?Mezarlardan Bile Yükselen Bir Bahar Vardır?
(Sezai Karakoç)
Hangi sıklıkta ziyaret ediyoruz mezarlıkları. Bir yakınımız, bir arkadaşımız, bir büyüğümüz ya da bir dostumuz bu dünyadaki ömrünü tamamlayıp ebedi âleme göç ederken onu yolcu etmek için uğradığımız, ödevimizi yerine getirdiğimiz bir yer mi mezarlıklar. Hâlbuki ?ölümü hatırlamamız için sık sık ziyaret´ etmemiz istenmiştir mezarlıkları. Geçici olan bu dünyayı değil, hakiki manada gerçek yaşamın kaim olduğu ahiret hayatını sevmemiz buyurulmuştur. Bu hikmeti kavrama sorumluluğumuz vardır. Kalbinde küçücük bile olsa dünyaya ait bir sevgi besleyenlerimizin, mezarlıkları ziyaret ederek ölümü ürkütücü boyutuyla hatırlamaları olağandır. Çünkü kalplerdeki dünya sevgisi bu hayatlar üzerindeki ağırlığını her yerde hissettirmektedir. Mü´min olma sorumluluğumuz, bu ağırlığı her vakit bertaraf ettirmeyi gerektirir. Rabbimize olan imanın kuvvet derecesine göre, şeytanın şerrinden, aldatmacalarından korunma imkânına kavuşabiliriz. Dünyaya bakışımızı sınav bilinciyle dizayn edebildiğimiz zaman kendimizi şeytanın tuzaklarından koruma imkânı bulabiliriz. Şeytan belirli bir zamana kadar görevini sürdürecek, bizi boş bir anımızda, zayıf olduğumuz bir anda ensemizden yakalayıp kalbimizi çürütmeye çalışacaktır. Yakalayablirse de tuttuğunu fırlatıp atacak, yerlerde sürüyecektir. Rabbim şeytana beklediği bu anı verip, onun tuzağına yakalanma fırsatı vermesin, kimliğimizi kaybetme tehlikesine düşürecek her türlü saptırma, şirk ve nifaktan muhafaza etsin inşallah.
Şeytanın ısrarla içimize yerleştirmeye çalıştığı dünya sevgisini bertaraf etmenin yolu ancak ve ancak Rahmani bir bakışla sürmekte olan yürüyüşü devam ettirmekten geçer. Ölüm gerçeği üzerinde düşünmek, bu dünyanın ötesindeki dünyanın varlığını yakından hissetmemizi sağlayacaktır. Öteye ait izleri bulabildiğimiz yerdir mezarlıklar. İçeriye adımınızı attığınız andan itibaren dışarıdaki uğultudan bir iz bulamazsınız. Buradaki ağaçlar da tıpkı dışarıdaki ağaçlar gibi ağaç, kuşlar da
dışarıdaki kuşlar gibi kuştur. Ne var ki dillerindeki şarkı farklıdır. Söylemleri farklıdır. Göğe doğru uzanmış dalları rüzgârla dans ederken hemen dibinde yatmakta olan bir mevtaya, sen kraldın, sultandın, padişahtın, tek güçtün, hani senin o yalan dünyadaki üstünlüğün nerde, bak güçlü olduğun zamanlar hakkını gözetmediğin, ezdiğin mazlumlarla şimdi yan yana yatıyorsun, gelmekte olan hesap gününü bekliyorsunuz birlikte, diyecektir.
Her an nerede nasıl olacağını bilemediğimiz bir karşılaşma olacak ölüm gerçeği ile buluşmak, yüz yüze gelmek. Her an hızla yaklaşmakta olan ölüm gerçeği ile buluşacağımız vakit gelmeden önce hazırlıklarımızı yapabilmeliyiz. Ağaçların dilini, kuşların dilini anlamaya çalışmalıyız. Baharı karşılama hazırlıklarımıza hız vermeliyiz. Gelmekte olan baharın rüzgârıyla, sesiyle buluşmaya, hemhal olmaya hazır olmalıyız. Çünkü ?yaklaşıyor yaklaşmakta olan´ ... ´yaklaşıyor yaklaşmakta olan´...
Hümayun kuşları ağaçların arasından süzülerek mezarların üstünde şarkı söylerken, içinizdeki ırmakların şarıl şarıl aktığını hissedeceksiniz. Kalbinizin yağmur serinliğinde, şelale berraklığında attığını duyacaksınız. Yazın güneşin en yakıcı olduğu zaman, kışın karların içinizi ısıttığı zaman da mezarlıklarda başka bir bahar olduğunu göreceksiniz. Şiirlerde başka bir bahar olduğunu hissedeceksiniz. Şiirin, sözün, kuşların, rüzgârın, ağaçların, toprağın, bulutların, suyun gelmekte olan baharı müjdelediğini duyacaksınız. Daha derinlerden baktığınızda kalbinizin en uç noktalarında yürüyüşünü sürdüren baharın gelmekte olduğunu göreceksiniz.
Gelin bu baharı yaşama özlemi içinde daha sıklıkla ziyaret edelim mezarlıkları...
__________________
Not: Bu yazı, şair ve yazar Şakir Kurtulmuş´un "Edebiyatı İzi" adlı eserinden alınmıştır.