ransa´nın YPG bünyesindeki Kürtlere destek vermek için bölgeye asker yollama sözü haber akışı içinde geldi geçti. Haber sadece PKK´ya yakın Kürt kanallarında çıktı. Gerçeği olmayan şişirme bir haberin ötesine geçebilecek bir realitesi de yoktu. Ancak Fransa´nın sahada olma isteği de biliniyor. Bunu Türkiye tarafından başaramayınca bu sefer de karşısına geçti. Çünkü Fransa´nın bölgede lojistik olarak bunu yapabilecek bir etki alanı ve ilişkisi yok. Rusya-Amerika-Suriye-Türkiye-İran içinde nereye ve nasıl askerini konuşlandıracak? Macron´un bu sözlerinin lojistik olarak sahada bir karşılığı yok. Ancak bu sözler üzerine başta Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyundaki PKK yandaşı Kürt çevrelerinin pazarladıkları fikirlerin arka planına bakmakta fayda var.
?
Tarihten kopuk bugün olamayacağı gibi bugünden kopuk da gelecek olamaz. PKK´nın bölgedeki Kürtlere verdiği zararı, halk üzerinde kurduğu şiddet ve baskıyı, terör ve insanlık karşıtı birçok işin içindeki rollerini Avrupa´ya ve dünyaya anlatamamamızın çeşitli sebepleri var. Bunların başında beyaz Kürtlerin Avrupa elitleri ve medyasıyla çok daha önceden kurduğu ilişkiler gelir.
Diğer taraftan büyük bölümünü beyaz Türklerin oluşturduğu sol aydınların hikayesiyle Kürt elitlerinin hikayesi de iç içe geçmiştir. Bu da bahse değer bir başka başlıktır ki bu durum taa Cumhuriyet öncesine kadar gider. Özetle Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de pozitivist eğitim modelini benimseyen elit ve seçkin ailelerin çocukları ?bilimsel sosyalizm? ekseninden kendilerini geleceğin sol önderleri olarak bulurlar. Bilimsel sosyalizmin mayası halk zemininde tutmaz ancak elitlerin arasında tutar. Kürt hareketini, tarihini, sorunlarını batıya taşıyan elitler de buradan çıkar. Ne yazık ki Türkiye´yi de aynı ?batıcı´ ekip batıya taşır anlatır. Avrupa ile ilişki kuran onlar olur. Marks ve Engels´in ?özgürlük özsiyasi yönetimle olur? fikri ?Kürt özgürlüğünü gerçekleştirecek temel fikir olarak bu sunumların merkezinde yer alır. Elbette Türkiye´nin Kürt politikasında ortaya çıkan birçok yanlışın bu argümanın güçlenmesinde etkisi büyük olur. Kürtlerin tarihi arka planını yazan da anlatan da Beyaz Kürtler olur. Aşiretler içinde yetişmiş, kendilerini batıya bir tür oryantalist bakışla pazarlamayı başarmış Beyaz Kürtlerin başında da Kendal Nezan gelir. 1949 doğumlu Kendal Nezan sömürgecilik sonrası çalkantıda Avrupa elitleri arasında kendisine kolayca yer bulur. Öyle ki Türk tarihinin, edebiyatının da Avrupa anlatıcısı odur. Batı edebiyat çevrelerine giriş de bu lobiden geçer.
KENDAL NEZAN
Paris Kürt Akademisi´nin kurucusu. Bilimsel olan her şeye hayran. Fikirleri bilimsel sosyalizmden besleniyor ancak 15. Yüzyıl Kürt şairlerini bilecek kadar geleneksel bir aile yapısı içinde yaşıyor. Paris´te Sartre ve Simone de Beauvoir ile birlikte ?Fransız Kürt Derneği?ni kuruyor? Derneğin kurucuları arasında Maxime Rodinson gibi bir Ortadoğu sosyoloğu da yer alıyor. Nezan tam Fransızların istediği gibi? Öyle ki Türkiye Cumhuriyet Tarihi´ni de batı kültür çevrelerine o anlatıyor. Atatürk için ?Bir üçüncü dünya despotu? demişliği de vardır. 1983 yılında Paris Kürt Enstitüsü´nü kuruyor. Fransa´nın sömürgecilik sonrası doğu ile ilişkilerini kendi lehlerine kurdurduğu insan prototipinin Kürt versiyonudur. Nezan aynı zamanda Mitterand´ın eşi François Mitterand´ın da yakın dostudur. 1992 ?de yaptığı Türkiye seyahatini de o örgütler. Kendal Nezan ile yapılan bir röportajdaki kısa bir bölümle bugünkü Avrupa´da Kürt ve Türk kelimesiyle ortaya çıkan algının oluşum süreçlerine bir ayna tutmak istiyorum. Türkiye ve burada yaşayan Kürtlere ilişkin realiteden kopuk algıyı pazarlayanlar bunlardır.
?Paris Kürt Enstitüsü bursları sayesinde şimdiye değin 450´yi aşkın Kürt genci Fransa´da ve bazı diğer Avrupa ülkelerinde çeşitli alanlarda lisans, master, doktora eğitimini tamamladılar, doktor, mühendis, avukat, tarihçi, sosyolog vs. oldular. 30 yıl önce tüm Avrupa´da Fransızca bir makale yazabilecek ancak 4-5 aydınımız var iken şimdi Fransa´da yirmi civarında profesör ve doçentimiz, bir o kadar avukatımız, onlarca doktorumuz, sanatçımız vs var ki, bunlar bu ülkenin sosyal, kültürel ve entelektüel hayatında azımsanmayacak bir rol oynuyorlar. Kürt aydınları Türk, Fars hatta Ermeni ve Rumlardan daha çok Fransız medyasında çıkıyor. Saygın gazetelerde görüşlerini yazıyorlar.? Bu ekip aynı zamanda Fransa, ABD ve SSCB´de ?lobi?lerin olu?masında da etkili?