ABD’de, bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir iç siyasi hesaplaşmaya yol açan Başkan Donald Trump hakkındaki azil soruşturması, dikkatlerin Ukrayna’ya çevrilmesine yol açtı.
ABD Başkanı Trump, 2020’deki başkanlık seçimlerindeki olası rakibi eski ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve oğlu hakkında, Ukrayna’daki şirketiyle ilgili yolsuzluk soruşturması açması için Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Selenski’ye baskı uygulamakla suçlanıyor. Hatta Trump’ın, Ukrayna’ya yapılacak 400 milyon dolarlık askeri yardımı da Selenski’ye soruşturma baskısı kurmak için askıya aldığı iddia ediliyor.
ABD Temsilciler Meclisi’nde bu iddialar hakkında kamuoyuna açık yürütülen azil soruşturması, yönetimde görev almış üst düzey tanıkların ifade verdiği oturumlar, dünyanın dört bir köşesinde, büyük bir merakla, canlı olarak takip ediliyor. Trump hakkındaki görevden alma soruşturmasının odağındaki Ukrayna’da ise endişe hakim.
Rusya, 2014 yılında Kırım’ı ilhak ettiğinde, ABD ve dünya kamuoyunun ilgisini çekmeye çabalayarak Rus tehdidine karşı uluslararası toplumun desteğini kazanmaya çalışan Ukraynalı yetkililer adeta sessizliğe bürünmüş durumda. Ukrayna Dışişleri Bakanı Vadim Pristayko hafta içinde yaptığı açıklamada, ABD’deki azil süreci yerine Ukrayna’nın doğusunundaki ihtilafı çözmeye odaklandıklarını söyledi.
Washington’daki gelişmeler hakkında yorum yapmaktan kaçınan Devlet Başkanı Volodimir Selenski de CNN’e yaptığı açıklamada “Bizim kendi sorunlarımız var.” dedi, Ukrayna’da artık herkesin ABD’nin gündemini meşgul eden tartışmalardan “yorulduğunu” kaydetmekle yetindi.
Hayali gerçek oldu ama…
Ukrayna’da ünlü bir aktör, senarist ve yönetmen olan Selenski, Nisan ayında seçimleri kazandığında, “dünya çapında ünlü olmayı hayal ettiğini” açıklamıştı. Bu hayali gerçekleşti. Ancak ABD’de patlak veren skandal ile dünya gündeminin ilk sıralarına oturan Selenski, hayalinin bu şekilde üne kavuşmak olmadığını söyledi…
Kriz, 12 Ağustos’ta, sonradan bir CIA çalışanı olduğu ortaya çıkan bir istihbarat yetkilisinin, Trump’ın Ukrayna siyasi liderliğine baskı uyguladığı yönündeki iddiaları rapor etmesiyle patlak vermişti.
Gerçi Selenski, Trump’ın kendisine 25 Temmuz tarihinde gerçekleştirdikleri telefon görüşmesi sırasında Biden hakkında soruşturma başlatması için baskı uyguladığı iddialarını reddetmişti. Ancak azil soruşturmasıyla devam eden süreçte gündeme gelen iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
Hatta, Kongreye ifade veren ABD’nin Kiev Büyükelçiliği yetkilisi David Holmes, ABD’nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Gordon Sondland’ın Trump ile telefon görüşmesine kulak misafiri olduğunu ve bu görüşmede Sondland’ın Trump’a, Ukrayna liderinin ne istenirse yapmaya hazır olduğunu söyleyerek “Selenski senin mabadını seviyor.” dediğini aktardı.
Bu ifadeler uluslararası gündeme damgasını vururken, Selenski ve diğer bazı Ukraynalı siyasetçilerin ifade vermek üzere Washington’a davet edilme ihtimali Kiev’deki gerilimi daha da artırıyor.
DW yazarı Sergiy Rudenko, Selenski’nin büyük bir ikilemde olduğu görüşünde. Rudenko, Selenski’nin kendisine baskı uygulandığını itiraf etmesi durumunda şu anda başkan olan Trump’ı, reddederse de bir sonraki seçimlerde başkan seçilme ihtimali olan Biden ile ilişkilerini riske atacağına dikkat çekti.
Interviews-Ukraine adlı yayın kuruluşundan Volodimir Yermolenko da benzer görüşte. “Kanımca Kiev, taraf tutmaktan kaçınma stratejisi izliyor.” diyen Yermolenko, Ukrayna’nın Rusya karşısında tek başına kalmasına yol açacak bir sonuçtan endişe ettiğini, bu nedenle ABD’yi kaybetmeyi göze alamayacağını söyledi.
Ukrayna, dengeli bir strateji izlemeye çalışsa da tam anlamıyla tarafsız da kalamıyor. Kiev, Biden’ın oğlunun çalıştığı şirket hakkında savcılığın ön incelemesinin sürdürdüğünü duyurdu. Selenski de, Trump’ın Ukrayna’nın 2016 yılındaki başkanlık seçimlerini etkilemeye çalıştığı iddiasının da araştırılabileceğini, ancak Washington’un henüz konu hakkında kendilerine herhangi bir delil sunmadığını söyledi.