Ayasofya´nın o bilinen muhteşem şaheserden ibaret olmadığına vurgu yapan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ayasofya´nın etrafındaki maalesef bir külliye Ayasofya ve bu külliye bugün fonksiyonlarını göremiyor. Mesela imarethane var, Ayasofya´da imarethane var, muvakkithane var. Malum Müslümanlık´ta namazdır, oruçtur, cumadır, hepsi vakitle ilgili. Ayları ve günleri, günün vakitlerini nasıl tespit edeceğiz, bunun tespit edildiği yer muvakkithane. Mesela muvakkithanenin tekrar eski özelliğine kavuşturulması. Şu anda imarethanenin gerçekten fakir-fukaraya İstanbul ahalisine günde diyelim 5 bin-10 bin kişiye yemek verebilecek bir imarethane haline dönüştürülmesi. Bununla ilgili Ayasofya Vakfı var, bu vakıf canlandırılabilir."
Müze haliyle dahi Ayasofya´nın içerisinde İslami kimliğin ortaya konulabileceği çalışmalar yapılabileceğini belirten Kurtulmuş, "Dolayısıyla Ayasofya da bizim kültürel olarak şu haliyle dahi sahip çıkamadığımız, yeterince değerlendiremediğimiz önemli abidevi bir eserdir. Çok şükür orada da restorasyon ağır, ama iyi gidiyor. İçindeki restorasyon çok uzun yıllardır devam ediyor." ifadesini kullandı.
ARKEOLOJİK KAZILARA ÖZEL SEKTÖR DESTEĞİ
Kurtulmuş, özel sektörün arkeolojik kazılara desteği ve Göbeklitepe´deki son durumun ne olduğu yönündeki soru üzerine de Kültür ve Turizm Bakanlığının prestijli ama yoksul bir bakanlık olduğunu belirtti.
Kısıtlı imkanlar içinde çalıştıklarını ve en çok para harcanacak alanlardan birinin arkeolojik kazılar olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bizim en büyük problemlerimizden birisi şu, gittiğimizde, gördüğümüzde içimiz sızlıyor, böyle göz göre göre çalınmış geçtiğimiz on yıllar boyunca. Bunlar maalesef çoğu etrafında basit tel örgüler bile ayrılmadan, köyün içerisinde ya da mezranın ortasında kalmış yerler, gelen götürmüş, giden götürmüş. Bunu da çok açık, yani hiç lafımı gizlemeden söylemek istiyorum. Ben bu anlamda tarihi eser kaçakçılığının bazı ülkelerin kendi kültürel siyasetlerinin bir parçası olarak kullanıldığına inanıyorum. Eğer bu kaçakçılara göz yummasalardı, yani göz yummaktan kastım nedir? Bugün batının en büyük müzelerinde bakıyorsunuz Anadolu´dan kaçırılmış olan fevkalade büyük önemli eserler var. Eğer göz yummasalardı, herhalde bu tarihi eser kaçakçıları da bir pazar bulamayacaklardı. Şimdi korkarım ki Suriye´den, Irak´tan kaçırılan çok sayıda eser birkaç sene sonra yine batının önemli müzelerinde sergilenmeye başlanacak."
Bakan Kurtulmuş, dolayısıyla en ufak bir kaçağa göz yumulmayacak bir model kurmak zorunda olduklarını ifade etti.
Kültür sanatta şu anda muazzam bir teşvik olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:
"Yani herhangi bir kültür projesine sponsor olan kuruluşumuz, harcadığı paranın tamamını gider olarak yazabilir. Bizim özel sektörümüzün de bu anlamda kültür sanat faaliyetlerine destek olmak, öncü olmak gibi yeni yeni başlayan bir ilgisi var. Bu ilgiyi artırmak bakımından belki bazı yerler burayı alın, yapın, ortaya çıkarın, işletin şeklinde bir model. İyi bir model kurarak, devletin Müzeler Genel Müdürlüğümüzün, üniversitelerimizin ilgili bölümlerinin kontrolünün yüzde 100 sağlandığı bir ortamda bu şekilde özel sektörün kullanımına açılabilir, bizim diyelim 30 senede yaptığımızı özel sektör üç yılda, dört yılda, beş yılda yapabilir. Böyle bir model üzerinde şu anda düşünce olarak, fikir olarak bunu geliştirmeye çalışıyoruz."
Kurtulmuş, Göbeklitepe´de çalışmaların devam ettiğini, nisan ayında ziyarete açılmasının planlandığını belirtti.
TOPKAPI SARAYI PROJESİ
Bakanlığın en önemli faaliyetlerinden birinin Topkapı Sarayı olduğunu, şu anda 27 ayrı restorasyon çalışması bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Topkapı Sarayı´nda restorasyon çalışmaları son derece titizlikle devam ediyor ve inşallah kısa süre içerisinde bitirildiğinde muazzam bir alan ortaya çıkacak. Yine Topkapı´yla ilgili ciddi bir projemiz de, eğer yapabilirsek, yani bugün başlasak belki 10 sene sürecek olan bir şeydir; Sur-i Sultani etrafındaki bütün alanları almak, hatta Fransız Hapishanesi´nden Yeşilay´ın bulunduğu Sepetçiler Kasrı´na kadar olan alanın tamamının trafiksizleştirilerek Topkapı Sarayının orası mücavir alandır, Topkapı Sarayı alanı haline getirerek orayı bir tamamıyla Osmanlı kültür sanat alanı haline dönüştürmek." dedi.
Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile de çalışmalar yapılacağını belirten Kurtulmuş, bunu büyük bir proje olarak ortaya koymayı düşündüklerini vurguladı.
Bakan Kurtulmuş, Eyüp´ün de önemli bir proje olarak canlandırılması, bütün semtin bir tarihi alan haline dönüştürülmesiyle ilgili de çalışmalar bulunduğuna değindi.
Önümüzdeki günlerde Urfa ve Mardin çalıştayları yapılacağını aktaran Kurtulmuş, üniversiteden ticaret ve sanayi odalarını şehrin tüm dinamiklerinin sahipleneceği, Hazreti İbrahim, Hazreti Eyüp Aleyhisselam üzerinde uluslararası etkinlik programları hazırlanabileceğini bildirdi.
İSTANBUL´A TARİHİ ALAN YÖNETİMİ
Bakan Kurtulmuş, önümüzdeki birkaç ay içerisinde büyük bir İstanbul Çalıştayı yapılacağına dikkati çekerek, İstanbul´daki bütün belediyeler, Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul´un tarihi dokusuyla ilgili olan bütün kurumlarla da önce bir hazırlık sürecine gireceklerini bildirdi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İstanbul´un yeniden ihyası, çok doğrudur, yani İstanbul hakikaten, ben de hala Fatih´te oturan birisi olarak, İstanbullu olmaya direnen birisi olarak söylüyorum, durum çok iç açıcı değil, yani İstanbul´un yeniden diriltilmesi gerekiyor. Sadece oradaki tarihi eserleri restore etmek, çevreyi ışıklandırmak vesaire bunlarla da olacak şey değil. Bununla ilgili inşallah büyük bir İstanbul Çalıştayı yapacağız. Orada ilgili herkesin, mimarların özellikle, şehir planlayıcılarının, sanat ve estetik alanıyla ilgili insanların, İstanbul´un kadim kültürünü bilen insanları bir araya getireceğiz ve ümit ediyorum ki oradan en azından bize ışık tutacak bir eylem planı ortaya çıkacak. Ama bütün bu söylediklerinizin yapılabilmesi ise muazzam bir ekonomik gücü gerektiriyor."
Bakan Kurtulmuş, İstanbul´un, özellikle tarihi yarımadanın yasalarla donatılmış, kuvvetli yetkiye sahip olan bir tarihi alan başkanlığı şeklinde yönetilmesinin dahadoğru olduğu kanaatinde olduğunu da vurguladı.
TELİF YASASI BAŞBAKANLIKTA
Korsan meselesiyle ilgili olarak hazırlanan Telif Yasası´nın hazırlanarak Başbakanlık´a gönderildiğini belirten Kurtulmuş, "Telif Yasası çıktığı zaman, korsana bir şekilde ihtiyaç duymayacak ya da korsanın gücünü kıracak bir durum ortaya çıkacak ve önemli mesafe alacağız bu korsanla mücadele konusunda. Ümit ediyorum kısa süre içerisinde de Bakanlar Kurulundan Meclis´e gönderileceğini tahmin ediyorum." dedi.
Kurtulmuş, Sinema Kanunu ve Teşkilat Kanunun da başbakanlıktan Meclise gönderilmesini ümit ettiklerini ifade etti.
İSTİKLAL MADALYALARININ SATILMASI
İstiklal madalyalarının satılmasının rahatsızlık verici bir durum olduğunu belirten Kurtulmuş, İstiklal madalyalarının maddi değerinden çok daha fazla manevi değeri bulunduğunu, internet üzerinden veya başka yollardan bunların pazara düşmesinin kabul edilebilecek bir durum olmadığını aktardı.
Kurtulmuş, "Biz hemen bu konuyla ilgili Bakanlık olarak çalışma yaparız, ne tür bir düzenleme gerekiyorsa onu yaparız. Bu sadece onu satan kişilerin değil aynı zamanda millet olarak hepimizin de karşılaştığı zor bir durumdur, kötü bir durumdur." dedi.
YABANCI TURİSTİN HARCAMALARI
Kişi başı yabancı turist harcamasının 642 dolara düştüğünü, bu rakamın bin dolara çıkarılması için çalışma yapmak gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, gastronomi, sağlık, spor turizmi gibi insanların daha çok harcama yapabileceği alanlara ağırlık verilmesini istedi.
Kiralık evler konusuyla ilgili sorular üzerine de değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, İçişleri Bakanlığının da üzerinde çalıştığı, çok hassas bir konu olduğunu söyledi.
Bakan Kurtulmuş, güvenlik nedeniyle bu evlerin kontrolünün yapılması gerektiğini ve "yok, hayır, olmaz" demektense bunların bir statüye kavuşturulması, dışarıdan gelecek insanların da bu imkanlar istifade etmesi gerektiğini kaydetti.