerinin uydurduğu ?Kızılelma´yı bile söyletiyorlar, ona..
Anlaşılıyor ki, Abdulhamîd birilerinin hayaline göre veya göstermek istedikleri gibi yazılmış.. Geçmiş proğramlardan birinde İngiliz sefirini / elçisini tokatlayan bir Abdulhamîd bile vardı. Halbuki, öyle bir vak´a yok, o dönemde...
2 Mart akşamı izledim iki saati aşan son bir bölümü.. Kimler yok ki.. Osmanlı yahudisi Emmanuel Karasso, bolşevik /komunist ihtilalinin kadroları arasında da, İttihadçılar arasında da âdetâ mekik dokuyan bir diğer yahudi Alexander Parvus, sionizmin kurgulayıcı liderlerinden Theodore Hertzl, İngiliz, Rus ve Fransız sefirleri.. Entrikacı paşalar.. Herbirisi o dönemde büyük oyuncu..
Abdulhamîdde onların oyunlarına karşı koymaya çalışan bir Hakan.. Yaptıklarını, ?ince siyaset´ olarak niteletiyorlar, kendisine..
***
?Kızıl sultan´suçlamalarını yalanlayalım derken, birkaç sionist yahudinin oyunlarının kıskacında bir Padişah âdeta.. O bir ?kızıl sultan´ olsaydı, o sionist Yahudiler bu oyunları tezgahlayabilirler miydi?
***
Bir diğer ?ince siyaset´..
AK Parti m.vekili Metin Külünk Üsküdar-Bağlarbaşı Kültür Merkezi´nde konuşuyor, geçen Çarşamba akşamı... 1923´den sonraki hemen bütün kötülüklerin anası olarak, İsmet Paşa´yı gibi gösteriyor.
Ama, onu eleştirirken, tartışılması hür olmayan bir başka siyasî kişi hakkında susmak yerine, o kişiyi öyle bir allayıp pullayarak anlatıyor ki; kendi geçmiş ?akıncı´ müktesebâtına yakışmıyor.
***
Ve gelelim bir partinin ?ince siyaset´ine..
SP diye bir parti var.. Anadolu insanının inanç değerlerini kendi dünyalarına hâkim kılmak hayalleri uğrunda son 50 yıldır, Erbakan liderliğindeki hareketlerin içinden geçen kimselerce yönetiliyor . merhûm. Erbakan´ın vefat etmesiyle onun yerini perde gerisinde alan Oğuzhan Asiltürk´ün çizgisi hâkim şimdi bu partiye.. Ama, bugün bu parti, kendine özgü bir itaat - biat anlayışı içinde siyaset yapıyor.
Kemalist-laik rejimin, nesiller boyu toplumun her kesimine, resmî ideoloji ikonuna bey´at yemini ettirmesini hatırlatacak cinsten bir bağlılık öngörülüyor herhalde..
SP´nin resmî başkanları yanıltmamalı kimseyi.. Daha önce Kamalak da aynı durumdaydı. Erbakan´ın oğlu biraz karşı çıkacak gibi olunca, ona ?Biz senin babana 40 yıl nasıl itaat ettiysek, sen de bize itaat edeceksin!´ denilmesi üzerine, o genç oradan koptu ve herhalde, siyasî parti şeklinde örgütlenme hayali içinde, Erbakan Vakfı´yla meşgul şimdi..
Şimdi, sağda-solda ?Bilge Başkan´ yazılı posterleriyle arz-ı endâm eden Temel Karamollaoğlu da bilmiyor değildir, partisindeki bu ?perde gerisi gerçek liderliği´; inisiyatif kendi elinde imiş gibi bir görüntü verse de..
***
Partilerin ittifak yapmalarının yolu açılmasından sonra.. SP Başkanı Karamollaoğlu, geçen hafta Tayyib Bey´le de görüştü, ama bir netice alınamadığı anlaşıldı onun açıklamalarından..
Asitürk´ün, seçimlerde ittifak yapabilmek kendilerine Meclis´te bir grup kuracak kadar, yani en az 20 m.vekillik bir kontenjanı ayrılmasını istediği anlaşılıyor, listelerin seçilecek yerlerinden.. Bu talep gerçekleşmezse, 2019´daki o hayatî seçimlerde Tayyib Bey tökezlerse tökezlesin, bunun onlaar için bir önemi yok..
Daha da tuhaf olan ise, Türkiye´nin savunma silahlarıyla araç ve gereçlerinin yüzde 65-70 nisbetinde yerli üretim olduğu açıklanınca, Temel Bey´in, bunu, ?Ey millet, hükûmet size yalan söylüyor, bunları biz yapmıyoruz..´ diyebilmesi!.. Halbuki, bu silahlar, bazı parçalar dışardan alınsa bile, başka ülkelerin markasını taşımıyor ve yerli! Eğer onun bu iddiası doğru ise, kendilerinin geçmişteki bütün sanayi hamleleri de dışardan alınan aksâm ile gerçekleştiriliyordu.
Temel Bey´e bu ?ince siyaset´ asla yakışmıyor.