Batı cephesinde değişen bir şey yok

İlahiyatçı yazar Mahmut Toptaş yazdı;

Batı cephesinde değişen bir şey yok

Trump gidince ne olacak, Biden gelince ne olacak diye gazete okumaya, dünyadan yapılan tercemeleri takip etmeye gerek yok.

Zaman kaybı olur.

Müslüman öldürmek, Kudüs’ü Müslümanlardan korumak,  Haçlı Seferleri’nin öncü birliği olmak için kurulan, sonunda Papa’nın gölgesinde Avrupa’nın en büyük bankacılığına sahip olan, Tapınak Şövalyeleri’nin (1119-1305) lideri öldüğünde yerine kim gelirse gelsin, Müslüman öldürmeye, Kudüs’ü korumaya, Avrupalı devletleri soymaya devam ettiği gibi, aynı kültürden yetişen baba ve oğul Bush’lar, Clinton, Obama, Tump ne yaptıysa, Biden de onu yapacaktır.

Değişimi onlarda aramak yerine kendimizde aramamız gerekir.

Kur’an-ı Kerim, Yahudilerin, Hıristiyanların ve putperestlerin kendilerine özgü karakterlerinden bahseder.

O yakıcı, yıkıcı, öldürücü, süründürücü karakter, çok büyük bir değişimle ancak düzelebilir.

Onların hükmettiği dünyada, hemen hemen bütün devletlerde zina suç olmaktan çıkarıldı.

Uyuşturucu ticaretinden sonra en büyük paranın fuhuştan kazanıldığını ve bunun ticaretini yapmanın suç olduğunu kabul ettiler.

Ama dünya devletlerinin en üst noktasına gelenlerin bu taciz ve tecavüzleri devam etti.

Ülkelere tecavüzleri kanunlarla yaptıklarından kimse onları suçlayamaz oldu.

Kadınlara olan tecavüzleri ise şikâyet olursa ceza tarafına gittiler.

ABD Başkanı Clinton, tecavüz davalarını yeni nesil bilmese de milyonlarca dolarla davaları kapattı ve Beyaz Saray’a çağırdığı kırk papazla da güya günahlarını sildirdi!

Kennedy’nin maceraları, baba Bush hakkındaki suçlamalar, paranın babası, IMF Başkanı Dominique Strauss Kahn’ın yargılanıp cezalandırılması ve işi parayla kapatması gibi.

27 Mayıs 1960’dan bu yana birçok başbakan gelip geçti ama biz burada ünlülerini yazalım, İnönü, Demirel, Ecevit, Özal, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu. Sağcısıyla, solcusuyla bunlardan hiçbirinin böyle taciz, tecavüz gibi bir davası olmadı.

Neye bağlarsınız siz bunu?

Bunların sağcı ve solcularından bazıları, İslam’a karşı olduklarını davranışlarıyla gösterenleri de, Osmanlı’dan kalma dede, ebe, anne anne, görmeleri, camiye girmeseler de sanat eseri olarak gelen yapancı siyasilerin kendinden geçerek camileri seyretmelerinden etkilenmeleri, yol boyunca göğsüne gül kondurulmuş mermerlerden halka su içiren çeşmeleri görmeleri ve bu çağda kapitalistlerin pet şişelerden para kazanması için çeşmelerin ağzına demir kazık çakılması gibi rezilliklerini gördüklerinden, havada oluşan, “Biz Müslüman’ız” rüzgârının esintisiyle biraz temiz kalabilmişlerdir.

Televizyonda Adalet Bakanı olarak, Mahmut Oltan Sungurlu beyefendi, konuşuyordu, “Boşanmalarda Avrupa ülkelerinin en gerisindeyiz” dediğinde, programı idare eden zat, “Bunu neye bağlıyorsunuz?” diye sorduğunda, “Halkımızın Müslüman oluşuna” diye cevap vermişti.

Birçok şeyde geri olduğumuz gibi boşanmalarda da geri olmamızdan rahatsız olanlar, boşanmaları gerektirecek her şeyi kanunlaştırmaya başlayıverdiler.

Ama halkımızın mayası sağlam.

Filistin’e, dünyanın her tarafından göç eden Yahudiler arasında en kötüleri, Amerika’dan göç eden Yahudilermiş.

En beyefendileri de Türkiye’den Filistin’e göç eden Yahudilermiş.

Siz bunu neye bağlarsınız?

Not: Bu çağın, bence en kahraman yiğitlerinden olan, Hacı Ali Kap (1941-09.12.2020) Konya’da vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin.