Tarih: 04.03.2025 09:03

Bilimlerin Sınıflandırılması İçin Yeni Bir Öneri

Facebook Twitter Linked-in

Yeni ve evrensel bir bilim sınıflandırması yapmak bütüncül bir bakış açısı şarttır. Bunun için en genel kavram ne ise oradan başlamak gerekir. Felsefede “Varlık” kavramı, kendimiz de dahil olmak üzere her şeyin tüm varlığını kapsadığı için insanlık için en geniş ve en temel kavram olarak kabul edilmektedir. “Varlık” kavramının bu şekilde görülmesinin başlıca nedenleri şunlardır:

  1. Evrensel ve Her Şeyi Kapsayan: “Varlık”, var olan her şeyin var olduğu temel gerçeğine atıfta bulunur. Bireysel şeylerin belirli kategorilerini, özelliklerini veya niteliklerini aşar ve varoluşun özüne atıfta bulunur. Var olan her şeyin -ister nesneler, ister canlı varlıklar, fikirler veya hatta soyut kavramlar olsun- “olduğu” söylenebilir. Tüm belirli varoluş biçimlerini kapsayabilen en genel kavramdır.
  2. Varoluşçu Sorgulama: “Varlık nedir?” veya “Olmak ne anlama gelir?” sorusu varoluşçu felsefenin merkezinde yer alır. Heidegger ve Sartre gibi filozoflar, “Varlık”ı insan varoluşunu anlamada temel bir kavram olarak görmüşlerdir. Heidegger için “Varlık” (veya Sein) kavramı temeldir, çünkü Varlığı anlamanın dünyadaki yerimizi anlamak için gerekli olduğuna inanır. İnsanlar her zaman Varlık kavramıyla meşguldür çünkü varlığımızın kendisi (“Varlık-orada” veya Dasein) bununla tanımlanır.
  3. Ontolojik Temel: “Varlık”, var olan ve onunla nasıl ilişki kurduğumuz hakkındaki tüm tartışmaların başlangıç ​​noktasıdır. Varlığın incelenmesi olan “Ontoloji”, felsefenin en eski dallarından biridir. Gerçeklik, yaşam, bilinç ve hatta dil hakkındaki tüm tartışmalar nihayetinde “Varlık” sorusuna bağlıdır. Bir anlamda, bir şeyin “olduğunu” varsaymadan varoluş hakkında hiçbir soru soramayız- bir şeyin “Varlığı” vardır.
  4. Felsefi Kapsam: “Varlık” çok geniş bir kavram olduğu için felsefenin farklı alanları arasında köprü kurar: Metafizik, etik, epistemoloji ve mantık. Varlığı, gerçeği, değeri, bilgiyi ve anlamı anlamak için temeldir. Örneğin, epistemoloji (bilgi bilimi) “olan” bir şeyi (yani gerçekte var olan bir şeyi) bilmenin ne anlama geldiğiyle ilgilenir ve etik genellikle iyi bir insan “olmanın” ne anlama geldiğiyle veya “var olmanın” ahlaki açıdan gerçekten ne anlama geldiğiyle ilgilenir.
  5. İnsan Farkındalığı ve Öz-Refleksiyon: İnsanlar öz-refleksiyon ve kendi varoluşlarının farkında olma kapasiteleri bakımından benzersizdirler. “Olduğumuzun” farkındayız ve bu, kendimiz, hayatlarımız ve amacımız hakkındaki tüm düşüncelerimizin temelini oluşturur. “Varlık” kavramı, insanın öz-farkındalığının temelidir- var olduğumuzu, “olduğumuzu” ve etrafımızdaki her şeyin kendi varoluş biçimine sahip olduğunu kabul etmektir. Bu nedenle Sokrates ve Descartes gibi filozoflar, dünyayı anlamak için kendi varoluşunu merkezi olarak kabul etmenin önemini vurgulamışlardır.
  6. Anlamın Kaynağı: “Varlık” aynı zamanda anlamın köküdür. Anlam, amaç veya önem hakkında soru sormak için, önce bir şeyin “olduğunu” teyit etmek gerekir. “Varlık” kavramı olmadan, anlamı ele almak için hiçbir çerçeve olmazdı. Bu nedenle, varoluş veya yaşamın doğası hakkında herhangi bir tartışmanın temelini oluşturduğu için mümkün olan en geniş kavramdır.

Özetle; “Varlık” insanlık için en geniş kavramdır çünkü diğer tüm kavramların ve sorgulamaların temelini oluşturur. Varlığın özünü ele alan en genel ve her şeyi kapsayan bir terimdir ve insanların dünyayı, kendilerini ve var olan her şeyle ilişkilerini anlamaları için bütüncül bir çerçeve sağlar. Hem felsefi sorgulama hem de varoluşsal anlayış için ilk temel görevi görür.

 

İnsani Açıdan Varlığı İkiye Ayırmak: Gözlem Dünyası (Müşahede Alemi) ve Gözlem Ötesi Dünya (Gayp Alemi)

En genel kavramı tespit ettikten sonra ikinci adım, insan açısından bu varlığı nasıl gördüğümüzü ve inceleyebileceğimizi belirlemektir. Bu ikinci adımda varlığı insani bir bakış açısıyla “gözlem dünyası” (müşahede alemi) ve “gözlem ötesi dünya” (gayp alemi) olarak ikiye ayırmak, hem felsefi hem de dini bakış açıları tarafından desteklenen ve üzerinde çalışılmış bir yaklaşımdır. Şimdi bu ayrımın temellerini inceleyelim:

1) Gözlem Dünyası (Müşahede Alemi)

a. Doğrudan duyusal algılama ve bilimsel gözlem: Gözlem dünyası, duyularımızla algılayabildiğimiz veya bilimsel araçlarla gözlemleyebildiğimiz maddi evreni kapsar. Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimler bu alemi incelemeye odaklanmıştır.

b. Empirik (deneysel) bilgi: Bu alemde bilgi; gözlemler ve deneyler aracılığıyla doğrulanabilir. Bu bilgi, bilimsel yöntemin temel dayanağıdır, çünkü deney ve gözlemlere dayanan nesnel verilere ulaşmamıza olanak tanır.

c. Somut ve maddi unsurlar: Müşahede alemi, fiziksel dünyanın kurallarına göre işler ve enerji, madde, zaman, mekân gibi kavramlarla tanımlanabilir.

2) Gözlem Ötesi Dünya (Gayp Alemi)

a. Duyularla doğrudan algılanamayan gerçeklik: Gayp alemi, duyularımızla doğrudan algılayamadığımız, ancak düşünce, iman veya sezgi yoluyla varlığına ulaşılan kavramları içerir. Ruh, metafizik varlıklar, kader, ahiret gibi konular bu kategoriye girer.

b. İnanç, metafizik ve teolojik yaklaşımlar: Gayp alemi, pek çok dinde önemli bir yer tutar ve inanç temelli bilgilerle araştırılır. Bu bağlamda, teoloji, metafizik ve bazı felsefi disiplinler, gözlem ötesi dünyayı anlamaya çalışır.

c. Kavramsal ve soyut unsurlar: Gayp alemi, fiziksel evrenin ötesinde kalan bir boyutta olduğu için soyut kavramlarla ele alınır. Bu alemin bilgisi, deneysel değil; akıl yürütme, sezgi veya vahiy gibi kaynaklardan elde edilir.

 

Bu Ayrımın Bilimsel ve Felsefi Temelleri

Varlığı müşahede alemi ve gayp alemi olarak sınıflandırmak, varoluşu kapsamlı bir şekilde ele almayı sağlar ve bilgiye erişimde farklı metodolojiler geliştirmeyi mümkün kılar:

a. Bilimsel metodoloji karşısında felsefi ve teolojik metodoloji: Müşahede alemi için bilimsel yöntem (deney ve gözlem) kullanılırken, gayp alemi için inanç, sezgi ve metafizik yöntemler devreye girer. Bu ayrım, bilginin farklı yollarla elde edilmesi gerektiğine dair bir anlayış geliştirir.

b. Bilginin doğrulanabilirlik alanları: Gözlem dünyasında doğrulanabilir bilgi peşinde koşulurken, gözlem ötesi dünyada doğrulama inanç ve felsefi düşünce ekseninde yapılır. Bu ayrım, bilginin sınırlarını belirlemeye katkı sağlar.

 

Bu Sınıflandırmanın Faydaları

  1. Bilgi türlerinin sınırlarını belirlemek: Varlık hakkında bilgi edinirken müşahede alemi ve gayp alemi ayrımı yapmak, her iki alan için uygun bilgi toplama ve analiz yöntemlerini belirlemeyi sağlar.
  2. Disiplinlerarası diyalog: Gözlem ve gözlem ötesi dünyalar arasındaki bu ayrım, bilim ve felsefe, bilim ve din gibi alanlar arasında sağlıklı bir diyalog geliştirmeyi kolaylaştırır.
  3. Bilim ve inanç arasındaki çatışmayı azaltmak: Bu ayrım, bilimsel ve teolojik yaklaşımların kendi alanlarında geçerliliğini tanıyarak, her iki bakış açısının barış içinde bir arada var olabileceği bir çerçeve sunar.

Sonuç olarak, varlığı müşahede alemi ve gayp alemi olarak ayırmak, insanlığın evreni, hayatı ve bilgiyi anlama çabasını yapılandırmaya yönelik köklü bir yaklaşımı temsil eder. Bu iki boyut, farklı bilgi edinme yollarının sınırlarını belirlememize ve her iki alanı da kendine özgü kurallarıyla ele almamıza olanak tanır.

 

Kaynak: Farklı Bakış




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —