18. 08. 2018 Cumartesi
Bürokrasiden siyasete adım atan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu ile yaptığım söyleşinin bu bölümünde yeni Başkanlık rejimi hakkındaki görüşleri var.
"Tek kişi yürütmeyi, yasamayı ve yargıyı yönetiyor. Bu durum padişahlık ve krallık sisteminde olmayan bir yetkidir" diyen Kuşoğlu bakanlar için, "sarayın memurları" dedi.
- Başkanlık Rejimi 24 Haziran ile yürürlüğe girdi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuşoğlu: Türkiye´nin kamuda bir reforma ihtiyacı vardı. Bürokrasimiz teknolojiden ve iletişimdeki gelişmelerden yeterince istifade edemiyordu. Devletin hem idari hem de teknolojik reforma ihtiyacı vardı. Lakin şimdiki gibi bir sistem değişikliğe ihtiyaç yoktu.
Yapılan değişiklik temel olarak şu: Başbakanlığın kaldırılması. Başbakanlık Selçuklulardan beri hükümeti temsil eden icrayı temsil eden bir makamdı. Cumhurbaşkanlığı da, Padişahlık da, Hakanlık da devleti temsil ederdi. Başbakanlık icrayı temsil eden makamdı. Müştereken birlikte çalışırlardı. Bu da bir devlet geleneğiydi. Binlerce yıllık bir geleneğimizi ilk defa ortadan kaldırdık.
Yerine devletin, hükümetin ve siyasi partinin iç içe geçtiği bir sistem kurduk. Hepsi tek bir kişi tarafından temsil ediliyor. Devlet ve hükümet yürütme erki tek bir kişi tarafından idare ediliyor. Aynı kişi yasama yetkisine de sahip durumda. Hem yasamayı belirliyor hem de yasamayı yapabiliyor. Aynı zamanda yargıyı da yönetiyor. Bu durum padişahlık ve krallık sisteminde olmayan bir yetkidir.
- "Başkanlık ile bürokrasi kalkacak, kararlar hızlı alınacak, krizler yaşanmayacak" deniyordu. Gerçekleşti mi?
Kuşoğlu: Biz genelde merkeziyetçilikten şikâyet ederiz. Bu sistem merkeziyetçiliğinde merkeziyetçiliği oldu. Bu sistemden önce her türlü kararı Ankara veriyor diye şikâyet ederdik. Şimdi bütün kararları Ankara değil Beştepe veriyor. Beştepe´nin onaylamadığı, kabul etmediği hiçbir karar yürürlüğe giremiyor. Böylece klasik devlet sistemimiz, bürokratik ve idari yapımızda çökmüş oldu. Bizim sistemimiz de her sistem gibi eksikleri olan ama asla niteliksiz olmayan bir sistemdi. İddialı bir bürokratik sistemimiz vardı. Biz bütün bunları yok ettik. Bir anda başka bir sisteme geçtik ve çalışmayan, debelenen bir sistem söz konusu oldu. Çünkü bu sistemde Ankara´da Cumhurbaşkanlığı ile gelecek en az 5 bin koltuk demektir.
- Sorunlar mı yaşanacak?
Kuşoğlu: Bu düzen devlet aklının yok edilmesi demektir. Liyakat sistemi ortadan kalktı. Sadece Cumhurbaşkanlığı ve bakanların aklı ile gidip gelen bir sistem söz konusu oldu. Bir taraftan da kabine ve hükümet diyoruz. Aslında Hükümet ve kabine bu sistemde yok. Bakanların siyasi bir sorumluluğu da yok. Hepsi atanmış kişiler. Evet, parlamentoya hesap vermiyorlar ama hesap verecek durumda değiller. Çünkü görünenin aksine siyasi sorumlulukları ve siyasi bir güçleri yok. Bakanlara sarayın memurları diyebiliriz. Siyasiler karşısında da boyunları bükük durumdalar. Dikkat ederseniz valiler, kaymakamlar karşısında bakanların elleri bağlı ve yetersiz kalıyorlar. Siyasiler tarafından bakanlar bir validen veya bir genel müdürden farklı görülmüyor. Onun için sistem daha baştan tıkanmış vaziyettedir.
- Rahip Brunson krizini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuşoğlu: Rahip Brunson konusunda şöyle bir istismar söz konusu; Türkiye tarafından "bizim iç işlerimize karışılıyor" deniliyor. Hatta bunu Barolar Birliği Başkanı da söyledi. Biz hukuk ve yargı sistemimizi kendimiz bozuyoruz. Pazarlık yaparak, yargılanan ve terör destekçisi ile suçlanan bir şahsiyeti ev hapsine aldık. Bu herhâlde savcının kendi iradesiyle verilmiş bir karar değildi. Bu siyasi otoritenin verdiği bir karardı. Hatta Türkiye tarafından serbest bırakılacaktı, öyle söz verilmişti. Ev hapsine alınınca da karşı tarafı kızdırdılar.
- "Ver papazı, al papazı" dedi Sayın Erdoğan, yanlış mı oldu?
Kuşoğlu: Deniliyor ki "biz FETÖ´yü istiyoruz Amerika´da vermiyor." Burada önemli olan nokta Amerika FETÖ´yü suçlamıyor ama biz Rahip Brunson´u suçluyoruz.
Biz Amerika´dan FETÖ´yü talep ettiğimizde Amerika yargısına müdahale etmiyoruz. Çünkü FETÖ Amerika´da yargılanmıyor. Ama Amerika Rahip Brunson´u talep ettiği zaman bizim yargımıza müdahale etmiş oluyor. Anlam bozukluğu var bu işte.
Cumhurbaşkanımız benim görevde kaldığım sürede bu adam dışarı çıkamaz demişti. Bir adam o kadar olaya rağmen Almanlara verildi, Fransızlara, Yunanlılara ve Ruslara da verildi. Büyük ada da terör organizasyonu yatığını iddia ettiğimiz yabancılar iade edildi.
Nerede bağımsız yargı? Şimdi Amerika vatandaşını isteyince mi bağımsız yargı devreye girdi. Bizde yargının bağımsız olmadığı, siyasi otorite tarafından baskı gördüğü zaman Almanlar bir gece önceden uçak gönderdi. Ertesi gün uçak hazırdı vatandaşını alıp götürmek için hazırdı. Alman gazeteci gibi bir rezilliği yaşamış olan Türkiye yargı bağımsızlığından kimseye bahsedemez. Bahsetse de bu inandırıcı olmaz.
- Türkiye sıkıntı günler yaşıyor. CHP de kurultay sendromu yaşıyor. A Takımı değişikliği yapıldı ama kurultay çağrısı sürüyor nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuşoğlu: İktidarın yıllardan beri sergilediği tutum, ülkeyi mevcut politikalarıyla bölmesi ve Türkiye´yi adeta orta doğuya çevirmesi bize oy veren kesimleri de olumsuz etkiledi.
Bu durum kendi içimizde de stres oluşturdu. Örgütümüz içinde de bir tahammülsüzlük var. Bununla beraber en kısa zamanda Cumhuriyet Halk Parti´si toparlanıp yerel seçimlere hazırlanacaktır. Böyle durumları uzatmak bize zarar verecektir. Zaten o doğrultuda adımlar atılmaya başlandı. En iyi adayları tespit edip yerel seçimlere hazırlanacağız. Adaylarımızda Türkiye´yi bu hale getirmiş olan mevcut iktidara karşı mücadele edecektir.
- Ankara, İstanbul ve İzmir oy katsayısı açısından ve siyaset önemli iller. CHP buralara kimleri aday çıkaracak ve kazanma şansı nedir?
Kuşoğlu: Kazanma şansımız oldukça büyük. Zaten İzmir bizim kalemizdir. Ankara ve İstanbul´da da kazanma şansımız çok büyük. Türkiye´nin iflas noktasına geldiği bu ortamda herhalde insanlar götürüp Türkiye´yi iflas ettiren partiye oy vermeyeceklerdir. Bizim Ankara ve İstanbul´u almamız Türkiye´nin hayrına olacaktır. Çok iyi adaylar göstereceğiz.
- CHP erken seçim ister mi? Kasım ayında erken seçim olabilir mi?
Erken yerel seçim olmasını doğru bulmuyoruz. Şu noktada bankalar ve reel sektör iflas noktasında geldi. Öncelikli olarak bütün bunlara bir tedbir getirilmesi gerekiyor. Öncelikli olarak ekonomiyle ilgili bir yol haritası ortaya konulması lazım. Önümüzü görebilmeliyiz ki seçim yapabilelim. Böyle bir ortamda seçim yapılamaz.
-CHP için fırsat bu fırsat değil mi?
Kuşoğlu: Demokratik prensiplerin işlerliğini de düşünmeliyiz. Demokratik geleneklere bağlı kalınması taraftarıyım. Genel seçimler 5 yılda bir yapılır. Belediyelerin, Belediye Başkanlarının 5 yıllık planları var. Onların bu planları yetiştirmeleri ancak Mart´a kadar mümkün olabilecek. Seçimlerin zamanında yapılması taraftarıyım.