Tarih: 16.05.2020 21:39

AYDINLIK’ın Aydın Olmayan İthamları!

Facebook Twitter Linked-in

 

İYİ Parti’nin ‘HDP’yi terör uzantısı kabul ettiğini’ ifade eden açıklamasından sonra buna mukabil son söyleşilerinden birinde Sırrı Süreyya Önder’in ‘İYİ Parti’den HDP’ye danışmak için gelenler oldu’ demesi üzerine tartışmalar hala devam ediyor. 

Bazı çevreler bu durumu çok dert etmiş olacaklar ki klavye başında kolay taramalarla bula bula benim 2018 Haziranında verdiğim kadın iftarı makalemi bulmuşlar ve mal bulmuş mağribi gibi sayfalarında gündem etmeye başladılar.

https://www.aydinlik.com.tr/iyi-parti-de-hdp-seviciler-korunuyor-politika-ekim-2018-4#3

Aydınlık Gazetesinde yer alan habere istinaden açıklama yapmam zorunlu olması üzerine bu konuyu tekrar yazmak zorunda kaldım.

Beni bilen bilir ki bu seneye kadar Corona sebebiyle gerçekleştiremediğim ama son yıllarda tabiri caizse gelenekselleştirdiğim iftar davetlerim olurdu.

Seksen üç milyon insanımızı tek bir sofra etrafında hep beraber görmenin özlemi ile acizane kendi çapımda yaptığım mütevazi girişimler idi.

Hukukum olan her çevreden dost ve arkadaşlarımı davet etmeye çalışır ve Ramazan’ın maneviyatını birlikte paylaşma ortamları oluşturmaktan mutlu olurdum.

Bu davetlerde sanat, spor, siyaset, medya camiasından pek çok isim bir araya gelmiştir.

Sadece 2018 Haziran iftarı kadınlar ve erkekler olarak ayrı davetler şeklinde olmuştu. Öyle gizli kapaklı yapılan bir davet değildi. 

Davet sonrasında da bunu makalemde de konu etmiş fotoğrafıyla birlikte bizzat yayınlamıştım.

HDP’den Hüda Kaya, Nurten Ertuğrul, İYİ Partiden Milletvekili adayı Cemile Albaş, Havva Günaydın Lakutoğlu, Selda Tandoğan Demirel, Halk TV’den Ayşenur Arslan, bir koreograf aktiviste Zeynep Tanbay, sanatçılar Meral Konrad ve Nurten Klein misafirim olmuşlardı. Hatta medya ve siyaset çevrelerinden gelecek olup da gelemeyen başka isimler de vardı.

Kimse orada siyasi bir temsiliyetiyle gelmemişti ve hatta sofra sohbetinde siyasete bile girilmemişti.

İYİ Parti’den gelen arkadaşlar yeni partileşme sürecinde olmanın heyecanı içindeydiler. 

Siyasi kimliklerin ve temsiliyetlerin dışında gayet kadınca ve insani sıcak iletişimler gerçekleşmişti.

Söz konusu kadın iftarını ben yayımladıktan sonra o zamanlarda da İYİ Parti’den gelen kadın arkadaşlara dönük bazı iddialar ile sıkıntılar yaşadıklarını biliyorum. Halbuki erkelerle yaptığımız iftar davetine gelen dostlarım arasında da çok farklı çevrelerden davetliler hep olmuştu ve bunları da yazmıştım ve paylaşmıştım makalelerimde ve sosyal medyada.

Şimdi aradan geçen yıllar içinde yine İYİ Parti ve HDP tartışmaları gündeme gelince başka davetlerim değil yine bu kadın iftarı gündem edilerek, siyasetin kirli kulislerinde ve haberlerinde tartışılmaya çalışılıyor.

Her şeyi geçtim, kadınlar vekil de olsalar, vekil adayı, parti yöneticisi de olsalar kendi özgür iradeleriyle kimseyle görüşemeyecek, davete gidemeyecekler mi?

Her şeyden önce bu haberler, iddialar sebebiyle ve üstelik Genel başkanı kadın olan İYİ Partili kadın arkadaşların siyaseten bedel ödemek zorunda kalmalarının siyasette kadın eşitliği ve özgürlüğü noktasında izah edilir bir yanı yok.

Seçimden önce miydi sonra mıydı? Aslında o gün farklı katılımcılar da olacaktı.

Kimilerine göre çok ütopik gibi gelebilir ama benim için değil, aksine Ortadoğunun ve ilerleyen yıllarda dünyanın en güçlü bir barış ülkesi olacağımızın idealidir özlemim…

Yaklaşık iki ay önce ayrıldığım Ocak Medyada makalelerimin haricinde gerçekleştirdiğim röportajlarım olmuştur. Bu çalışmamı yaparken de çevre, kimlik farkı gözetmeden sivil, siyasi her temsiliyetten söyleşiler gerçekleştirmişimdir. Söyleşi yaptığım isimlerden biri de

Vatan Partili İlker Yücel idi ve onunla fotoğrafımızı çeken de aynı ekipten Ercan Küçük idi.

https://twitter.com/ercandenizkucuk/status/1260946648768929792?s=20

Hatta İlker Yücel ile iki gün sonrasında yemek için sözleşmiş fakat bir araya gelememiştik. Yani birlikte yemek yemiş olabilseydik bundan da ayrı bir ima mı çıkarılması gerekiyordu?

Bu arada şunu da belirteyim. Doğu Perinçek ile röportaj talebim de kabul edilmişti. Ne olduysa soruları yolladıktan sonra vazgeçmişlerdi.

İnsanlarımızın hangi çevreden olursa olsun bir araya gelişlerinden korkmayalım. Asıl konuşamamaktan, anlaşamamaktan, kavgadan, nefretten korkmamız gerekir.

İnsan olmanın gereğidir konuşabilmek. Ve toplumca huzuru ve barışı ancak korkmadan bir araya gelebilenler gerçekleştirebilecektir.

 

Seksen üç milyon insanımıza Saygılarımla...

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —