Haberiniz var mı, Bahçeli Anayasa'nın başlangıç maddeleriyle ilgili tartışmayı başlamadan bitirdi.
Son grup toplantısında, Cumhuriyet'in temel niteliklerini belirleyen Anayasa'nın ilk dört maddesini kırmızı çizgi ilan etti.
MHP liderinin, o maddelere dokundurtmayacağını gösteren sert bir ihtardı. Niye yankılanmadı, anlamış değilim.
Bahçeli laiklikten dönüşe izin vermeyeceğini, Anayasa'dan çıkarttırmayacağını duyuruyor bir yerde. Hem de "Anayasa laiktir laik kalacak" sloganı atmadan.
'Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek' maddeleri değişirme teklifine kapıyı baştan kapattığı anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021'i reform yılı ilan ettiğinde ne olduysa yine aynısı oldu.
Bahçeli, demokrasi ve hukuk reformlarına çerçevesini çizerek destek vermişti.
O çerçeve, tek başlılığa dayalı Cumhurbaşkanlığı sistemini 'kamburlar'ından kurtarmayı önceliyordu.
Kamburlarsa 'yeni sistemle çelişen, ayak bağı olan eski sistemin artıkları'ydı. Onları temizlemekle sınırlı kalınmalıydı.
Reformların amacı, uyum sağlayamayan çatlak sesleri tasfiye etmek olmalıydı. Anayasa Mahkemesini kaldırmak gibi...
Cumhurbaşkanı'nın yeni Anayasa çağrısında da Bahçeli'nin tavrı farklı olmadı.
Reformlarla ilgili çizdiği çerçeveyi Anayasa için de tekrarladı: Cumhurbaşkanlığı sistemini kökleştirmek ve eskinin tortularını ayıklamak!
Hepsi o kadar. Bahçeli, bu amacın dışına taşan değişikliklere açık değil.
Tutarlı bir kararlılıkla bir kez daha ön kesti.
Gerçi mesajını, DEVA lideri Babacan üstünden verdi. Fakat herhalde ortağına da ulaşmıştır. Ya da aklından başka türlüsünü geçirenlere...
"Babacan'a söylüyorum, siz anlayın" mesajını üstüne alınmayacak kimse çıkar mı?
Bilhassa şu sözlerden sonra:
"Anayasa'nın ilk dört maddesini tartışmaya hazır olan şahsa cevabım, sen git önce kendini tartışmayı dene. Anayasa'nın ilk dört maddesi Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuki kimliği, kuruluşunun ve kurtuluşunun simgesidir. Bu kimliği tahrip etmeyi hayal edenler veya aklından geçirenler ya HDP'ye kapağı atsınlar ya PKK'nın dağ kadrosuna katılsınlar ya da Pensilvanya'da soluğu alsınlar. İlk 4 maddeyi tartışacak babayiğit henüz doğmadı."
Bu hengamede yeterince ve hakkıyla konuşulmadı ama siyaseti şekillendirmek açısından çok belirleyici bir çıkıştı.
Ayasofya'nın Baş İmamı "1921 ve 24 anayasalarında laiklik yoktu, devletin dini İslam'dır yazıyordu, fabrika ayarlarına geri dönelim" der mi hala, sanmam.
Tahminim, Boynukalın Hoca da görüşünde ısrar edip tartışmayı uzatmayacaktır. Cumhur İttifakı ortaklarının arasını açmak ister mi?
Bahçeli noktayı bu keskinlikte koyduktan sonra, mevzu bıçak gibi kesilecektir. Bahse var mısınız?
“Bir ‘olmayanı varmış gibi gösterme lobisi’, Cumhurbaşkanı’nı yanıltıyor olmalı” diye yazmıştım.
Galiba yanına bir lobi daha koymak gerekecek. O da ‘olanı yokmuş gibi gösterme lobisi.’
Böyle lobiler devrede olmasa...İktidar sözcüleri olmayan darbe çığırtkanlıklarını, sokak kalkışması tahriklerini, ezana bayrağa saldırıları, din düşmanlıklarını var sayar mıydı? Bunları öcü muhalefet yapıyormuş gibi ha babam tepki verir miydi?
Kitlesinin gözünde öcüleştirmek için, icabında muhalefetin terörü lanetlediğini, teröriste terörist dediğini, adlı adınca kınadığını bile iktidar, milletin gözünün içine baka baka yok sayıyor. Aslı astarı olmayan bu karalamaların arkasında yine bir sinsi lobi aranmaz mı?
Bay Kemal, Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu ile Bayan Akşener, güya ittifak ortaklarını incitmemek için bölücü terör örgütünü kınamamışlar. Gara vahşetini lanetlemekten kaçınmış, çekinmişler. Şu alçak, hain teröristlere de bir güne bir gün ‘terörist’ dememişler, onlardan sözlerini sakınmışlar...
Allah aşkına, bu parti ve liderlerden hangisi teröriste terörist dememiş, hani nerede diye sormazlar mı?
Gelin de iktidarı, milleti enayi yerine koyuyor durumuna düşüren bu yanılsamanın altında bir lobi hinliği aramayın hadi!