Anayasa Mahkemesi (AYM), ilk kez bir kadın cinayetinde yeterli önleyici ve koruyucu tedbirleri almayan kamu görevlilerinin yargılanması gerektiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, 2013 yılında boşandığı eşi tarafından hakkındaki önleyici tedbir kararının sona erdiği gün öldürülen ve bu süreçte ısrarla koruma talebi reddedilen akademisyen Serpil Erfındık'ın yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, koruyucu ve önleyici tedbirlerin kamu görevlilerinin ihmali ile etkin olarak uygulanmaması sonucunda cinayetin meydana geldiğini belirterek, kamu görevlilerinin yargılanmasını istedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim görevlisi 38 yaşındaki Serpil Erfındık, 2011 yılında Vedat Atik ile evlendi. Bir süre sonra eşinden şiddet gördüğünü belirten Erfındık, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesiyle 2013 tarihinde boşanma davası açtı. Mahkeme çiftin boşanmasına, çocuğun velayetinin anneye ait olmasına ve ayrıca müşterek çocuğun her hafta sonu babasında kalmasına hükmetti.
Vedat Atik, 20 Eylül 2013 tarihinde ebeveyn görüşmesinin ardından çocuğu teslim etmek için Erfındık'ın işyerine gitti. İddiaya göre Atik, burada eski eşine küfür ve hakaretler etti. Olay emniyete yansıyınca taraflar Polis Merkezi Amirliği'ne götürüldü.
Aile Mahkemesi, başvuru üzerine Vedat Atik hakkında eski eşine "her türlü şiddet, şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması yönünde önleyici tedbir alınmasına, tedbirin bir ay uygulanmasına" hükmederken, koruyucu tedbirler yönündeki talepleri reddetti.
Vedat Atik, bu karara rağmen, Serpil Erfındık'ın işyerine 14 Kasım 2013 tarihinde bir kez daha gitti. Erfındık, yine polis çağırmak zorunda kaldı, olay karakola taşındı.
Aile Mahkemesi. 15 Kasım 2013 tarihinde yapılan ikince başvuruda 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 5'inci maddesi uyarınca "Vedat Atik'in bir ay boyunca Serpil Erfındık'a yönelik her türlü şiddet, şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması"nın yanında Erfındık'a ve işyerine 100 metreden daha fazla yaklaşamamasına, iletişim araçları ile rahatsız etmemesine karar verdi. Bu kararın bir ay geçerli olmasına hükmedildi. Mahkeme, 6284 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinde yer alan koruyucu tedbirlerin alınmasına ise yer olmadığına karar verdi. Dosyaya göre, bu karar şüpheli Vedat Atik'e tebliğ edilmedi.
Bu arada Polis Merkezi Amirliği tarafından nöbetçi Cumhuriyet savcısına bilgi verildi. Savcılık, "şüphelinin ifadesinin alınarak serbest bırakılması" talimatı verdi. Atik, ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.
Tedbir sürerken 29 Kasım 2013 tarihinde Atik hakkında hakaret ve tehdit suçundan açılan davanın duruşması yapıldı. Vedat Atik, tebligata rağmen duruşmaya gelmedi ve bu nedenle hakkında zorla getirme kararı alındı.
Akademisyen Serpil Erfındık ise duruşmada "hayatından endişe ettiğini, koruma kararlarının Atik tarafından ihlal edildiğini, müşterek çocukla ilişkinin sonlandırılması gerektiğini" kaydetti.
Serpil Erfındık, daha sonra İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi aracılığıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesini sundu. Ancak savcılıktan da beklenen işlemler yapılmadı.
Ancak Serpil Erfındık, bir türlü adaletten beklediği korumayı göremedi. Tedbir kararının sona erdiği gün olan 15 Aralık 2013 tarihinde oğlunu görme bahanesiyle Serpil Erfındık'ın evine giden Vedat Atik, burada Erfındık'ı bıçaklayarak öldürdü.
İzmir'de yapılan yargılama sonucunda katil zanlısı Vedat Atik'e kasten insan öldürme suçundan müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme, sanığa "iyi hal ve pişmanlık" indirimi uygulayarak cezayı 28 yıl 5 ay 7 güne düşürdü.
Bu arada ailenin avukatları, Serpil Erfındık'ın korunması konusunda yeterli tedbirleri almadığı gerekçesiyle polis ve jandarma görevlileri ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürü hakkında suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, bu kamu görevlilerinin şiddetin önlenmesi ve koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik görevlerini gereği gibi yerine getirmediği belirtildi. Ancak İzmir Valiliği soruşturma izni vermeyince savcılık dosyayı kapatmak zorunda kaldı.
Ancak savcılık, takipsizlik kararı verdi. Bunun üzerine dosya Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.
Yüksek Mahkeme, 29 Eylül tarihinde yaptığı toplantıda devletin Serpil Erfındık'ı korumayarak yaşam hakkını ihlal ettiğine karar verdi.
Mahkeme, kadına yönelik şiddete ilişkin koruyucu ve önleyici tedbirlerin kamu görevlilerinin ihmali ile etkin olarak uygulanmaması sonucunda meydana geldiğini belirterek, kamu görevlileri yönünden kapatılan soruşturmanın açılmasına hükmetti.
AYM, kararın gerekçesini önümüzdeki aylarda açıklayacak. Savcılık, gerekçeli kararın eline ulaşmasının ardından kamu görevlileri hakkında kapattığı soruşturmayı yeniden açmak zorunda olacak.
Kararı DW Türkçe'ye değerlendiren Serpil Erfındık'ın ailesinin avukatı Aytül Arıkan, AYM kararının benzer vakaların önüne geçilmesi ve idarenin sorumluluğuna dikkat çekmesi açısından önemli olduğunu kaydetti. Arıkan, şunları söyledi:
"Bu karar, Türkiye gibi kadın cinayetleri konusunda her gün bir haber aldığımız ülkemizde önemli bir karardır, bir emsal teşkil edecektir. Dolayısıyla koruma ve koruyucu tedbirlerin alınması ve izlenmesi meselesinde sadece mahkemeler, savcılık, polis ve jandarma değil, Aile Bakanlığı dahil devletin bütün organlarının etkin ve yeterli bir şekilde sürecin parçası olmak zorundadırlar."