Batı’da Dergilerin Serüveni*

Gazeteci yazar İslam Özkan'ın Özgün İrade Dergisi 2020 Ocak Sayısında yayımlanan yazısı...

Batı’da Dergilerin Serüveni*

İngilizcede süreli yayınlara atıfta bulunmak için kullanılan ve dergi anlamına gelen “magazine” sözcüğü- Arapça “depo, mahzen” anlamı taşıyan mekhazin  (مخازن)kelimesinden türemiş olup farklı içeriklerin karışımını ifade eden bir anlam ihtiva etmektedir. (Johnson ve Prijatel 1999, 4) Bu sözcüğü süreli bir yayın için ilk kullanan, 1731'de The Gentleman's Magazine’dir. Londralı yazar Edward Cave tarafından yayınlanan makale, "kraliyet sarayı ve kentte dolaşan dedikodular"ın yanı sıra (Scott 2010) İngiltere’de o dönemde yayınlanmış kitaplardan seçilen çeşitli makale, hikâye, şiir ve siyasi yorumları içeriyordu. 

The Gentleman's Magazine’in başarısı, ardı sıra birçok taklitçinin ortaya çıkmasına yol açtı. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk çıkan General Magazine ve Historical Chronicle adlı iki derginin dağıtımı Amerika'daki tüm İngiliz Plantasyonlarına yapılıyordu. American Magazine ve Monthly View of the Political State of the British Colonies adlı iki dergi ise 1741 yılında sırasıyla Benjamin Franklin ve Andrew Bradford tarafından yayınlandı. (Tebbel ve Zuckerman 1991, 3) ilk çıkan bu dergiler; şiir, müzik, biyografi, tarih, fizik, coğrafya, ahlak, eleştiri, felsefe, matematik, ziraat, mimarlık, kimya, roman, masal, öykü, çeviri, haber, evlilik ve ölüm ilanlarını içeren aylık bilgi ve akılcı eğlence müzesi, meteorolojik gözlemler, vs. gibi konuları içeriyordu.

18. yüzyılda haberler gecikmeli bir şekilde okuyuculara aktarılıyordu. Ancak oldukça nadir ortaya çıkan ve son gelişmeleri aktarmaya çalışan bazı yerel girişimler oldu. Bunlardan biri, hiciv yazılarının yer aldığı The Bee (Arı [1795]) ve Political Censor (Siyasi Sansür [1796]) adlı iki dergiydi. Dergilerin yeni çıktığı bu dönemde birçok yayının ömrü oldukça kısa oldu. Bütün yayınların sadece dörtte biri 3-4 yıl sürüyordu. (Mott 1938, 21)

Amerikalı editörlerin umutlu olmalarını sağlayacak tek şey Gentleman (1731) ve London Magazine (1732) İngilizce dergilerin başarısıydı. 1828'de The Spectator dergisi çıkmaya başladığında “İngilizce’de sürekliliği olan en eski dergi” unvanını almaya hak kazandı. 1843 yılında, The Economist James Wilson tarafından yayınlanmaya başladı. Derginin hedefi, topluma "gerçek olaylara uygulanan rasyonel analiz aracı yoluyla serbest ticaret, kişisel sorumluluk” kazandırmaktı. (Edwards 1993, XI)

Tamamen haber ve analize dayalı yazılar yayınlayan ilk haber dergilerinden The Economist’in haber yayıncılığına özgü benzersiz karakteri ve farklı yaklaşımı, medya araştırmacılarının çoğunun bu unvanı 1923 yılında yayın hayatına başlayan Time dergisine vermesini engelledi.

1800'den itibaren dergilerde haberlerin varlığı artmıştı. Tebbel ve Zuckerman, ABD’deki 19. yy.’ın ikinci yarısındaki değişiklikleri şöyle açıklar: “Editöryal içerik açısından, dergilerin yüzyılın sonlarına doğru büyük bir değişim göstermesi, kamuoyunun siyasete, ekonomiye ve sosyal sorulara olan ilgisinin bir yansımasıydı. Bu durum, sadece 10 centlik skandal haberler yapan süreli yayınları etkilemedi aynı zamanda diğer bütün dergilerin odak noktasını da değiştirdi. Kaliteli süreli yayınlar, bir zamanlar seyahat, tarihi eserler, edebiyat ya da sanat üzerine makalelerle çıkarken, şimdi gazete ile süreli yayınlar arasındaki ayrımı bir kez daha daralarak politik ve sosyal problemler hakkında giderek daha fazla yorum yazılmaya başlandı. (1991, 76)

Gazete ve dergiler arasındaki ayrım, 1920'lerde yeni bir süreli yayın çıkarmayı düşünmeye başladıklarında Yale Üniversitesi’nden arkadaş olan Henry Luce ve Briton Hadden adlı iki kafadarın aklında bile açık değildi. İlk önce, gazete basımı yapacak matbaa satın almak için yeterli paraya sahip olmadıklarını anladılar. Bu, yeni “haber dergisi” olarak adlandırılan melez bir türün oluşmasına yol açtı (Wilner 2006, 62). Luce ve Hadden’in çıkardığı derginin arkasındaki ana fikir, düşük maliyetli, bölgesel gazeteler tarafından üretilen tüm materyalleri düzenleyen ve “haberi kapsamlı, objektif ve eğlenceli bir şekilde özetleyen ve açıklayan haftalık bir rapor” yayınlamaktı. (Wilner 2006, 80)

Derginin 3 Mart 1923'te yayınlanan ilk sayısı 26 sayfadan ibaretti ve 12 bin tiraja sahipti. Aralık ayında 100 bin tiraja ulaştı. II. Dünya Savaşı sırasında derginin tirajı bir milyonu geçti. Dergi, 1930’lardan itibaren, Time Inc. adlı büyük bir haber ajansı kurma işine yatırım yaptı. Orijinal bilgileri içeren dergi, 1960 yılında dünya çapında 3 milyon satışa ulaştı. 1933 yılında Newsweek, bu devasa kitleye haber satmak isteyen Time’ın eski dış haberler editörü Thomas J.C. tarafından kuruldu.

Daha iyi baskı ve dağıtım sistemleri, satın alma gücü ve okuryazarlık seviyelerinin yükselmesi gibi çeşitli endüstriyel, ekonomik ve kültürel faktörlerin yanı sıra 20. yy.’daki bu haber dergilerinin başarısı, ABD ölçeğinde bütün eyaletler sathında satılan ulusal bir gazetenin bulunmamasından kaynaklanıyordu.

Wilner’e göre, insanlar o dönemde haber dergilerini kendini geliştirmenin bir yolu olarak algılamaya başlamıştı. Dünya hakkındaki bilgilerini geliştirmek ve en önemlisi zaman kazanmaktaydılar. Doğrudan bir meydan okuma şeklinde olmasa da dergilerin gazetelerle rekabeti, Time ve diğer dergiler hem haber verme hem de eğlendirme noktasında daha iyi alternatif sunmaya çalışırken başlamıştır. (Wilner 2006, 80).

Habere daha yakın ve edebiyattan daha uzak birçok haber dergisi, tüm çabalarını ciddiyet ve eğlence arasında zorlu ve hassas bir denge kurmaya zorlarken, gazeteler okurlarıyla da rekabet girmek için kendilerini hazırladılar. Örneğin Joseph Pulitzer ve New York World gibi gazeteler, 1880 gibi erken bir tarihte, dergilere meydan okuyarak pazar günü yayınlanan sayılarını daha çok sayıda resim ve daha fazla analitik makalelerle geliştirmeye çalıştı.

Şiddetli rekabet, 20. yüzyıl boyunca hem gazeteleri hem de dergileri dönüştürmeye devam etti. 1960'larda, Sunday Times, Sunday Telegraph ve Observer gibi bazı İngiliz Pazar gazeteleri, her sayılarında reklamcılar için oldukça cazip dergi ekleri vermeye başladıklarında gazetelerle dergiler arasında bir anlaşmazlık meydana geldi.

Basın-yayın organlarında haber odaklı gazeteciliğin radyo ve daha sonra TV’de yaygınlaşmaya başlaması, aynı zamanda gazetecilerin ve gazetelerin evriminde de önemli bir unsurdu. Bu durum, gazetecileri daha analitik bir yayın yapmaya itti. Bu nedenle, 19. yüzyılın sonlarından itibaren farklılığı anlamanın giderek zorlaştığı sonucuna varmak mümkündür. Bir anlamda internet, yüz yıl önce başlayan benzerlik eğilimini daha da derinleştirdi.

Bu şiddetli rekabet bağlamında, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gazetelerin sayısı azalmaya başladı: Editör ve Yayıncı Yıllığı'na göre, 1990'da günlük bin 611, 2008'de ise bin 408 gazete vardı. 1990 yılında, Dergiler Ulusal Direktörlüğü, Amerika Birleşik Devletleri'nde 14.049 yayının kayıtlı olduğunu açıkladı ve 2008 yılına kadar bu sayı 20.590 yayına yükseldi. Bu sayılara rağmen, dergilerin kriz sürecinden yara almadan kurtulduğunu söylemek mümkün değil. ABC’nin verdiği bilgiye göre 2008’deki aynı döneme göre, 2009 yılı Temmuz-Aralık ayları arasındaki altı aylık sürede haber dergisi satışları % 9.1 azalmıştır. Yayıncılar Enformasyon Bürosu tarafından bildirildiğine göre bu süre zarfında reklamlar da % 17.5 düşüş yaşandı. 2009 yılında Newsweek'in reklam sayfaları % 25, Time dergisinin ise % 17 oranında azalmıştı.

Ancak bu zorlu süreç, özellikle The Economist ve The Week olmak üzere bazı dergilere pek dokunmamış görünüyor. Her iki İngiliz haber dergisinin tarihsel olarak Amerikan emsallerine göre daha küçük dolaşım rakamlarına sahip olduğu ve bunun mevcut sonuçlar üzerinde bir etkisi olabileceği göz önüne alındığında, iki yayının dolaşımda bir büyüme yaşaması yine de önemlidir. 2009 yılında, The Economist‘in günlük görüntülenme sayısı dünya çapında 1.390.780 kopyaya ulaştı; bu, bir yıl içinde % 6,4 oranında bir artış anlamına geliyor. The Week ise 2009'da İngiltere'de tirajını % 9,8 artırarak 149.690 tiraja çıktı.

Bu rakamlar, haber dergilerinin haber sağlama noktasında göreli olarak yavaş olduğu şeklinde basitleştirilen yorumlara meydan okumakta. Piyasa tarafından verilen karmaşık mesajlar, yayıncılara bir taraftan umut verirken bir taraftan da şüphe uyandırmakta ve genelleme yerine bireyselleşmeye yatkın bir gazetecilik türünün karmaşıklığını yansıtmaktadır. Tam da bu, haber dergilerini gazetelerden ayırabilen tekilliğe doğru olan eğilimdir. Belirli bir içerik türünü belirli bir karışım ile dünyaya sunmak için orijinal bir formüle ulaşma çabası, dergi türünün en temel özelliği olabilir.

Bir yandan bu benzersizlik, haber dergilerinin kamuoyu tartışmasının ana unsuru değil ilave bir unsur olduğu öte yandan da haber dergilerinin göz ardı edilmesinin oldukça rekabetçi bir medya ortamındaki varlıklarının sıkıntıya gireceği anlamına gelir.

Dergilerin yaşadığı kriz, gazetelerin yaşadığı kriz kadar derin değilse de bunun nedeni diğer nedenlerin yanı sıra, türün içindeki çeşitlilikten kaynaklanmaktadır. Doğanın evrimsel sürecinde meydana gelenlere benzer şekilde çeşitlilik, bireylere değil türlere daha fazla hayatta kalma şansı verir.

*Bu makale Oxford Üniversitesi’ne bağlı Reuters Araştırma Enstitüsü’nün desteklediği The Role of News Magazines in the 21st Century adlı araştırmanın ilk bölümünden İslam Özkan tarafından tercüme edilmiştir. 

KAYNAKLAR

Johnson, Sammye and Prijatel, Patricia. The Magazine From Cover to Cover: Inside a dynamic industry (NTC Pub. Group, 1999).

Scott, Byron. “News Magazine, History of.” The International Encyclopedia of

Communication. Donsbach, Wolfgang (ed.). Blackwell Publishing, 2008. Blackwell

Reference Online. 26 January 2010.

Tebbel, John and Zuckerman, Mary Ellen. The Magazine in America 1741-1990

(Oxford University Press, 1991).

Mott, Frank Luther. A History of American Magazines (Harvard University Press, 1938-68).

Edwards, Ruth Dudley. The Pursuit of Reason: The Economist 1843-1993 (Hamish

Hamilton, 1993).

Wilner, Isaiah. The Man Time Forgot : A Tale of Genius, Betrayal, and the Creation of

Time Magazine (Harper Collins Publishers, 2006)

Kaynak: Özgün İrade Dergisi