Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

‘Bağım’ ne ki ‘bağımsızlık’ ne olsun?

Gazeteci yazar D, Mehmet Doğan Analiz Etti...

‘Bağım’ ne ki ‘bağımsızlık’ ne olsun?

30 Ağustosla 9 Eylül arası günler; bu günlerde sık kullanılan kelimeler: Bağımsız, bağımsızlık; bağımlı bağımlılık.

İşte çok kullanılan bir kalıp: “Atatürk’ün bağımsızlık savaşı.” 

Atatürk böyle bir savaş mı vermiş! En önce kendisine soralım! 

Atatürk böyle bir savaş vermedi, çünkü o “bağımsızlık” diye bir kelime bilmezdi. Dolayısıyla bu kelimeyi hiç kullanmadı ve birilerinin dediği gibi “bağımsızlık” için mücadele etmedi. 

Şimdi hemen Nutuk’u orijinalinden değil, Latin harfli 1938 baskısından bile okuyup anlayamayan zamanenin kıytırık atatürkçüsü hemen şu vecizeyi dayıyacak: 

“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir!” 

Bire kifayetsiz, sen en başta Atatürk’ün diliyle mükaleme edecek kültüre sahip değilsin. Şimdi farzımuhal, Atatürk karşına çıksa ve sen ona, siz böyle demiştiniz, desen… “Ne diyor bu…?” diye sert sert bakar ve yoluna devam ederdi. 

“Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir.” İşte sözün doğrusu budur. 

Atatürk böyle söylemiş, onun kelimelerini öğren, ona kelime öğretmeye kalkışma! 

Atatürk’ü değiştirmenin, kendine uydurmanın yolu onun dilini bozmak, kafasına göre “arılaştırmak”. Böylece herkes kendine göre bir Atatürk imâl ediyor. Sonra da iş “benim Atatürk’üm seninkini döver”e kadar varıyor. 

Sen şimdi onun sözünü iki kelimeyi değiştirerek “öztürkçe”leştirmiş mi oldun? Neden “karakter” duruyor yerinde? Onu da değiştir. Dil Kurumcular 1940’larda “karakter”e “ıra” demişler. Hadi ırala bakalım! 

“Özgürlük ve bağımsızlık benim ıramdır!” Olursa bu kadar olur! 

Yok, yok. Yine de tam “öztürkçe” olmadı. 

Şu “ve”yi ne yapacağız? 

Bugüne kadar hiç kimse “ve”ye bir şey yapamadı! 

Şu iki harfe muktedirlerin gücü yetmedi. (Daha doğrusu, Osmanlıca yazılışıyla tek harf:   Ataç nam gerçek türkçenin azılı düşmanı bile baş edemedi de yazılarını “ve” kullanmadan yazmayı iş edindi idi! 

Bağımsız, bağımsızlık, bağımlı, bağımlılık kelimelerini sık duyuyoruz da, “bağım” kelimesini kullanana rastlamıyoruz. Hadi bakalım bir cümlede kullanalım! 

“Sız” ve “lık” türkçe, bundan şüphe yok. 

-sız (-siz, -suz, -süz) Yokluk ekimiz: Havasız, akılsız, tarifsiz, gözsüz, yolsuz… 

Bağımsız ne demek? “Bağım yok” yok demek mi? Bağımsızı, bağımsızlığı icad edenler, “bağım”ı nasıl açıklıyorlar? 

“Bağımsız”dan önce, “bağınsız” vardı. Bu kelime 1935’te Cep Kılavuzu’nda görülür. İşte onun kökü olması gereken “bağın”ın açıklaması: “1. İrtibat. 2. Tabiiyet: Dependance, sucetion. 3. Kayd.” 

Buna -sız ekleyince, nasıl oluyorsa “istiklâl” oluyor! İrtibatsız, tabiiyetsiz, kayıtsız! 

TDK’nın 1945’te yayınlanan Türkçe Sözlüğünde bağın, bağınsız var. Fakat ne olmuşsa olmuş, kitabın sonuna konulan düzeltmelerde bağınsız/bağımsız, bağınsızlık/ bağımsızlık yapılmış, fakat “bağın” olduğu gibi duruyor! Bağınlı bağınlılık da yerli yerinde! Tam manasıyla şaklabanlık! Uydurduğumuz kelimeyi düzelttik şaklabanlığı! 

Sahih türkçede “bağım” diye bir kelime yok. Bu uydurmayı hiçbir köke dayandıramıyorlar. Bağım varsa çağım da olur, dağım da! Sonrada çağımsız, dağımsız kelimelerini uydururuz. Uydurup da ne yapacağız? Onlara da bir kulp takarız. 

İşin aslı: İki merhum dilcimiz, hem Faruk Timurtaş hem de Doğan Aksan, Türkçede isim köküne gelen -m eki yok, dolayısıyla bağımlı da, bağımsız da yanlış diyorlar! 

Adıyla sanıyla İstiklâl Harbi’ni bağımsızlık savaşı yaptınız, medlûlünden kopardınız. Peki bu harbe katılanlara verilen madalyayı ne yapacağız? İstiklâl Madalyası “bağımsızlık madalyası” olur mu? Ya İstiklâl Marşı? 

TDK 1945’te Türkçe Sözlük yayınladı. Bu sözlükte İstiklâl Marşı’nın birçok kelimesi yoktu. İşte birkaçı: Celâl, âfak, şüheda, şehadet vb. 

İstiklâl Marşını yok edemediler, fakat kelimelerini anlamanın yolunu kapamak istediler!



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER