“Ne biliyorsun hocam, tanıyor musun?” diye karşılık verdi birlikte çay içtiğimiz dostum.
Sabah minibüse binmekte olan bir bayana bakarak konuşuyorduk bunları.
Kitabevinin önünde minibüs durakları vardı, işe gitmek için koşuşturanlar ister istemez dikkatimi çekerdi.
“Hayır, tanımıyorum, hem sadece bu bayan için söylemiyorum, aynı durumda olan birçoğu için söylüyorum” dedim, tespit ve düşüncelerimi aktardım dostuma; “Bu bayanlar genellikle o bölgede bürolarda sekreter olarak çalışıyorlar. Dikkat ederseniz en güzel elbiselerini giyinmişler, evden çıkmadan önce defalarca aynanın karşısına geçmişler. Çalıştıkları yerde sadece görünümleriyle değil, kelimeleriyle, tavırlarıyla da en iyisini ortaya koymaya çalışacaklar. Elbette bu yadırganacak bir durum değil.
“Fakat bir de birlikte çalıştığı erkeği, patronu düşünelim, o erkeğin sabah evde bırakıp geldiği eşiyle bürodaki bu bayanı bir kıyaslayalım; Evde bırakıp çıktığı eşi belki yatağından bile kalkmamış, saçı başı dağınık hiçbir cazibesi yoktur.
Belki birlikte kahvaltı bile yapmamışlardır.
Siz buna bir de evdeki bu hanımın “akşam şunu getir, bunu getir” şeklindeki siparişlerini ekleyin, daha önce yerine getirilmeyen siparişlerin sızlanmasını, çekilen fırçasını ekleyin.
Ve şimdi evdeki bu hanımı büroda çalışan bu bayanla bir kıyaslayın.
Ve bu erkeğin bu bayanla sekiz saate yakın aynı yerde mesai yapacağını göz önüne getirin
Bu erkek bitmiş, tükenmiş bir şekilde vaktinin ancak yorgun argın kısmını evine ve eşine ayırabilecek.
Şunu baştan söyleyeyim; ne bayanı, ne de erkeği ahlaksızlıkla, sapkınlıkla itham etmiyorum. Hatta ikisinin de çok düzgün insanlar olduğunu farz edelim.
Buna rağmen ısrar ediyorum, bu yuva yıkılır.
İşin daha acı olan bir tarafı daha var. Büroda çalışan bu bayanın bekâr olduğunu var sayarak söylüyoruz.
Ya bir de o bayan da evliyse. Bütün gündüzünü başka bir erkeğin bürosunda geçirecek, akşam evine vardığında ne durumda olduğunu artık siz tahmin edin.
Bunları niçin dile getiriyorum? Yıkılmakta olan yuvalarla ilgili sayısız telefon alıyorum ve hep bunları dinliyorum. “Aman hocam, yuvamız yıkılıyor, bir şeyler yap” diye çırpınan bayanlar eşlerinin kendilerini genellikle bu şekilde birlikte çalıştığı bayanlarla aldattığını veya açıkça terk ettiğini, boşandığını söylüyorlar.
O kadar olmasa da erkeklerden de aynı şikayeti dinliyorum; “eşim maalesef birlikte çalıştığı birinden dolayı yuvasını yıkıyor”
Benden söylemesi!