Aydınlık´ta çıkan haberde; "Kentte dolaşırken, şeriatçılığın nasıl bir ?mahalle baskısı? yarattığına tanık olduk. Korla´dan Uygur işadamı arkadaşlar, beni ?en helal? lokantaya götürmek için yarışıyorlardı. Bağnazlıkta yarış başlayınca, fren tutmayacağını Türkiye´den biliyoruz. Gittiğimiz lokantada, koyunlar üç gün önceden getirilip lokantanın bahçesinde kesecek kasabın elinden besleniyor. Kasap ise sıradan biri değil, bir imam. ?Helal? gıda çılgınlığı ise dudak uçuklatıcı hallere ulaşmıştı. Helal tavuk, helal maden suyu, helal gazoz, helal su, helal makarna, helal giysi vb. gibi bir Türkün aklının almayacağı alanlara taşınmıştı." gibi ifadelere yer verilerek kendi ülkesine ve mazlum insanlara hakaret etmekten geri durmuyorlar.
Uygur Türklerine yapılan işkenceyi ve baskıyı; ?Çin Komünist Partisi ortak hayallere sahip olmanın, ortak gelecek kurmanın, birlikte ağlayıp birlikte gülmenin ancak milletleşme ile sağlanacağını vurguluyor. Çin Halk Cumhuriyeti içindeki etnik halkların Çin milleti çatısı altında birleşmesinin yolunu arıyor. Bu birleşmenin Çin milletini hem kültürel hem siyasi hem de ekonomik alanlarda zenginleştireceğini ilan ediyor. Sincan Uygur Özerk Bölgesi´nde uygulamaya başlanan eğitim merkezleri de bu çabanın bir sonucu olarak uygulamaya konulmuş durumda. Çin yönetimi halkını gericiliğe karşı uyarıyor ve daha ileri bir toplumsal hayat kurmak için aydınlatıyor. Türkiye´den bu kadar çok tepki gelmesi anlaşılır değil. Biz Atatürk´ün yaptığını yapıyoruz. Atatürk gericiliğe karşı nasıl büyük bir aydınlanma seferberliği yürütüp başarılı olduysa, biz de aynısını yapıyoruz. Millet mektepleri, okuma yazma seferberliği, Halkevleri, Köy Enstitüleri, cahil ve yoksul Türk halkını aydınlatıp, kaynaştırdı. Çin´de olan da budur.? cümleleriyle meşru gösterme çabası içine giren adı geçen gazete yapılan zulümlere Atatürk´ün politikalarını örnek gösterdi.