06. 09. 2018 Perşembe
Önceki gün Mehmet Barlas, Ankara´nın ?ezber´ini bozan bir çağrı yaptı. Esad rejiminin Suriye´yi reforma ve seçimlere taşımasına destek verme zamanının geldiğini söyledi.
Bir de Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian´dan şu alıntıyı aktardı: ?Esad savaşı kazandı ama henüz barışı kazanamadı...?
Tersinden sonuç çıkartmaya can atacak Esadcıları bilmem söylemeye gerek var mı?
Esad´dan bile önce Esad´ın zaferini ilan etmiş, zaten galibiyet cakası satmaya başlamışlardı.
Esad´ın zaferi artık iktidar taraftarlarınca da kabul görüp teslim edildiğine göre... Esadcıların ?yani bakalım Esad barışmaya yanaşacak mı´ tafrasını düşünün siz...
Ankara sanki sıraya girmiş dünden hazır da, top Esad´da. Acaba zatıalileri lütfedip Ankara´yla da barışacak mı, uzattığımız eli kanlı elleriyle sıkmaya hazır mı, bizi de dostları arasına tekrar kabul edecek mi?
Birilerinin ?Ee barışın şartlarını kazanan taraf belirler, kuralları kimin koyacağı belli´ dediklerini duyar gibi değil misiniz?
Ankara´nın Şam rejimiyle barışıp barışmayacağına karar verme hakkı Esad´a geçti kafasına gün doğdu. Üste çıkmanın tadını çıkaradursun da İdlib tutuşuyor.
Rusya havadan, Esad güçleri karadan saldırıyı başlattı. Ateşkes gözlem üslerimizin etrafı ateş altında. Dört milyona yakın sivili barındıran İdlib´i, ?terör yuvası´ olduğu gerekçesiyle vuruyorlar.
Yeni, tüyler ürpertecek, barbar bir katliam daha kapıda. Lafın gelişi değil, fiziken kapımızda.
Bazı haberlere göre anlaştılar, Şam rejimi YPG´yi de yanına aldı, İdlib üstüne birlikte yürüyorlar.
Yanlış anlaşılmasın, Esad´la masaya oturmayı anlarım. Kuru hamasetle, ateşli sloganlarla, esip savurmakla dış politika yürümez. Daha önce de kaç kez yazdım, şartlar Ankara´yı oraya sürükleyebilir. Ama Esad´ın şartlarında oturulmasını bekleyenleri anlayamam.
Suriye içlerinde temizlediğimiz sınır boylarını, Esad´a devretmek için terörden arındırmış olamayız, kusura bakmasınlar. Devralacaksa mıntıka temizliğini de kendi yapmalıydı.
Kontrolünü can pahasına ele geçirdiğimiz bölgeleri Esad´ın kontrolüne geri verecektikse, baştan anlaşıp egemenlik sınırlarını kendi ordusuna bekletmeli değil miydik?
Esad, terör örgütü demeden anlaşssın diye YPG´yi sıkıştırmadığımız, anlaşmaya zorlamak ve rejime kazandırmak için YPG´yle savaşmadığımız ortada.
Toprak bütünlüğünü geri istiyorsa muhafızlığını kendi yapacaktı, kendi ordusuyla sınırlarını koruyacaktı...
Şartlar bir yerden sonra Esad´la barışmayı dayatabilir, içimizdeki Esadçılar haklılar. Fakat günün sonunda Esad´ın toprak bütünlüğü bize savundurulmuş gibi bir sonuca Ankara´nın razı olacağını sanmasınlar.