Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünce "Yabancı Terörist Savaşçılar ve Sınır Güvenliği" bilgi notuna göre, Türkiye, Suriye iç savaşının başladığı 2011´den bu yana ´yabancı terörist savaşçılar´ konusunu gündeme getirerek, özellikle rejim yanlısı milislerin komşu ve yakın ülkelerden Suriye´ye giriş yaptığı konusunda uyarılar yaptı.
Bilgi notuna göre, ´yabancı terörist savaşçılar´ yalnızca IŞİD saflarına katılan militanlarla ilgili gündeme gelirken, İran ve Lübnan başta olmak üzere yabancı ülkelerden gelen rejim yanlısı ya da diğer örgütlere mensup binlerce yabancı terörist savaşçı gözardı ediliyor.
Bölgede şiddet olaylarının başlangıcından itibaren Türkiye-Suriye sınırında alınan güvenlik önlemleri, ´yabancı terörist savaşçılar´ başta olmak üzere çeşitli sorunlarla bağlantılı olarak gündeme geldi.
Suriye ve Irak ile toplam bin 300 kilometre uzunluğunda kara sınırına sahip olan Türkiye, 2011´den itibaren sivillere yönelik "açık kapı politikası"nı benimsedi. Türkiye, geçen ay itibariyle 1.8 milyon Suriyeliye ve 200 bin Iraklı sığınmacıya ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Türkiye, dünyanın en çok sığınmacı ağırlayan ülkesi.
TÜRKİYE´NİN UYARILARI DİKKATE ALINIYOR
Bölgedeki örgütlerin güçlenmesi ve yabancı terörist savaşçı sorunu, Ortadoğu´da yaşanan siyasi krizlerin doğurduğu birçok sorundan yalnızca bir tanesi olduğu vurgulanan notta, sorunların temelinde, Suriye rejiminin katliamlarının olduğu unutulmaması ve bunu ortaya çıkaran sebep varlığını sürdürdükçe, uluslararası toplumun bu sorunlarla boğuşmaya devam edeceğine işaret ediliyor.
Bilgi notunda, uluslararası bir sorun olan ´yabancı terörist savaşçı´ konusunun yine uluslararası çözümler gerektirdiğine vurgu yapılarak, bu kapsamında ilk BM kararları geçen yıl ağustos-eylül aylarında alınabildiği hatırlatıldı.
Türkiye´nin ise çok daha önce bu sorunun farkına vararak, uluslararası kamuoyuna bu konuda çağrılar yaptığı ve kendi tedbirlerini hayata geçirmeye başladığı anımsatıldı. Bu çerçevede, 2014 yılının hemen başında "Risk Analiz Merkezleri" faaliyete geçirildi.
´Yabancı terörist savaşçı´ akışı Türkiye´nin tek başına çözebileceği bir sorun olmadığı gibi sadece Türkiye´nin sorumluluğunda olan bir konu olmadığı da vurgulanarak, Türkiye´nin yabancı terörist savaşçılarla mücadelede alması gerekip de almadığı tek bir tedbirin dahi olmadığının altı çizildi.
Savaşçıların kendi ülkesinden ayrılmadan engellenmesi, Türkiye´ye geldikten sonra yakalanmasından çok daha kolay olduğu belirtilerek, "Kaynak ülkelerin çoğu bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmemekte, tüm sorumluluğu ülkemize yüklemeyi tercih etmektedir" denildi.
Koordinatörlüğün bilgi notunda, "Suriye´de faaliyet gösteren terör örgütlerine katılımının Türkiye tarafından engellenmesi, kaynak ülkelerin şüpheli vatandaşlarıyla ilgili istihbarat paylaşımında bulunmasına bağlıdır. Yılda ortalama 40 milyon turistin ziyaret ettiği Türkiye, dünyada en çok turist alan altıncı ülkedir. Ülkemize yasal yollardan giriş yapan yabancı ülke vatandaşlarının tamamının takip edilmesi teknik olarak mümkün olmadığı gibi kişisel özgürlüklere aykırıdır" ifadesine yer verildi.
Savaşçılar önemli kaynak teşkil eden Avrupa ülkelerinin öncelikle kendi sınırları içinde, havaalanı ve limanlarında gerekli güvenlik tedbirlerini almaları ve Türk yetkililerle isim ve veri paylaşımında daha aktif olmaları gerektiği uyarısında bulunularak, Türkiye´nin yaptığı ısrarlı uyarıların ardından son dönemde bu alanda ilerleme sağlandığının gözlendiği vurgulandı.
PYD´YE KATILAN TÜRK VATANDAŞLARI SAYISI
Irak ve Suriye´de IŞİD saflarında savaşan 24 bin yabancı terörist savaşçı olduğu tahmin edilirken, Iraklı ve Suriyeli militanlarla birlikte IŞİD´in toplam mevcudunun 40-70 bin arasında olduğu düşünülüyor.
Yabancı savaşçıların önemli bölümü Avrupa ülkelerinden gelirken, Avrupa´da radikalleşmeyi önleyecek tedbirlerin alınmaması, İslamofobi ve entegrasyon sorunları, şüphelilerin yurtdışı seyahatlerinin engellenmemesi gibi sebeplerin Avrupalı katılımcıların sayısının yükselttiğine vurgu yapıldı.
Batı kaynaklı analizlerde radikalleşme sorunu, dini ve kültürel motiflerle açıklanmaya çalışıldığına işaret edilerek, "Bu ´oryantalist´ bakış açısı, radikalleşme sorununu açıklamaktan son derece uzaktır. Tam aksine, bölgede radikalleşmeye yol açan süreçler tamamen siyasaldır; temsiliyet ve meşruiyet krizinin, bölgesel ve küresel siyasetteki başarısızlığın bir neticesidir. Temmuz 2015 itibariyle IŞİD terör örgütüne katılan, geri dönen veya ölen Türk vatandaşlarının sayısı 1000-1300 arasındadır. Türkiye, Suriye ve Irak´la paylaştığı bin 300 kilometre sınıra ve 80 milyona yakın Müslüman nüfusa sahip bir ülke olmasına rağmen, IŞİD´e en çok katılımın olduğu ülkeler arasında ilk 10 sırada dahi yer almamaktadır. Öte yandan PYD saflarına katılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısı, ağırlıklı olarak Haziran 2014´ten itibaren 1000-1500 civarındadır" değerlendirmesi yapıldı.
IŞİD İLE MÜCADELE
Türkiye´nin IŞİD´i 10 Ekim 2013´te ´terör örgütleri listesi´ne aldığı hatırlatılarak, örgüte karşı kurulan uluslararası koalisyonun üyesi olduğu bilgisi de paylaşıldı.
Niğde´de 2014´te gerçekleşen saldırının ardından IŞİD´e yönelik yapılan kapsamlı operasyonlara ilaveten 1 Ocak 2015-23 Temmuz 2015 tarihleri arasında 600´e yakın kişinin IŞİD ile bağlantılı olabilecekleri şüphesiyle gözaltına alındığı, 100´den fazla şüphelinin IŞİD mensubu oldukları gerekçesiyle ilgili mahkemeler tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildiği belirtilerek, notta, "Güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyonlarda 10 kalaşnikof marka uzun namlulu silah, 85 kalaşnikof şarjörü ve 2 bin 800 kalaşnikof mermisi ile 12 tüfek, 7 tabanca ve 107 fişek ele geçirilmiştir. Terör şüphelilerinin evlerinde yapılan aramalarda 34 canlı bomba yeleği, 268 kilogram patlayıcı, fünyeleriyle birlikte 40 el bombası ve bir bomba düzeneği bulunmuştur. Ayrıca 1.500 gram alüminyum tozu, 500 gram kükürt tozu, 214 gram amonyum nitrat ve 155 gram balmumuna ulaşılmıştır" bilgisine yer verildi.
108 ÜLKEDEN YAKLAŞIK 16 BİN KİŞİNİN GİRİŞİ YASAKLANDI
Bilgi notunda, yabancı savaşçıların Türkiye´ye girişinde engellenebilmesi kapsamında, ülke çapında havalimanları ve otogarlarda Emniyet İstihbarat, Terörle Mücadele ve Kaçakçılık şubelerinin ortak çalışmasıyla "Risk Analiz Merkezleri" kurulduğuna dikkati çekilerek, "Şüpheli bulunan 4 bin 500´den fazla yabancı ülke vatandaşı Risk Analiz Merkezleri tarafından sorgulanmış, yaklaşık 1000 kişiye giriş izni verilmemiş, ülke içinde tespit edilen 300´den fazla şahıs sınırdışı edilmiştir. Savaşçıların Türkiye´ye girişinin engellenmesi amacıyla 2011´den itibaren tehdit listesi oluşturuldu. 108 ülkeden yaklaşık 16 bin kişinin ülkemize girişleri yasaklandı. Listede bulunanların yaklaşık yüzde 50´si Kuzey Afrika ve Ortadoğu kökenli, yüzde 23´ü Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinin vatandaşları, yüzde 23´lük bölüm ise Doğu Avrupa ve Asya kökenlidir" ifadesine yer verildi.
Güvenlik güçlerinin, Türkiye´ye giriş yapan muhtemel yabancı terörist savaşçılara yönelik çalışmaları kapsamında, 83 ülkeden bin 800´den fazla şahsın yabancı terörist savaşçı şüphesiyle sınır dışı edildiği, 2014´te bu sayının 520 civarında, 2015´in ilk yarısında ise 700´ü aştığına işaret edilerek, TSK´nın yabancı savaşçıların Türkiye´den çatışma bölgesine geçişinin engellenmesi amacıyla ek sınır önlemleri aldığı belirtildi. Notta, Türkiye´nin yabancı savaşçılara yönelik aldığı önlemlerle ilgili olarak da şu görüşlere yer verildi:
"Fiziki güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi kapsamında 365 kilometre hendek kazılmış, 70 kilometre toprak set, 7 kilometre beton duvar ve 22 kilometre akordeon engel inşa edilmiştir. Sınır hattında 145 kilometre tel engel yenilenmiş, 90 kilometre tel engel kurulmuştur. Devriye faaliyetlerinin etkin olarak icra edilebilmesi için sınırın 270 kilometrelik bölümü aydınlatılmış, 1.280 kilometrelik devriye yolu ıslah edilmiştir. Suriye sınırına personel takviyesi yapılmıştır. Türkiye´nin sınırlarını koruyan askerlerin yarısı Suriye sınırımızda görev yapmaktadır.
Sınır güvenliği önlemleri kapsamında hudutlarda görev yapan Taktik Tekerlekli Zırhlı Araçların (TTZA) yarısı, insansız hava araçları (İHA) ve insanlı keşif uçaklarının (İKU) yüzde 90´ı Suriye sınırımızda kullanılmaktadır."
SINIR HATTINDA ÖNLEM
Alınan ek önlemler neticesinde, 1 Ocak 2014-15 Temmuz 2015 tarihleri arasında Türkiye-Suriye sınırında yasadışı sınır geçişi sırasında yakalanan toplam şahıs sayısı 102 bin 232. Bunların arasında ´yabancı terörist savaşçı´ şüphesi taşıyan üçüncü ülke vatandaşlarının sayısı ise 724 oldu.
Bakanlar Kurulu´nun 22 Temmuz 2015´teki toplantısının ardından, Suriye sınırında bugüne kadar alınan önlemlere ek olarak "Fiziki Güvenlik Sistemi" kurulacağı hatırlatılarak şu, ifadelere yer verildi:
"Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye sınırımızın 7/24 gözetlenmesi, sınırdan yasadışı geçişlerin önlenmesi ve sınır aşan suçların engellenmesi amacıyla ´Suriye Hududu Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi´ projesini geliştirmiştir. Proje kapsamında sınır hattına 151 kilometre modüler duvar, 56 kilometre güçlendirilmiş kafes tel ve 15 kilometre beton temelli fens teli inşa edilecektir. Devriye faaliyetlerinin daha etkin şekilde icra edilmesi amacıyla sınırın 119 kilometrelik bölümü aydınlatılacak, 278 kilometre hudut yolu ıslah edilecektir. Toplam 233 milyon lira maliyetle gerçekleştirilecek proje, tamamlandığında 2011 yılından itibaren, devriye faaliyetlerinin daha etkin şekilde icra edilmesi amacıyla 1.558 kilometre devriye yolunun ıslah edilmesi, devriye faaliyetlerinin daha etkin şekilde icra edilmesi amacıyla Suriye sınırımızın 389 kilometrelik bölümünün aydınlatılması, yasadışı araç geçişlerinin engellenmesi amacıyla 365 kilometre hendek kazılması, yasadışı geçişlerin engellenmesi amacıyla 161 kilometre tel kurulması ve 145 kilometre tel engelin yenilenmesi, sınır güvenliğinin sıkılaştırılması amacıyla hudut hattına 158 kilometre duvar örülmesi, 70 kilometre toprak set ve 22 kilometre akordeon engel inşa edilmesi önlemleri alınmış olacaktır."
"Suriye Hududu Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi" projesi, İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ve Türkiye´nin tüm kara sınırlarının 7/24 insansız hava araçları ve balonlarla gözetlenmesini sağlayacak "Entegre Milli Sınır Güvenlik Sistemi" (ESGS) projesinin parçası olduğu kaydedildi.