Anayasa Mahkemesi´nin ?Bu suça ortak olmayacağız? başlıklı bildiriye imza atan barış akademisyenlerine ilişkin ihlal kararına karşı çıkan Serdar Özgüldür ve Burhan Üstün´ün bu karardan sadece bir hafta önce Resmi Gazete´de yayınlanan başka bir kararda tam aksi görüşü savundukları öğrenildi.
Diken´den Kemal Göktaş´ın haberine göre Anayasa Mahkemesi üyeleri Özgüldür ve Üstün, İbrahim Kaboğlu başvurusunda yazdıkları karşı oyda akademisyenlerin bildirisi için ?toplumun genel değer yargıları karşısında sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek görüş ve düşünceler? ifadelerini kullandı.
Ancak iki üye, söz konusu bildiriyle ilgili akademisyenlerin başvurularında bu görüşlerinden vazgeçerek bildirinin düşünce ve ifade özgürlüğünü girmediği yönünde oy kullandılar.
Kaboğlu kararında düşünce özgürlüğünün bireylerin ve devletin müdahalelerine karşı korunmasına vurgu yapan karara imza atan beş üye de akademisyenlerin başvurularında ihlal olmadığı yönünde oy kullandı.
Özgüldür ve Üstün´ün Kaboğlu kararındaki karşı yazısı şöyle:"Bir akademisyen olan başvurucunun toplumun büyük çoğunluğunun hassas olduğu Ermeni Tehciri sorunu, azınlıklar, Kürt sorunu ve ayrılıkçı terörle mücadele gibi konulardaki görüş ve düşüncelerini ?Azınlık Raporu´, ?Özür Diliyoruz Kampanyası´, ?Akademisyenler Bildirisi´ gibi değişik platformlarda dile getirdiği, toplumun genel değer yargıları karşısında sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek bu görüş ve düşünceler üzerine özellikle bir kısım görsel ve yazılı basın ile medya mensuplarının bu görüş ve düşüncelere karşı çıkma, ağır eleştiri yapma şeklinde değer yargılarını dile getirdikleri, bu kitap ve değerlendirmeleri aynı şekilde ifade ve basın özgürlükleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, nitekim derece mahkemelerinin de bu yönde bir kabulle açılan tazminat davasını reddettikleri, anılan karşı görüş ve ağır eleştirilerin bağlamından koparılmadan bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısiyle derece mahkemelerinin başvurucunun ifade hürriyeti ile onu eleştiren basın mensupları ve diğer görüş sahiplerinin ifade ve basın hürriyetleri arasında uygun bir dengeleme yaptığı ve sonuca gittikleri, sonuç itibariyle başvurucunun şeref ve itibar hakkının ihlâl edildiğinin söylenemeyeceği kanaatine vardığımızdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamadık.
Kaboğlu´nun başvurusu
Anayasa Mahkemesi´nin CHP milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu´nun yaptığı başvuru ile ilgili kararı, barış akademisyenleri ile ilgili kararından sadece bir hafta önce, 19 Temmuz 2019 günü Resmi Gazete´de yayımlanmıştı.
Kaboğlu, başvurusunda, Yılmaz Dikbaş isimli kişinin iki kitap ve birden fazla makalede kişilik haklarını zedeleyen ifadelerine karşı açtığı tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğini ileri sürüyordu.
AYM, kışkırtıcı ifadelerin Kaboğlu´nun şiddete maruz kalma tehlikesine neden olduğuna hükmetmişti. Kararda, tazminat talebinin reddedilmesinin Kaboğlu´nun tehditler karşısında korumasız kalmasına neden olduğu belirtilerek Kaboğlu´na 5 bin 500 TL tazminat ödenmesine ve tazminat davasının yeniden görülmesine karar verilmişti. Anayasa Mahkemesi bu kararı 2´ye karşı 13 oyla almıştı.
Kaynak: independentturkish.com