Bazı tepkiler üzerine

Hakan Albayrak, geçen Perşembe günü Karar.com'da yayımlanan “Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe…” başlıklı yazıma yönelik olarak zıt görüşlü okuyucu tarafından yapılan olumsuz eleştiriler üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.

Bazı tepkiler üzerine

Geçen Perşembe günü bu köşede yayımlanan “Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe…” başlıklı yazıma çokça menfi tepki geldi. 

Türklükle sorunum olduğunu ileri sürenlere, vaktiyle Star gazetesinde yayımlanan “Türkler” başlıklı yazımı okumalarını tavsiye ederim ( https://www.star.com.tr/yazar/turkler-yazi-801521/ ). “İslam’ın bayraktarı olarak Türkler” mirasıyla sorunları varsa o yazıyı okuyunca bana daha çok kızacaklardır ya, neyse… 

Mustafa Kemal Paşa’nın İstiklâl Harbi’ndeki hizmetlerini hatırlatarak ‘Bunu nasıl takdir etmezsin?’ diye kızanlara ise diyeceğim şudur: Milli Mücadele bir kadro hareketiydi ve o kadroda yer alan herkesin -Mustafa Kemal Paşa’nın, Karabekir Paşa’nın, Fevzi Paşa’nın vs, vs, vs- istiklâl yolundaki hizmetleri başım gözüm üstüne. Bununla beraber, istiklâl kahramanlığının hiç kimseyi eleştiriden münezzeh kılmadığını ve kişi kültünü hiçbir şeyin mazur gösteremeyeceğini de söylemeliyim. Şunu da söylemeliyim: Tarihimizde kısa bir parantezi ifade eden / etmesi gereken 1918-1922 işgallerini ve o işgallerden kurtuluşu hikâyemizin merkezine yerleştirmeyi, görkemli tarihsel yürüyüşümüzdeki bir tökezlemeyi ve o tökezlemenin hemen ardından toparlanmayı bütün müktesebatımızı gölgeleyecek bir şekilde ele almayı sağlıklı bulmuyorum. Asırlarca istiklale hasret kalmış Lehler yahut İrlandalılar için istiklâl, ulaşılabilecek en uç nokta olabilir. Bizim için ise istiklâl, bir ara kaybettiğimiz ve çabucak geri kazandığımız bir şeydir ve bu sürecin sonrasında esas davamız istiklâlimize bereket-i ilahiyi celbedecek bir hal almak ve Nizam-ı Alem’e hizmet edecek duruma gelmek, istiklâlimizin her bakımdan hayrını görmek ve elimizin uzanabildiği bütün mazlum halklara da göstermek olmalıydı / olmalıdır. 

“Cumhuriyetin ilanı kötü mü oldu?” minvalindeki sorulara gelince: Bu memlekette cumhuriyet tarihi boyunca monarşist bir hareket olmamıştır ve ben de monarşist değilim, cumhuriyetçiyim. Kınadığım şey ‘cumhursuz cumhuriyet’ anlayışı. Kemalizm’e yönelik eleştirilerimi söz konusu yazıda zaten özetlediğim için bu konuyu uzatmak istemem. 

***

Sosyal medyadaki hakaret furyasına da kısaca değineyim: 

Biri “arap bokunda boncuk ara”mamı salık vermiş, beriki “Hakan Albayrak gibi Arap aşığı soysuzlar”dan dem vurmuş, öteki “Arap lalesi” demiş… Düpedüz Arap düşmanlığı. Türkiye nüfusunun hatırı sayılır bir kısmının aslen Arap olduğunu bile umursatmayacak derecede cüretkâr bir ırkçılık. 

“Atatürk’ün ülkesinde yaşayacaksın Atatürk’e karşı geleceksin, helal olsun senin gibi sütü bozuğa” yahut “Al bacaklarını ensene bak Yunanistan ha Egenin karşısında” diyen de var tabii. ‘Atatürkçü değilsen bu ülkede yaşayamazsın’ tavrı. Düpedüz faşizanlık. Bildiğimiz tek tipçilik. 

O yazıdaki meramımın iyice anlaşılmasına bu gibi tepkileriyle yardımcı olan okurlara çok teşekkür ederim.