nayasa Mahkemesi, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiri yayınlayan Barış için Akademisyenler´in hak ihlali başvurusuyla ilgili gerekçeli kararını yayımladı.
Doğu ve Güneydoğu´da başlatılan hendek ve barikat eylemlerine yönelik başlatılan operasyonlara karşı çıkan bildiri nedeniyle akademisyenlere yönelik açılan davalardan "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan verilen cezalar nedeniyle Anayasa Mahkemesi´ne yapılan başvuru, oy çokluğuyla kabul edilmişti.
"PKK´nın talimatıyla hareket ettiklerine ilişkin varsayımı aşan bir delil yok"
"Terör örgütü propagandası yapmak" suçuyla verilen cezalarda, akademisyenlerin PKK yöneticisi Bese Hozat´ın talimatıyla bildiriyi hazırladığı belirtilmişti. Yüksek mahkemenin kararında bildiriyi yazan ve imzalayan akademisyenlerin PKK´nın talimatıyla hareket ettiklerine yönelik varsayamı aşan bir delil gösterilmediği şu ifadelerle belirtildi:
İlk derece mahkemeleri mahkûmiyet kararlarını önemli ölçüde PKK terör örgütünün bir üst düzey yetkilisinin bildirinin yayımlanmasından yaklaşık iki ay önce yaptığı ileri sürülen "Aydın ve demokratik çevreler öz yönetimlere sahip çıksın" şeklindeki çağrıya dayandırmışlardır.
Mahkemeler söz konusu çağrının yapıldığını ve talimat mahiyetinde olduğunu, bu açıklamanın akabinde de yargılamaya konu edilen bildirinin yayımlandığını kabul etmişlerdir.
Bununla beraber mahkemeler mahkûmiyet gerekçelerinde bildiriyi yazan ve imzalayanların PKK´nın talimatı ile hareket ettiklerine ilişkin varsayımı aşan bir delil gösterilebilmiş değildir.
"Varsayımla cezalandırma ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır"
Mahkemenin gerekçeli kararında, varsayım üzerine yapılacak cezalandırmanın ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacağına değinilerek şu ifadeler yer aldı:
Ceza mahkemelerinin ve diğer kamu otoritelerinin ellerinde her tür tartışmayı ortadan kaldıracak nitelikte kesin ve inandırıcı deliller olmadan soyut bazı değerlendirmelerle bir düşünce açıklamasının terör örgütü ile yapılan bir tür iş bölümü neticesinde veya örgütün talimatı ile yapıldığını varsayması ve bu tür bir varsayımla kişilerin cezalandırılması ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır.
Yüksek mahkeme, PKK ile çatışmaların yaşandığı bölgedeki güvenlik durumuyla ilgili endişelerin bilincinde olduğuna da gerekçeli kararında yer verirken, operasyonlara ağır eleştirilerin olabileceğine ve bunlara tahammül edilmesi gerekliliğine de vurgu yaptı. Ayrıca, mahkumiyetlerin ´zorunlu bir toplumsal ihtiyaca´ karşılık gelmediği de belirtildi.
"Cevap verme imkanı varken ceza kovuşturulmasına başvurulmamalı"
Anayasa Mahkemesi kararında ayrıca, kamu gücünü kullanan organların eleştirilere cevap verilmesi konusunda herkesten daha fazla güç ve imkana sahip olduğuna dikkat çekilerek "Saçma ve ilgisiz bile olsa muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkanı varken ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır" ifadelerine yer verdi.
Karşı oy gerekçesinde ´devlete sadakat´ vurgusu
Öte yandan, 8´e 8 oy çıkmasına karşın, eşitlik halinde Anayasa Mahkemesi Başkanı´nın kullandığı oyun iki sayılmasıyla verilen hak ihlali kararına karşı oy veren dört üye bir sayfalık gerekçe yazdı. Gerekçede, şu ifadeler dikkat çekti:
Anayasa´nın ´Başlangıç´ında da, ´Türk Devleti´nin bölünmez bütünlüğü´ ilkesi özellikle vurgulanmış, yükseköğretim kurumlarını düzenleyen 130´uncu maddesinde de ´Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez´ hükmü yer almıştır.
Anılan bu Anayasal düzenlemeler öğretim üyeleri yönünden ´Devlete Sadakat´ borcu yükleyen en üst hukuk normlarıdır.
Kaynak: ndependentturkish.com