BAHÇELİ’DEN ALTAN VE ILICAK KARARI İLE ARINÇ’A TEPKİ

MHP lideri Bahçel,i Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak'ın tahliyesine tepki gösterdi:"FETÖ’yle bağ ve bağlantıları belli ve bilinmekte olan, 15 Temmuz öncesi söz, yazı ve fiilleriyle FETÖ’nün değirmenine su taşıyan malum şahıslarınbazıları beraat etmiştir."

BAHÇELİ’DEN ALTAN VE ILICAK KARARI İLE ARINÇ’A TEPKİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, FETÖ davalarında ‘bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen’ kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsamasından ve gazeteciler Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan hakkındaki karardan şikayet etti. Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın “KHK bir faciadır” sözlerine de tepki gösterdi.

Tedavi sürecinin ardından henüz Meclis grubu toplantısı düzenlemeyen Bahçeli, ‘FETÖ medya yapılanması’ davasında Ilıcak ve Altan kardeşlerin tahliye edilmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. “Türkiye yaklaşık 3,5 yıldır FETÖ’yle, kalıntılarıyla ve kripto damarıyla hukuki, siyasi, güvenlik ve diplomatik vasıtalarla kıyasıya ve kıran kırana mücadele halindedir. Bu mücadele aynı zamanda bir beka ve onur meselesidir” denilen açıklama şöyle:

‘SİYASİ UZANTILAR’ VURGUSU

“Emperyalizmin kurşun askeri ve kanlı aparatı olan bu melun ve meşum örgütün yuvalandığı alanlardan kazınıp atılması hiç kuşkusuz yoğun ve sabır isteyen bir çabayla mümkün olacaktır.
TSK, emniyet, bürokrasi, iş dünyası, eğitim, sivil toplum, yargı ve medyadaki FETÖ’cülerin tamamıyla sökülüp atılması hususunda tereddütsüz ve kararlılık ihtiva eden bir mücadelenin varlığı tarihi önem ve sorumluluktur. Bu kapsamda saygı duyulacak ve takdir edilecek sonuçlara ulaşılmıştır. Diğer taraftan FETÖ’nün siyasi uzantıları konusunda henüz mesafe alınmaması da ister istemez kafalarda soru işaretlerine neden olmaktadır.”

‘HUKUKİ SÜREÇLER SAVSAKLANIYOR’

“FETÖ’yle irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen, arkası olan, destekçileri bulunan, bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsaması, hatta savsaklanması ciddi bir sorun olarak karşımızdadır. Türkiye FETÖ musibetinin üstesinden mutlaka gelmek zorundadır. Bu hususta atılan veya atılacak her adıma destek vereceğimiz barizdir. Ne var ki, bazı FETÖ davalarıyla ilgili kamuoyuna açıklanan kararlar milli vicdanı oldukça rahatsız etmektedir. İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin dava süreci dün itibariyle tartışmaların odağı haline gelmiştir.”

ARINÇ’A: MERHAMET DİLENCİLİĞİ

“FETÖ’yle bağ ve bağlantıları belli ve bilinmekte olan, 15 Temmuz öncesi söz, yazı ve fiilleriyle FETÖ’nün değirmenine su taşıyan malum şahısların bazıları beraat etmiş, bazıları da adli kontrol şartıyla tahliye edilmişlerdir. Milliyetçi Hareket Partisi yargı kararlarına pek tabii saygı duymaktadır. Ancak yargı kararlarının millet vicdanıyla çelişmemesini de mecburi addetmektedir. FETÖ’yle mücadelenin sulandırılmasının yanı sıra, KHK faciadır değerlendirmesiyle birlikte mağdur edebiyatına bel bağlanması 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine büyük bir haksızlık ve hadsizliktir. 15 Temmuz’un vahim ve kanlı gecesini bir kenara itip merhamet dilenciliğiyle, vicdan istismarıyla mesafe almaya teşebbüs etmek, dahası FETÖ’cüleri aklamaya yeltenmek şehide şühedaya ihanettir.”

‘AKIL SAĞLIĞI YERİNDE OLAN HERKES BİLİR’

“FETÖ’nün medya yapılanmasında adı geçen şahısların Türkiye’nin aleyhine nasıl faaliyet gösterdiği akıl sağlığı yerinde olan herkesin bildiği bir gerçektir. Bu gidişle 15 Temmuz’un üzeri adeta küllenecek, sıradan bir gün olarak kalmasına hizmet edilecektir. Buna da hiç kimsenin hakkı olmadığı meydandadır. Hükümetin muazzam ve inanmış bir şekilde yürüttüğü terörle mücadeleyi engelleme gayretleri; FETÖ’yü, PKK’yı, YPG’yi temize çıkarma gayeleri hiç kimsenin cüret etmemesi gereken tarihi bir yanlıştır. Üstelik dost görünümlü muhasım ülkelerin Türkiye’yi kuşatma ve kundaklama girişimleri bütün alçaklığıyla devam etmektedir. Unutulmamalıdır ki, insanlık ve inanç düşmanlarına acımak günaha ortak olmak, zulme rıza göstermektir. Bu konuda hukuk ve yargı kurumlarının daha titiz davranmaları ve uyanık hareket etmeleri zorunluluk ve adalete saygının gereğidir.”