Devir değişti?
Değişimi, yeni dönemi anlamayan, toplumun beklentilerini fark edemeyen siyasetçiler kaybedecek.
Bu işin iktidarı, muhalefeti yok.
Yönetmek istiyorsanız, neyi nasıl yaptığınızı en ince ayrıntısına kadar şeffaf bir şekilde halka anlatacaksınız.
Bir işin maliyetini, o iş için oluşturduğunuz kaynağın kaynağını ve nihayetinde getirisini tek tek göstereceksiniz.
Hatta?
Kazandığınız belediyelerde kimlerle çalıştığınızı, hangi gerekçelerle falanca kişiyi değil de, falanca kişiyi bir kurumun başına getirdiğinizi izah edeceksiniz.
Eş, dost, akraba olayını tamamen bitireceksiniz.
?Güvenebileceğim kimse yoktu? deyip belediye şirketine oğlunuzu atamayacaksınız.
Yeni dönemin şifresi şeffaflık?
Gizli kapaklı iş yapan kaybedecek, bu kadar basit.
Ekonomide sıkıntı varsa, kemer sıkılması gerekiyorsa, bu sıkıntıdan sizin de etkilendiğinizi halk görecek.
Etrafı dinliyorum?
Duyduklarımı, gördüklerimi anlatıyorum, özellikle gençlere kulak veriyorum.
O kadar basit, o kadar net sorular soruyorlar ki?
Mesela varlıklı bir insanın siyasetle ilgilenmesini, milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi makamların onlara ne kazandırdığını sorguluyorlar.
Mimar Sinan Üniversitesi´nde mimarlık okuyan bir genç arkadaşlarıyla tartışıyor.
Çocuk diyor ki?
Beş yılda toplamda 1,5 milyon maaş alacak bir siyasetçi 3 milyonluk tanıtım kampanyası yapıyor, bunu neden yapıyor?
Yeni dönem siyasetçileri bu çocuğa cevap vermek zorundadır.
Yeni dönemi anlamak, yeni kuşağın pek de kül yutmadığını kavramaktır.
Hastanenin birine başhekim yardımcısı olarak atanan dostumuza doktor arkadaşları maaşında değişiklik olup olmadığını soruyor.
Valla büyük bir fark yok, neredeyse aynı, cevabını veriyor.
Bir süre sonra hastaneye malzeme satmaya gelen firma yetkilileriyle görüşmeler başlayınca?
Her parti malda hastaneye(!) %20 bağış teklifi yapılınca?
İnsanların bu makamlara gelebilmek için birbirlerini neden ezdiğini daha iyi anlıyor.
Hikaye anlatmıyorum, son bir haftada dinlediklerim bunlar.
Edebiyat mezunu bir kızcağız mail atmış, 85 puan aldım atanamadım, evde oturdum bekliyorum, diyor.
Bir başkası özel okulda öğretmenlik yaptığını, neredeyse asgari ücretle çalıştığını ve üç aydır maaş alamadığını yazıyor.
Sabredin, çalışın, ülkenize küsmeyin, umudunuzu kaybetmeyin, hep beraber zorlukların üstesinden geleceğiz, diyebiliyorum ancak?
İnsanlar sıkıntı çekerken?
İşsiz dolaşırken?
Yanı başındaki komşunun çocuğu bilmem hangi belediye başkanının, bilmem hangi siyasetçinin yakını diye iş bulabiliyorsa bu çocukları hiçbir şeye inandıramayız.
Devletin kasasından, milletin kesesinden hiç kimse iki üç maaş birden alamaz.
Bunu genç insanlara izah edemeyiz.
Toplum dayanışma içinde olursa, birbirine güven duyarsa toplumdur.
İş de, aş da adaletle dağıtılacak, yoksa düzen bozulur, bozuk düzen sel gibi herkesi önüne katar, darmadağın eder.
Nasıl ki memur alımında KPSS var?
Nasıl ki hakim savcı alımında hakimlik savcılık sınavı var?
Nasıl ki uzman doktorluk için TUS var?
O zaman belediye şirketlerine personel alırken de merkezi sınav yapılsın, bu dedikodular bitsin.
Sabahtan akşama kadar torpil savaşlarında son durum haberleri okumak zorunda değiliz.
İnsanların akıllarıyla dalga geçmeyin, adam gibi işinizi yapacaksanız yapın, yoksa istifa edin kenara geçin.
Sizin?
Sahiden oğullarınızdan, akrabalarınızdan, dostlarınızdan başka güvenebileceğiniz kimseniz yok mu?
Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?
Daha dün seçildiğiniz makamları böyle mi koruyacağınıza inanıyorsunuz?
Eğer öyleyse?
Gecikmeden, geciktirmeden hemen tedaviye başlamalısınız.
Hemen hemen?