Çok uzak olmayan bir geçmişte, ülkemizin de içinde bulunduğu bölgede yapılan herhangi bir yanlışlığa işaret edildiğinde, birileri, ?Ama aynısı Batı ülkelerinde de var? diye itiraz ederdi. İki benzemezi aynıymış gibi göstermeye çalışarak?
Fazla gecikmeden bir gerçek kendini belli ediverdi: Yanlışlar dünyada da yaygınlaşıyor? Irak´ta, Mısır´da, İran´da yapılan yanlış uygulamalarla, kendisini ?demokratik´ olarak ilan eden ve öyle de kabul edilen ülkelerde de karşılaşılıyor.
Küreselleşen dünyanın dengeleri olumsuzlukta yerleşik hal almaya başladı.
Böyle olmasaydı, Marzieh Hashemi olayı yaşanır mıydı?
Gazeteci, kadın, müslüman ve Amerikalı?
Marzieh Hashemiİran devletinin İngilizce yayın yapan Press-TVtelevizyon kanalında haber programlarıyla öne çıkan bir gazeteci. İsmi yanıltmasın, kendisi ABD´de New Orleans´ta doğmuş, Amerikan vatandaşı. Afrika kökenli. İran İslam devrimi (1979) sonrasında İslam dünyasına ve İslam´a duyulan ilgiden nasibini almış, o heyecanla müslüman olmuş ve Melanie (soyadı: Franklin) olan ismini Marzieh?ye çevirmiş?
Kendisiyle yapılan bir röportajda, İran´daki değişimin kendisinin inançlarını ve durduğu yeri sorguladığı bir döneme denk geldiğini, dünyadaki eşitsizlik konusunda duyduğu rahatsızlığa ek olarak bir de inanç bunalımı geçirmekte olduğunu, gözü açılınca çözümü müslüman olmakta gördüğünü anlatmış.
O gün bugündür de müslüman.
Televizyonculuğu yanında ?Mahjubah´ adlı bir kadın dergisinin de yayın yönetmeni.
Faal biri yani.
İranlı biriyle evli, İran televizyonunda çalışıyor ve İran´da yaşıyor Marzieh Hashemi.
Ailesi ve galiba çocukları ise ABD´de.
Tahmin edilebileceği gibi, o da arada sırada ABD´ye gidiyor.
Yaklaşık bir hafta önce (13 Ocak günü) hasta olan kardeşini ziyaret etmek için doğup büyüdüğü ülkeye gidiyor Marzieh. Missouri´deki Louis Lambert havalimanına vardığında gözaltına alınıyor ve oradan da başkent Washington´a götürülüyor.
Sebep?
İnanmayacaksınız, ama sebebi bilinmiyor. İlgili birimlerin mahkemeye sunduğu belgelere göre, Marzieh Hashemi, ABD´de yürütülen federal bir soruşturmada ?tanık´ görülüyor. Kendisine herhangi bir ?suç´ atfedilmiş değil; başkalarının soruşturulduğu bir konuda ?tanık´sadece?
Fakat suçlanması için istim arkadan gelecek gibi.
Reuters ajansının sorguladığı bir görevli, Marzieh?nin program yaptığı Press-TV?nin ABD yasaları karşısında durumunun ne olduğunun belirlenmesine çalışıldığını söylemiş?
?Tanık´, ama o çalışma sonucuna göre ?sanık´ da olabilir.
Dine ve dindarlara saygı vardı, o ne oldu?
Buraya kadar olanlar garip, ABD devletinin dışarıya vermeye çalıştığı izlenime hiç uymuyor, ancak yine de 11 Eylül´ün (2001) arkasından kimyası bozulmuş, ?Yurtseverlik Yasası´ ile demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlama yoluna gitmiş, ülkeyi iki yıldır yöneten Donald Trump?ın ?sıkıyönetim´ ilan etmekten söz ettiği bir ülke ABD?
Çok da ters düşmüyor yapılan muamele. Hiç değilse buraya kadar?
Ancak, bir haftadır tutulduğu gözaltı sırasında Marzieh Hashemi?ye ABD başkentinde tutulduğu mekanda reva görülen muamele anlaşılır gibi değil. Kadına zorla başını açtırmışlar. O yetmemiş, kendisine kısa kollu kıyafet giyme zorunluluğu getirmişler. O da yetmezmiş gibi, içinde mutlaka domuz eti bulunan yemekler vermeye başlamışlar. Sadece kraker yiyormuş bu yüzden Marzieh Hashemi.
Kadın o kadar gündür bu durumda tutuluyor.
Bu bilgiler İngilizce Wikipedia?da da var.
ABD dışişleri bakanlığı her yıl dünyada din özgürlüğü alanında yaşanan yanlışlıkları raporlaştırır; belki bu yılın raporunda ABD bölümüne de yer verirler, ne dersiniz?
Acaba bir meslektaşlarına uygulanan bu muamele gazetecilik örgütlerinin dikkatini çekti mi?
Çekmiş. Bu tür olaylarda hassas Committee to Protect Journalists örgütü konuyu gündeme taşımış; ama kınama mesajının içerisine ?İran da gazetecileri hapse atıyor? cümleciğini de ekleyerek?
Aynı türden cümlecikler, Cemal Kaşıkçı?nın İstanbul´da cinayete kurban edilmesi ardından konuyu işleyen yabancı gazete haberleri ile yorumlarda da Türkiye için yerini alıyordu.
Meraklı bir gazeteci, Reporters Without Borders ile American Civil Liberties Union gibi insan hakları örgütlerinin ölü sessizliğine büründüğünü kayda geçiriyor.
CNN muhabiri Jim Acosta basın toplantısı sırasında Trump tarafından azarlandığı ve ardından Beyaz Saray akreditasyonunu iptal ettiğinde bütün örgütler ayağa kalkmıştı oysa?
Görebildiğim kadarıyla İslam dünyasından da -İran dışında- etkili bir tepki gelmedi yaşanan bu olaya.
İran şu sıralarda hedef ülke halinde ya, onunla irtibatlı her şey ve herkes her türlü muameleye layık görülüyor olmalı.
Marzieh Hashemi bir gazeteci, bu sebeple hakları var. Doğup büyüdüğü ve vatandaşı olduğu ülkede usulsüz olarak gözaltında tutulduğu gibi, bir müslüman olarak da saygısızlıklara muhatap ediliyor. Bir kadın ayrıca. Hasta bir yakınıyla ilgilenmesi de engelleniyor.
En başta dedim ya, küreselleşmiş dünyamızda yanlışlıklar da yaygınlaşıyor.