Tarih: 12.11.2020 16:21

Başka Bir Yer

Facebook Twitter Linked-in

Eğitimci yazar Ahmet Örs yazdı;

Herhangi bir bakanın ya da siyasetçinin diyelim, istifa etmesi ya da görevinden el çektirilmesi mevcut siyasal işleyiş içerisinde paradigmatik değişim ve dönüşümler olmaksızın elbette çok bir şey ifade etmez.

24 Ocak kararlarını sıkı bir şekilde uygulayan 12 Eylül rejiminin güçlü bir şekilde vâr ettiği neoliberal faşizm düzeni câri iken birtakım kişilerin iniş ve çıkış performanslarının sergilendiği siyaset sahnesi ancak seyirlik bir hükme sahiptir.

İzmir İktisat Kongresinden bugüne uzanan ve adım adım inşa edilip dâhil olunan küreselleşmenin parçası biçiminde işleyen süreçlerin birbirine eklemlenmiş aşamaları, bu seyirliğin dönemsel perdeleri kabul edilmelidir. (Bu meyanda, devrimci değil de ancak reformist bir zaviyeden değerlendirilebilecek 28 Şubat müdahalesinin gerekçesi olan D-8 yarılmasını mukayeseli olarak okumakta fayda olduğunu bir kenara not edelim.)

Piyasalaşmanın azgın iştahına pervasız ve fütursuzca yem edilmiş memleketin hâli ortadadır. Bütün dünyada, bize “neoliberal faşizm” tamlamasını kurduran saldırgan sermayenin devletlerle girişik işleyen mekanizmaları, ekonomisi ve hürriyeti teslim alınmış halkları ve coğrafyaları elbette daha bir dümdüz etmektedir.

Havuç ve sopa politikalarının dönemsel aldatıcılığının üstüne çıkıp bakıldığında toplamdaki mekanizma pek rahat bir şekilde görülebilecektir. Türkiye’deki AKP iktidarının uzun yolculuğunun farklı dönemleri bunun açık örneğidir ve ANAP, DYP-SHP, ANASOL-D gibi parçalardan oluşan dönemin panoramik bir fotoğrafıdır. Dolayısıyla pek fazla bir heyecan ifade etmeyen iniş ve çıkışların iğvasına kapılmamalıdır.

Sermayenin tekdüze işleyen ve ilerleyen bir yol haritası yoktur. Politik yerel aktörlerle ufak pazarlıkların olması yaşamın içinde anlaşılabilir bir durumdur. Buradan, ulus devletlerin bitip bitmediğine sürüklenen tartışmaların ancak heyecan ihtiyacını karşılar nitelikte olduğunu belirtmiş olalım.

Havuç ve sopa politikasının bugün somutlaşmış en belirgin örneğini görmek için delik deşik edilen bir bütün hâlinde memleket coğrafyasına bakmak yeterlidir. Altın arayıcılarının, maden çıkarıcılarının havayı, ağacı, suyu, börtü böceği hedef alan ve siyanürle imgeleşen zehir saçıcılığı hayatın kendisini topyekûn hedef tahtasına oturtmuştur. Büyük çoğunluğu üretimden kopartılmış ve geç kapitalizmin ağır koşullarında köleleştirilerek şehirlere tıkıştırılmış halkımızın son nefesi de kendisinden çalınmak isteniyor. Böyle bir tabloya ulaştık ve onu yıkıcı bir şekilde yaşıyoruz.

Sistem içinde vâr olan siyasal aktör ve figürlerin mevcut tablodan başkasını hayal edecek bir ufkunu görebilseydik, hani devrimci olmasa da reformcu nitelemelerinin havada uçuşmasını anlayabilirdik lâkin öyle bir şey yok! Düzenin karakterine, iktidarın da her kriz döneminde ısrarla altını çizdiği “serbest piyasaya bağlılık” imanına bağlı oyuncular birbirinden ne kadar “farklı” olabilir?

Küçük hesap siyasetlerini, temel siyasal pozisyonları ve ideolojik konumlanışları, küresel hegemonya ile bağımlı münasebetleri dert etmeyen cenahların siyasi krizlerdeki beyan sahasında heyecanlı pozisyon alışlarına ancak tebessüm edilebilir. Bakan istifalarının, gelen ve giden trafiğinin hız kazanışının ancak aktüel gazetecilik refleksleri düzeyinde karşılıkları olabilir, oysa temel ihtiyaç başka bir ufukla anlaşılıp orta yere konulmalıdır.

Yerel ve küresel düzeylerde temel paradigmatik çerçeveler halkla, elbette dünya halklarıyla “hakikate davet” mantığı ile buluşturulmalı ve “başka bir yer”den insanlara seslenilmelidir. O “başka bir yer”e ilişkin İslami tezleri savunanların halkın ve egemenlerin önüne çıkıp derli toplu bir izah yapma, bu izahı da az evvel söylediğimiz gibi “hakikate davet” kastıyla icra etme sorumluluğu vardır.

Heyecan verici aktüel hareketliliklere hakikate ilişkin çelişkileri ve o çelişkilerden çıkışı gösterebildiği ölçüde kıymet verilmelidir, aksi taktirde yazının başlarında işaret etmeye çalıştığımız asırlık inşâ oluş ve bu sürecin kaçınılmaz sonuçları görünürlük kazanamayacaktır.

Döngüyü kıracak ufuklar ancak başka bir yere çıkarak görülebilir.

Kaynak: Yeni Pencere




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —