Şu satırları değil yazmak, okumak da gönlüme girân gelirdi:
?Abdullah Gül büyük bir mücadelenin ardından Cumhurbaşkanı oldu ama siyasi finali küçük oldu.
Demokrat Parti iktidar oldu, Genel Başkan Celal Bayar Cumhurbaşkanlığı´na geçti. ANAP iktidar oldu, Genel Başkan Turgut Özal Çankaya´ya çıktı.
DYP koalisyon ortağı oldu, Genel Başkan Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı oldu. Türk siyasetinde bunun tek istisnası Recep Tayyip Erdoğan´dı. Kendisi seçilmeyi hak ettiği halde, ?Kardeşim Abdullah Gül? dedi. Ama Abdullah Gül, ?Kardeşim Erdoğan? diyemedi.
Muhalefette ittifak sağlanamadığı için Cumhurbaşkanı adayı olmadığını açıklaması dahi hazindi. Kendisini sevenlere sırtını döndü ancak kendisini sevmeyenlerin de sevgisini kazanamadı.
Cumhurbaşkanı adayı olduğunda eşi başörtülü diye verilen muhtıraya, düzenlenen Cumhuriyet mitinglerine ve 367 kararına rağmen Erdoğan onun arkasında kapı gibi durdu, Cumhurbaşkanı seçilmesini sağladı ama o Erdoğan´ı tasfiye planının liderliği rolüne soyundu. Ama onu da başaramadı.
Abdullah Gül yakın çevresine, hırsına,AB ve ABD fonlarıyla desteklenen STK´ların projelerine alet olmak yerine, keşke şu kubbede hoş bir seda olarak kalabilseydi. (?)´
***
Evet, Hürriyet´ten Abdulkadir Selvi, 30 Nisan günlü yazısında böyle diyordu.
Bu tespitlere katılmamak mümkün mü? Bu yazıda, özellikle de altını çizerek verdiğimiz ?AB ve ABD fonlarıyla desteklenen STK´ların projelerine âlet olmak´ sözü ve hele de bunun, o projelere projektörlük yapan yayın organlarında bile itiraf olunması ilginçtir.
Kezâ, son aylarda oldukça havalı şekilde devreye sokulmaya çalışılan bir yeni partinin, önce İngiliz sermaye çevrelerinin ünlü yayın organlarınca ve Alman medyasınca da üfürülen ?Erdoğan´ı devirecek yeni lider..´ başlıklarıyla Türkiye´nin sermaye çevrelerine yansıtılmaya çalışıldığı ve bazılarının bu pohpohlanmaya nasıl umut bağladığı da hatırlanmalıdır.
Yetiştiği sosyal kesimin içinden Cumhurbaşkanlığı´na kadar gelen Abdullah Bey, hareketini mâkul bir izaha kavuşturamadan, o kesimle bağını böylesine zedelemese ve selefi olan c.başkanı ANS´in çıkmaz labirentine girmeseydi keşke..
***
Biz bu sütunda 25 Nisan tarihli ve?A. Gül, KK´nın yeni ?Güneş- Motel Rezaleti´ne âlet olur mu?´ başlıklı yazımızda, ortaya nasıl bir netice çıkacağı gibi ihtimallere değinmeden, bu teşebbüsün ilke olarak sağlıklı olmadığını dile getirmiş ve sözü şöyle noktalamıştık:
?(?.)Erdoğan´ın, Cumhurbaşkanlığı´na kendisini değil de, Abdullah Gül´ü aday gösterdiğinde sergilenen oyunlar.. Ordu desteğinde laiklerin dev mitingleri, vs..
Şimdi, Ecevit´in yolundan giden KK, 15 m.vekilini kendi partisinden istifa etmiş gibi gösterip, bir başka partiyi destekliyor; yeni bir ?Güneş Motel Entrikası´ tezgâhlıyor. Hedef, Tayyib Erdoğan´ın Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek.. Karşısına da Abdullah Gül´ü (!!) çıkarmayı düşünüyorlar!
Abdullah Bey, 2007´de kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek için her türlü oyunu sergileyen çevrelerin, şimdi kendisini Cumhurbaşkanı seçtirmek istemesi oyununa âlet olur mu?
Olursa.. Kendisine ve bağlı olduğu dünya görüşüne yazık eder.´
Evet, olan budur ve kendisine yazık etti.
Boşa dememişler, ?Az tamah, çok ziyan getirir..´ ya da, ?Hiç kimse, kendi itibarına, kendisinden daha büyük darbe vuramaz..´ diye..
***
Bu arada îmâlı, kamuflajlı sözler söylemekte epeyce maharetli olduğu bilinen Pensilvania Şeyhi´nin güya ?gül´ üzerine şiir okuyormuş gibi, ama başka bir Gül´ü yansıtmaya çalışan ve ?Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül.. Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül.. Sultandı.. Gönüller şimdi o sultanın bir kere daha gelip gönüllere taht kurmasını istiyor..´ şeklindeki video görüntülerinden Abdullah Bey sahiden de hiçbir şey anlamamış mıdır?
***
Haa, bu arada, KK´nın, ?Bir kumpası bozmak için öyle yaptım..´ diye savunduğu ?2. Güneş Motel Rezaleti´n üzerine yazanlara ?lider hanım´ fena bozulmuş, ?Bu iddiayı dile getirenlere suçlamalarını aynen iade ediyorum..´ demiş..
Etsin de, neyi iade edecektir? Kaldı ki, eleştirilen kendisi de değil, KK idi.
Daha işin başında bu ne tahammülsüzlük..