Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) için ekibiyle birlikte aşı ve ilaç çalışmaları yürüten Prof. Dr. Ercüment Ovalı'nın "Dornaz alfa" isimli ilacın etkili olduğunu söyleyerek hastaların tedavisinde klinik testlere alınması gerektiği açıklamasına bilim dünyasından tepki yağdı.
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, "Klinik araştırma yapmadan ‘Ben denedim, oldu' mantığıyla açıklama yapılması vahimden de öte suçtur" derken; Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap da, "Bir ilacın hastalık tedavisinde kullanılabilir olması için karşılaştırmalı, kontrollü çalışmalara ihtiyaç var" dedi.
Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın haberine göre bilim dünyasından bazı isimlerin Prof. Dr. Ercüment Ovalı'ya tepkisi şöyle:
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek:
“Bahsedilen ilaç için klinik çalışmalar çoktan başlamıştı. Bizler de 1 aydır bu ilacın, COVID-19 tedavisinde kullanılabileceği hakkındaki uluslararası gelişmelerden haberdarız. Sanki ilaç ‘ilk kez' bulunmuş gibi, böylesine ‘alelade' bir açıklama yapılması bilim insanları olarak bizleri mutsuz etmiştir. Durumun halka bu şekilde açıklanması da kabul edilebilir bir şey değil.
Bilim insanları buldukları çözümü halka sosyal medyadan açıklamaz. Yapılan çalışma dünyaca ünlü dergilerde yayınlanır, kabul ve onay görürse açıklama yapılır. Klinik araştırma yapmadan ‘Ben denedim, oldu' mantığıyla açıklama yapılması vahimden de öte suçtur. Eminim birçok insan, ‘İlacı bize de verin' diye ortaya çıkacak, hekimlerle kavga edecek, sahada büyük sıkıntılar yaşanacak. Bizim de şu an yürüttüğümüz 2 farklı ilaç çalışması var ama çıkıp şov yapmıyoruz. Klinik araştırma başarılı olsun, ondan sonra açıklayacağız. Bu tarz şovlar bilim camiasına yakışmıyor.”
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap:
“Bu tarz heyecanlı açıklamalar insanlarda güven ve umut duygusuna sebep oluyor. Kişisel olarak sonrasında hayal kırıklığı ve umutsuzluk gelişebileceğine dair endişelerim var. Dornaz Alfa ilacı şu ana dek Türkiye'de hiç kullanılmadı. Başka ülkelerde klinik çalışma amacıyla küçük hasta gruplarında kullanıldı ancak çalışmalar kesinleşmeden ‘etkili' demek imkânsız. Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Bunun heyecanı ile bilimsel akış şemalarının dışına çıkan açıklamalarla karşılaşıyoruz. Bir ilacın hastalık tedavisinde kullanılabilir olması için karşılaştırmalı, kontrollü çalışmalara ihtiyaç var. Ancak o zaman bunun katkısı olduğu söylenebilir.”
Çocuk ve genç psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri:
"COVID-19'un tedavisi adına bir şey yapılıyor olması muhteşem. Hepimizin umudu bu. Ancak ‘6 aydır dünya doktorlarının yapmadığını biz yapıyoruz' derseniz bu şovdur. PR çalışmasıdır.
Zaten halihazırda yasaklara uymuyor, sosyal mesafeyi korumakta sıkıntı çekiyoruz. Bu tarz açıklamalar bilim ve bilim insanlarına olan güveni zedeliyor. ‘Virüs Türk genine bulaşmaz' diyenler, ‘kelle paçacılar' derken zaten bir güven sarsılması yaşadık. O nedenle bilim insanları ağızlarından çıkan her lafı özen ve dikkatle seçmeli, bilim etiğine uygun davranmalı.”
Almanya Dresden Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden sinir bilim ve genetik uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl:
“Laboratuvarda herhangi bir ilaç ürettiğinizi ve başarılı olduğunuzu varsayalım. Bilim insanı olarak orada başarı sağlanan ilacın canlı bir vücut üzerinde aynı tepkiyi vermeyeceğini bilirsiniz. Bu nedenle de ilacı pre-kilinik aşamaya alırsınız. Yani, bulduğunuz ilacı hücreler ve hayvanlar (genellikle fareler) üzerinde test edersiniz. Böylelikle canlı bir vücuda geçmiş olursunuz. Üretilen ilacın yan tesiri var mı? Hangi dozlarda kullanılır? Tüm bunlara bakarsınız. Bu aşama ortalama 2 yıl sürer."