Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem İmamoğlu röportajından sonra, Saadet Partisi´nin İstanbul adayı Necdet Gökçınar´la söyleşimizi gerçekleştirdik.
Necdet Bey aslen Kırşehirli. Ankara´da doğmuş, büyümüş beş çocuklu memur bir ailenin ikinci çocuğu. Üniversite eğitimi için İstanbul´a gelmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi´ni bitirmiş.
Ankara´da doğup büyüdüğünü söyleyince ?Neden İstanbul?? dedim. ?Âşık oldum bu şehre? dedi. Necdet Bey, İstanbul´u o kadar sevmiş ki üniversite eğitiminin ardından Ankara´ya dönmek istememiş. Ancak MSP-CHP koalisyonu kurulunca, Ankara´da ağır sanayi yatırımlarının önemli görmesi sebebiyle teklifi kabul etmiş. TESTAŞ´da uzman mühendis olarak görev almış. O günleri, ?Bugünle geçmişi kıyasladığımda ?Milli Görüş olarak ne kadar vizyon sahibiymişiz.´ diyorum. Yıl 1976, biz proses kontrolden tutun da, uçaklarının elektronik sistemleri üzerine çalışmalar yapıyorduk. Çok heyecan verici günlerdi.
Marifet iltifata tabiidir. Siz ne kadar iyi bir mühendis olursanız olun, size imkân sunulmazsa mühendisliğin de bir anlamı olmaz. Biz iktidarımızda ülkemizin yetişmiş insanını üretime dâhil edeceğiz inşallah" diye anlatıyor.
"ASLA ESTETİKTEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ"
- İstanbullu olarak sizi en çok ne rahatsız eden şeylerden birini söyler misiniz?
İstanbul´un her sorunu bizim için önemlidir. Bir örnek vereyim, sahil yolunda gidin Zeytinburnu´ndan sonra hava kararıyor. Biz insan olarak güzeli çirkini ayıran varlıklarız. Yani güzel bir çiçeği hangi inançtan ve milletten olursa olsun bir insana göstersen tebessüm eder. Bugün sahil yolunu bu hâle getirenleri dâhil, elinden tutup oraya götürsek beğenecekler mi? İnsanlar zaten ekonomiden şikâyetçi. Parası ve zamanı olmayan insanların otobüste giderken denizi izleme imkanını, mutluluğunu dahi ellerinden aldılar. Şunu da eklemek istiyorum. Biz bu şehre hizmet ederken, asla estetikten taviz vermeyeceğiz.
- Belediye Başkanı olursanız İstanbullular mutlu olacak mı?
Mutluluk çok önemli, biz buna saadet diyoruz. Saadetin ne ile olacağını bilmek lazım, siz sadece yol derseniz, beton derseniz; bunlar saadet getiren şeyler değildir. İnsanları sadece fiziki şeylerle mutlu edemezsiniz. Erbakan Hocamız önce beton, yol demedi, önce ahlak ve maneviyat dedi.
"İSTANBUL PROJELERLE BU HALE GELDİ"
- Bu seçimde muhalefet partileri iktidar partisinin tersine ülkemizin mega projelere ihtiyacı yok diyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Mega proje deyince bir manzara geliyor gözümün önüne. Bir tuğla üzerinde dosyalar, yanında da bir sürü tabii. Tuğla üzerindeki proje açılıp ?Bizim mega projemiz, işte bunun gibi yüzlerce var? deniliyor.
Size bir şey söyleyeyim mi? İstanbul projeler ile bu hâle geldi. Çılgın projeler, mega projeler diye diye İstanbul bitti. Biz insanların mutlu olacağı projeler yapacağız. Mesela insanlarımızı mutlu edecek bir örnek vereyim;
İSKİ, bugün çok büyük bir enerji tüketicisi. Mesele Erzurum ilinden daha fazla elektrik harcıyor. Bugün İSKİ de kendi elektriğini üretmek için çalışmalar yapıyor. Ancak biz bunları daha da ileri götüreceğiz. Su fiyatlarında yüzde 15-20 civarında bir indirim yapabilmeyi öngörüyoruz.
?Mega olmayan? projelerimizden biri de; su faturalarına indirim yapacağız ve bunu da bir adil şekilde yapacağız. Evlere 5 lira, işyerlerine 10 lira tüketim bedeli olmayacak. İş yeri açmak suç mu? İnsanlar sermaye koyup iş yapıyorlar, neden cezalandırıyorsun?
Bir başka konu da metrobüs mesela. En baştan raylı olması gerekirdi. Açıldığı günden beri kaç liramızın boşa gittiğini herkesin anlayacağı şekilde söyleyeyim size. 100 TL´lik mazot verirseniz bugünkü teknolojide en iyi yakan motor bunun 35 TL´sini iş olarak verir, gerisi havaya gider. Hâlbuki elektrik motorlarına 100 TL´lik elektrik verirseniz bunun 95 TL´sini size iş olarak verir. Ayrıca hava kirlenmeyecek ve iki tane kutunun içine 200 kişiyi doldurup evine götürmeyeceksiniz. Vagonları da ülkemizde imal edeceğiz.
Çok önemli bir şey daha söyleyeyim. Okullarımızda görevli ve hizmetli eksikliğinden dolayı aileler bir araya gelerek hizmetli tutuyor. Okullarda hijyen yok, sessiz şikayetçi yığınlar var. Anneler okuldan gelen çocuklarını eve girerken sterilize ediyorlar.
- Bu Milli Eğitim Bakanlığı´nın sorunu değil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı bir şeyler yapıyordur muhakkak ama biz bilmiyoruz. Bildiğimiz her gelen bakanın reform yaptığı. Reform, reform geldiğimiz nokta malum. Biz Belediye Başkanı olduğumuz zaman ilimizdeki tüm okulların bu tarz ihtiyaçlarıyla da ilgileneceğiz.
O SAFHAYI GEÇTİK
- Sosyal yardımlarla ilgili düşünceleriniz nedir?
Sosyal yardım; insanları önce yardıma muhtaç hâle getirip sonra ?Bak, ben sana yardım ediyorum? deyip yardım ederek oylarını almak değildir. Bakın ?KAMU? yardım ve himaye kurumu değildir. Kamu, hizmet verir. Aynı zamanda yönlendiricidir. Siz öyle bir hizmet vereceksiniz ki, insanlar yardıma muhtaç olmayacak. Belki öyle düşünmüyorlardır bilemiyorum ama tablo ?Yardıma muhtaç olsunlar ki, kömür ve makarna taşırken dua edip bize oy versinler? şeklindedir. Bu hiç yardım edilmeyecek anlamına gelmiyor. Biz diyoruz ki, acil yardıma ihtiyacı olanlara yardım yapalım ama insanları yoksulluktan çıkaralım.
- Peki, insanlar neden sorgulamıyor sizce?
Hitler´in sağ kolu Goebbels vardı. ?Bana güdümlü bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım? derdi. O kadar etkili bir şeydir ki bu kaybettiğinizi anlamazsınız. Almanya´da insanların eline bayrak verip zafer yürüyüşleri yaptırıyorlardı. Halk bir baktı ki, karşıdan Rus tankları geliyor. Bakın, bugün çiftçiye para vermek, tarımı desteklemek için kurulmuş bir bankanın kaynaklarıyla siz medya kuruluşu satın alıp istediğiniz istikamette yayın yapmasını sağlıyorsunuz. Ben o medyayla insanları yanıltacağım, diyorsunuz. Yazık günahtır. Ondan sonra soğan bulamadınız. Buyurun, sıraya girin, diyorsunuz. Kimseyi hedef alarak söylemiyorum ama bu seviyeden bu kurtulmamız lazım. Biz buna layık değiliz. Bir söz vardır; ?Herkesin aynı şeyi düşündüğü yerde aslında kimse yoktur? diye. Bugün de şöyle söyleyebiliriz: ?Herkesin aynı şeyi konuştuğu yerde 15 farklı kanal yoktur.?
Eski dönemlerde Erbakan Hoca ile ilgili insanlar şöyle söylerdi: ?Ya bu adam çok güzel konuşuyor, ayrıca makine profesörü de. Ama biz oyları buraya verirsek oylar bölünür, kazanamaz da. Sonra CHP gelir.? Aynı film devam ediyor. Artık bu zihni yaklaşımı ortadan kaldırmamız gerekiyor.
- Son soru; insanlar genelde AK Parti ve Saadet Partisi´ni ayrı görmüyorlardı. Siz çalışmalarınızda bunu nasıl gözlemliyorsunuz?
O safhayı geçtik. Şimdi, ?Biz bunlardan bıktık, gidecek yer arıyoruz. Size de burada olduğunuz için teşekkür ederiz. İyi ki buradasınız? diyorlar. "Sizin geçmişinize bakarak biz size oy vermek istiyoruz? diyorlar. Geçen seçim dönemlerinde arazi çalışmalarında iktidar partisini destekleyen kişilerden tepkiler alıyorduk. Ak Parti´ye karşı çıkan bir görüş gibi algılıyorlardı. Artık bu bakış açısı yok.
Şunu da eklemek istiyorum. Biz Saadet Partisi olarak asla bir ittifakın içinde değiliz. İktidar partisi belli ittifak yaptı ama biz yapmadık. 1389 seçim bölgesinin tamamında, kendi adaylarımız ve amblemimiz ile seçimlere giriyoruz.
Ayşe Baykal
aysbykl2018@gmail.com