Serbestiyet: Türkiye’de sürekli olarak yeni partiler kuruluyor. DEVA gibi, Gelecek gibi partileri saymazsak, bunların esas olarak yüzde sıfır virgüllü oy oranlarının bile önemli olduğu sistemden yararlanmak isteyen oportünist girişimler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Fakat mesela yeni bir parti kurmaya yöneldiği anlaşılan Ayhan Bilgen için bunu söylemek anlamlı değil, çünkü o ve müstakbel partisi zaten ‘sistem dışı.’ Bu durumda Bilgen’in hamlesini nasıl değerlendirmeliyiz? Farklı bir fikir ve siyasi projeyle gelecekse, nasıl bir parti formatı olabilir kafasında ve bu formatın karşılığı var mı?
Vahap Coşkun: Ayhan Bilgen, belediye başkanlığını görevini sürdürürken çeşitli kesimlerle temas halindeydi. Gözaltına alındıktan ve tutuklandıktan sonra da siyasi hareketliliğini sürdürdü. Avukatları aracılığıyla sosyal medya hesapları üzerinden gündeme dair düşüncelerini paylaştı, söyleşiler verdi. Bilgen’in açıklamaları iki kısımda ele alınabilir:
Açıklamaların birinci kısmı genel siyaseti kapsıyor. Bilgen’e göre; özgürlük, eşitlik, demokrasi ve sosyal adalet gibi evrensel değerleri hayata geçiremediği için temsili demokrasi bütün dünyada bir krizden geçiyor. Küresel nitelikli kriz her yere sirayet ettiğinden Türkiye ve Ortadoğu da bu krizi derinden yaşıyor. Mevcut siyasetin karşılaşılan sorunları çözmede aciz kalması ise yeni ve alternatif bir siyaseti gerekli kılıyor.
Alternatif bir siyaset iddiasının önüne koyduğu başlıca iki amaç var: Biri, siyasetin kapsamının ve aktörlerinin yeniden düşünülmesi, siyasetin daha geniş bir şekilde tarif edilmesidir. Buna göre; şablonlara bağlı kalan, profesyonel siyasetçiler ve aidiyetler üzerinden tanımlanan siyaset anlayışı geride bırakılmalıdır. Siyasete, toplumun bir bütün olarak kendisiyle ilgili alınan kararlara etkin bir şekilde katılma süreci olarak bakılmalıdır. Ahlaki ve kamusal bir faaliyet olarak siyasetin, toplumu oluşturan herkes için hem bir hak hem de bir görev olduğu kabul edilmelidir.
Bilgen bu bağlamda; bilinçli ve aktif vatandaşlara dayanan, topluma sorumluluklar yükleyen, temsili demokrasi yerine doğrudan ve radikal demokrasiden izler taşıyan bir siyaset anlayışını öne sürüyor. Patronluğu siyaseti meslek edinmişlerden alıp tek tek bireyler olarak halka veren idealist bir siyaset düşüncesini savunuyor.
Alternatif siyasetin diğer amacı ise, çalışma ve örgütlenme modelinin yerelden kurulmasıdır. Partilerin yerele ve tabana yaslanan bir örgütlenme şeması ve çalıştırma tarzı geliştirmesidir. Eğer ülke sorunlarının çözümü yerelleşmede aranıyorsa, partilerin de kendi içlerinde yerelleşmeyi gerçekleştirmeleri lazımdır. Elbette bir siyasi parti ülke çapında ortak bir gündemi takip edebilir ama partinin ve siyasetin rengini yerel talepler belirlemelidir. Zira her bir ilin, bölgenin, yerel birimin ihtiyacı, isteği ve aciliyeti farklı olabilir. Partiler bünyelerini bu çoğulculuğa açmalı, toplumsal çeşitlilik siyasi partilerde etkili olmalıdır.
Söz konusu eleştiri ve önerilerini Bilgen, belli bir partiye ya da şahsa karşı dillendirmiyor. Ona göre bütün partiler bir tıkanmışlık içinde. Yeni bir siyaset ihtiyacı kendini dayatıyor. Ancak yeni bir siyasetin mevcut partiler ve parti yapıları ile inşa edilmeyeceği de açık. Bu nedenle, yerelden merkeze doğru örgütlenen daha özgürlükçü bir siyaset ve parti tasavvuru geliştirmenin mecburi olduğunu söylüyor.
Açıklamaların ikinci kısmı ise, doğrudan HDP’ye ilişkindir. Bilgen, 2007 yılından beri HDP ve öncülü olan partilerde yer alıyor. Bu geleneğin partilerinde grup başkan vekilliği ve parti sözcülüğü gibi mühim vazifeler üstlendi. Dolayısıyla partinin hassasiyetlerini, aktörlerini ve dengelerini yakından biliyor. Dünden bugüne kullandığı ifadelere, satır aralarını da dikkatli okuyarak bir bütün olarak bakıldığında, Bilgen’in partisine dönük eleştirilerinin üç noktada yoğunlaştığı söylenebilir:
Birincisi, partide kişi odaklı bir yapılanmanın olmasıdır. Partinin başarısının ya da kaderinin tek bir kişinin şahsi performansına bağlanmasıdır. İsim vermese de Bilgen’in buradaki kastının Demirtaş olduğu barizdir. İkincisi, politikaların tayininde partinin belirleyici bir aktör olamaması, Kandil ve İmralı gibi odakların merkezi bir rol üstlenmeleridir. Üçüncüsü de, söylemdeki güçlü Türkiyelilik vurgusunun pratiğe aktarılamamasıdır.
Bilgen, bu sorunlarını aşamadığı için HDP’nin dar kalıplara sıkıştığını ve buradan çıkamadığını düşünüyor. Süreç içerisinde verdiği mesajların tonunu yükseltiyor. Bu da Bilgen’in HDP’nin problemleri aşmasına dönük umutlarının giderek zayıfladığına bir işaret. Arayışlarının artması, eleştirilerini ve önerilerini daha sistematik bir çerçeve içinde sunmaya başlaması bundan.
HDP, Bilgen’in sözlerine bugüne kadar kurumsal bir cevap vermedi ama parti yönetiminde ve tabanda bu konunun ciddi bir tartışma yarattığı belli. Bu tartışma iki taraflı bir sonuç üretir: Bir taraftan HDP’de Bilgen’e yönelik olan rahatsızlığı büyütür. Diğer taraftan da, sorgulamalarının dozunu her geçen gün artıran Bilgen’i HDP’den kopma noktasına getirir.
Tam bu noktada cevaplanması gereken iki soru var: Bir, Bilgen’in bu arayış ve hareketliliğinden bir parti doğar mı? Çünkü birçok kişi, bunu yeni bir partinin doğum sancıları olarak yorumladı, medyada Bilgen’in HDP ile AK Parti arasında, İslami ve özgürlükçü değerleri mezceden yeni bir parti kuracağına dair haberler çıktı. Ve iki, eğer yeni bir parti kurulursa, bu toplumda karşılık bulur mu?
Zannımca Bilgen yeni bir parti kurma yoluna girmeyecektir. Zira Bilgen’in, hâlihazırdaki şartların, öngördüğü tarzda bir siyasi partiye elvermediğini görecek kadar siyasi tecrübesi vardır. Bu nedenle arayışlarını devam ettirebilir, daha sistemli hale getirebilir, Alternatif Siyaset’i siyasetin sorunlarını sorguladığı ve çözüm aradığı bir platform olarak daha etkin kullanabilir ama yeni bir siyasi parti kurmaz.
Eğer yine de bir siyasi parti kurarsa, bunun bir siyasi çekim merkezi olacağını da düşünmüyorum. Birçok nedeni var bunun: Evvela, Bilgen’in kafasındaki parti anlayışını hayata geçirmesi çok zor. Kemikleşmiş seçmen davranışlarını değiştirmesi güç. Talip olacağı seçmene dönük siyaset yapan eski ve güçlü (AK Parti ve HDP) partilerin yanında yeni ve iddialı partiler de (Gelecek Partisi ve DEVA) var, vs. Dolayısıyla Bilgen’in kuracağı yeni bir parti, siyasete doğrudan tesir edemez ve kurulacak çok sayıdaki partilerden biri olur.
Ezcümle, Bilgen’in HDP ile yollarını ayırma ihtimalini güçlü ama yeni bir parti kurma ihtimalini düşük görüyorum. Kurulduğu takdirde yeni bir partinin seçmen nezdinde karşılık bulmasına ise ihtimal vermiyorum.