CHP lideri Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde İdlib’den gelecek bir milyon kişinin terörist olduğunu söyledi. Eğer bir insanda vicdan ve akıl varsa böyle bir sözü sarfetmesi imkânsızdır. Çünkü vicdan olsa Esed’in, Rusların ve terörist Şebbihaların kurbanı olmamak için kaçan bebeklere, kadınlara, yaşlılara ve sıradan insanlara terörist demezdi. Bir milyon insanın arasına terörist karışamaz mı? Elbette sivillerin içinde kendisini kaybettirmek isteyenler olacaktır ama sevgili dostu, mezhep kardeşi, erenlerden Esad’a sorsa o bile bu rakama şaşardı.
Çünkü rejimin kayıtlarına göre beş onbin militan var. Hadi ellibin veya yüzbin olsun. Peki, bir milyon neyin nesi? Bir milyon rakamını sağlamanın tek yolu çocuklara da terörist yaftasını yapıştırmaktır ki Kılıçdardoğlu bunu vicdanı sızlamadan yapıyor. Sebebini biliyoruz; onlar Sünni ve Alevi kökenli Esad rejiminin boyunduruğunun altında yaşamak istemiyorlar. Kılıçdaroğlu’nun kızdığı şey de bu. Onlar kim ki Esad’ı kabul etmiyorlar? Kabul etmiyorlarsa teröristtirler.
Bir hususa daha dikkat etmeli. İdlib’deki halka terörist diyenler sadece Esad rejimi ve Esadçılardır. Eğer ki birisi İdlib sakinlerine terörist diyorsa bilin ki Esad’ın 400 bin kişiyi öldürmesinden de pek bir haz duymuştur. Ayrıca Esad’a tek laf etmez. Nitekim kundaktaki bebeğe terörist diyen Kılıçdardoğlu ve etrafındakiler Esad zulmüne hiç seslerini çıkarmadılar. Amerika’sından Avrupa’sına tüm dünya (her ne kadar müdahale etmeseler de) Esad’ın ne kadar zalim bir diktatör olduğunu bilir ve masum çocuklara terörist demeye utanır. Utanmak vicdanla ilgili bir duygudur. Merhameti olmayan utanmaz.
Ama bizim sözde muhalefette ne merhamet ne de utanma var. Bir akıl varsa da şer için kullanırlar. Yoksa kaçan mazlumlara hakaret edeceklerine kaçmalarına sebep olan Esad’a vurma diyebilirdi. Kaçanların sınıra yönelmeleri Esad’ın saldırıları yüzünden değil mi? Herhalde istiyorlar ki o bir milyon kaçmasın ve katledilsin. Hem Kılıçdaroğlu değil mi ki askerimizi katleden YPG’ye terörist değildir diyen?
Bu zihniyetten yılandan korkulduğu gibi korkulmalı. O Kılıçdaroğlu ki ana muhalefet lideri ve bir gün bu ülkeyi yönetebilme potansiyeline sahip. Hatta o potansiyeli gerçeğe çevirmek için muhtemel bir darbe için dua bile eder. Yeter ki iktidara gelsin de nasıl gelirse gelsin.
Eğer bir gün iktidara gelirse mezhepçiliğin alasını yapacağına mezkûr sözleri delalet eder. CHP içine çöreklenmiş mezhepçi bir zihniyet (gerçi mezhepçi olmayanlar da çok masum değil) öyle bir kin içinde ki iktidara geldiğinde Yavuz Sultan Selim’in intikamını bile alır. Eğer abartıdır diyorsanız o zaman dönün İdlib’e veya Halep’e bakın.
21. yüzyılda yaşıyoruz diyorsanız Suriye’de öldürülen 400 bin insanın aynı yüzyılda öldürüldüğünü hatırlayın. Daha önceki bir yazımda da dedim. Zaman ilerledikçe insanlık sadece maddeten ilerliyor. Eskiden 3 günde gidilen yollar şimdi 3 saatten az bir sürede gidilebiliyor. Geçmişte Amerika’ya bir posta göndermek isteseydiniz gönderemezdiniz. Kastım aradaki deniz değil. İmkânlar kısıtlı olduğu için Amerika henüz keşfedilmemişti bile. Şimdilerde ise mesajınızı sesli, görüntülü ve anlık olarak iletebiliyorsunuz.
Ama maneviyat öyle bir şey değil. Zaman geçtikçe insanlar daha ahlaklı olmuyor veyahut merhametleri artmıyor. Daha adil de olmuyorlar. Hatta maddi gelişmişlik insanları birer maddeye dönüştürebiliyor. Eğer keramet zamanın değişmesindeyse neden zaman geçtikçe daha çok insan öldürülüyor?. Demem o ki en adil, en merhametli, en huzurlu, kurdun kuzuya karışmadığı günler geride kaldı. Muhtemelen bir daha da gelmeyecekler.
Onun için çocuklara terörist diyen zihniyetten korkun. Vicdansızlığı vicdanınız kabul etmesin. Ayrıca bugün bebeklere terörist diyenlerin yarın ellerine imkan geçince neler yapabileceğini anlamaya çalışalım. Uzakta beliren kara bulut üzerinize geldiğinde yağmur yağmayacağına inanıyorsanız şemsiyesiz çıkabilirsiniz. Ama unutulmasın ki yağmur buluttan dökülür.