Türkiye’de gelişmeler akşamdan sabaha, sabahtan akşama kadardır. Yakaladığınızı düşündüğünüz anda olan bitenin eskidiğini görürsünüz.
Bir yandan durmadan eskiyen gelişmelerin fikri takibini yapmak, diğer yandan yeni gelişmelere sürekli açık olmak zorundasınız. Aksi takdirde ülkenin pratiklerini değil başkasına anlatmak, anlayabilmek bile imkânsız hale gelir.
* * *
Ama elbette diğer yandan bitmeyen bir pembe dizi gibidir. Her bölümünde ayrı bir dram, her bölümünde ayrı bir trajedi… Hepsini birden anlamak için aralıksız izlemeniz gerekir.
Ya da hiçbir bölümü izlemeden, 300 bölüm sonra aniden izlemeye başlayıp, arada binlerce olay, binlerce acı, gözyaşı, dram yaşanmasına rağmen kaçırdığınız pek de bir şey olmadığını düşünebilirsiniz.
* * *
28 Şubat 2015’e dönelim… Dolmabahçe mutabakatı adı verilen, sonradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Ben o ismi kullanamam, kabul edemem” diyerek devre dışı bıraktığı, o dönem HDP milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder’in açıkladığı, hükümet adına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın yorumladığı başlıklara…
Sadece 9 dakika süren açıklamada, Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’dan gelen mesajın şu olduğunu söyledi:
“Bu 30 yıllık çatışma sürecini kalıcı barışa götürürken, demokratik bir çözüme ulaşmak temel hedefimizdir. Asgari müşterekin sağlandığı ilkelerde, silahlı mücadeleyi bırakma temelinde, stratejik ve tarihi kararı vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum.”
Önder, aynı açıklamada, bu sürecin gelişmesi için belirlenen “olgusal başlıkları” da şöyle sıraladı:
- Demokratik siyaset tanımı ve içeriği
- Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması
- Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri
- Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar
- Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları
- Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması
- Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri
- Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi
- Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması
- Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa
* * *
Ancak seçim atmosferine girilmesiyle önce “mutabakat” ifadesi unutturuldu, ardından süreç buzdolabına kaldırıldı.
7 Haziran seçiminin hemen ardından süreç resmen bitti.
O açıklamayı yapan isimlerden Önder, çözüm sürecinin ardından yıllarca cezaevinde yattı.
Akdoğan ise bir daha etkili bir göreve getirilmedi.
Başlıkların içi ise net biçimde hiç doldurulamadı. Soyut olgular olarak kaldılar.
* * *
Ankara kulislerinde bir süredir İmralı’dan yapılan açıklama konuşuluyor. DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile eski eş başkan Pervin Buldan’ın, İmralı’da Öcalan’la yaptıkları görüşmenin detayları öğrenilmeye çalışılıyor, yapılan açıklama kelime kelime analiz ediliyor.
Somut olan, DEM Parti heyetinin parlamentodaki partileri ziyaret ederek fikir alışverişinde bulunacakları ve ardından kapısı açık tutulan İmralı ile bir görüşme daha yapılacağı…
* * *
DEM Parti heyeti, siyasi partilere ne söyleyecek, onlara ne anlatacak? Yanıtı merak edilen sorulardan biri bu…
Kulislerdeki iddialar, heyetin aslında çok somut mesaj vermeyeceği, partilerin görüşlerini alacağı şeklinde.
Yapılan değerlendirmeler, başta CHP olmak üzere parlamentodaki partilerin büyük bölümünün “terörün sonlandırılması” başlığı ile özetlenen süreci yorumlamaya çalıştığı ancak TBMM’nin zemin olacağı bir müzakere masasının kurulmasına kapalı olmadığı yönünde.
İlk kez parlamentodaki partilerin büyük çoğunluğunun şeffaf ve TBMM merkezli bir sürece sıcak baktıkları değerlendirmesi yapılıyor.
Bu kapsamda DEM Partililerin gelişen süreci kendileri açısından yorumlayacakları, İmralı ile yapılan görüşmenin genel hatlarını aktaracakları ve özellikle muhalefet partilerinin sürece nasıl katkı verebilecekleri konusundaki görüş ve önerilerini alacakları belirtiliyor.
İYİ Parti dışında açıktan gelişmelere tepki gösteren, kapıyı kapatan bir partinin olmadığı değerlendiriliyor.
Yine bu kapsamda AKP ve MHP ile de görüşülerek, onların görüşlerinin de alınacağı yorumu yapılıyor.
* * *
İmralı’dan gelen mesajda, TBMM’nin çözümün en önemli zeminlerinden biri olacağı vurgusu yapılmıştı.
TBMM tek başına bir zemin olarak yorumlanmasa da “en önemli zeminlerden biri” diye nitelendirilmişti.
Buna paralel olarak partilerle görüşülecek olması hem sürecin toplumsallaştırılması hem de hukuki güvence sağlanması arayışı şeklinde yorumlanıyor.
Muhalefetin de katılacağı bir masa ve sürecin geliştirilmesinin “güvence” olarak görüldüğü değerlendiriliyor.
Buna paralel olarak süreçte rol oynayanlara hukuki güvence sağlanması, hasta tutuklu ve hükümlüler, demokratikleşme konularında yasal adımlar atılması ve son aşamada bir anayasa masası kurulması gibi beklentilerin bulunduğu yorumları yapılıyor. Elbette bunlar somut olarak ifade edilmiş değil. Ancak tüm bunların belli bir takvimde gündeme geleceği değerlendiriliyor.
Yine paralel olarak, TBMM dışındaki partiler, aktörler, STK’larla da ayrı bir zemin oluşturulmasının beklendiği, bir başka meşruiyet ve güvence alanı olarak da TBMM dışı zeminin öngörüldüğü ifade ediliyor.