Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, YouTube kanalı Bidebunuizle ve Radyo Karakutu’nun ortak canlı yayınında gündemi değerlendirdi.
“Başarılı olduğumuz zaman ‘biz yaptık’ başarısız olduğumuz zaman ‘başkası yaptı.’ Türkiye böyle bir anlayışla yönetilmemeli.” diyen Babacan, şunları söyledi:
“İhale sürecini şeffaf yapmazsanız, geniş katılım ile yapmazsanız o zaman rekabet oluşmaz ve bu projeler çok yüksek rakamlara mal olur. Hava -5 derece ama siz hava soğuk diyemeyeceksiniz. İnsanları susturarak bu krizi çözemezsiniz. BDDK’nın yönetmeliği ile devlet gri alan oluşturuyor, ilgili kurumların eline yetki veriyor ve kocaman bir sopa gösteriyor. Ekonomi ile ilgili ne söylenecekse insanlar onu Anadolu Ajansından duysun deniyor.
İktidar partisinin ortaklarına bakınca hayret ediyorum. Nasıl oluyor da bu insanlarla bir araya geliyorlar? Bir yandan üzülüyor bir yandan da hayretle izliyorum. Allah bizi bu duruma düşürmesin.
TV kanallarının önemli bir bölümü ve gazeteler iktidarın kontrolüne girdiği için önemli ölçüde izleyici ve okuyucu kaybına uğradılar. Siz bu kanalları tek ses hâline getirdiğinizde insanlar özgür kanal arıyorlar. Demokrasi ölmedi hâlâ nefes alıyor. Bulduğumuz dar pencereden içeri girdik ve bunun mücadelesini vereceğiz.
Ben aklımı kimseye teslim etmedim, bu zamana kadar hep kendi irademle hareket ettim. Türkiye’de ne zaman ki Cumhurbaşkanlığı forsuyla Ak Parti bayrağı yan yana koyulmaya başlandı, o günden beri dikiş tutmuyor… Sistem yanlış. Bir partinin genel başkanı olan kişi tarafsızlığını nasıl korur?”
“İktidar tarafından açık bir tehditle karşı karşıya kalmadık.” diyen Babacan, ama partilerinin görünürlük açısından ana akım medyada bir engelleme, sürekli eleştiri hali olduğuna dikkat çekti.
Erken seçim konusunda ise Babacan, “Şuanda güç eldeyken, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya kaybedilmişken bu gücü 3 yıl sürdürmek varken, bu güç niye riske atılsın? Ben açıkçası zayıf ihtimal görürüm. Erken seçimi tetikleyen iki unsur olur. İttifak ortakları arasında ilişkinin bozulması lazım. Ya da ekonomi, sosyal, siyasi şartlar sonucu iktidarın siyasi meşruiyetinin sorgulanmaya başlanması lazım.” dedi.
