Tarih: 08.04.2018 14:10

´BİLGİSAYAR BAĞIMLILIĞI GENÇLERDE İNME RİSKİNİ ARTIRIYOR´

Facebook Twitter Linked-in

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanlığını da yapan Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, inmenin dünyada ve Türkiye´de birinci derecede halk sağlığı problemi olduğunu söyledi.

İnme görülme olasılığının yaşa bağlı arttığını dile getiren Öztürk, "Yapılan son çalışmalarda önlenebilir risk faktörlerinin engellenmesiyle inmelerin yüzde 90´ı önlenebiliyor." diye konuştu.

Konuşmanın aniden bozulmasının ve değişmesinin, ani görme kaybının, yüzde asimetri oluşmasının, kol ve bacakta ani kuvvet kaybının inmenin belirtileri olduğuna dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti:

"Bu belirtilerin olduğu hastalar, tansiyonlarına müdahale edilmeden hastaneye götürülmelidir. Kısa süren konuşma bozukluğu inme riskinin habercisi olabilir. Bunun arkasından büyük bir felç gelebilir. Her yıl inmeden dolayı 40 bin insan hayatını kaybediyor. Bunun yaklaşık 15 bini geç kalmadan dolayı. Her gün yarım saat yürümek, kilo vermek, uyku hastalığı varsa bunun önlemini almak, üç öğün sebze ve meyve tüketmek inme riskini azaltıyor. Uzun süre bilgisayar karşısında hareketsiz oturmak ise gençlerde dahi inme riskini artırıyor. Özellikle bilgisayar başında oturan gençler ve çocuklarda, fiziksel aktivitenin yetersiz olması, hareketsiz kalmak kan yağlarının artmasına ve kan dolaşımının bozulmasına neden oluyor. Belirli saatlerde mola verip egzersiz yapılmalıdır."

Öztürk, sigara, diyabet, alkol, obezite ve fizik egzersizlerinin önlenebilir risk faktörleri arasında olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

"Kişinin yüzünde asimetri oluşmuşsa, konuşma bozukluğu varsa, kolda ya da bacakta aniden oluşan kuvvetsizlik ve uyuşma oluşmuşsa bu yüzde 95 inmedir. Bu yüzden en yakın nöroloji uzmanının olduğu merkeze başvurulmalıdır. Son yıllarda nörolojik hastalıklarda tedavide en fazla iyileşmenin sağlandığı alan inme hastalığıdır. Önceden damarda bir pıhtılaşma olduğunda elimizden bir şey gelmiyordu ancak şu an olanaklar o kadar güçlü ki damar içindeki pıhtıyı ya eritiyoruz ya da uygun vakalarda çekebiliyoruz. Bu şekilde tedavi olan hastaların da üçte biri tamamen düzeliyor."

"Tedavi için elimizde her türlü imkan mevcut"

Geçmişte inme hastalığı geçirenlerin felç kalacağına kesin gözüyle bakıldığını vurgulayan Öztürk, "İnmeyi tanımak ve fark etmek son derece kolay. Tedavi için elimizde her türlü imkan da mevcut ancak hastalarımız tüm gelişmelere ve inme belirtilerine rağmen hastaneye gelmekte geç kalıyor. Bize ortalama 5. saatte geliyorlar. Bu yüzden tedaviden etkin şekilde yararlanamıyorlar. Belirtilerin ortaya çıkmasından sonra hastalar en kısa zamanda bize gelmelidir." şeklinde konuştu.

 



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —