Malum olduğu üzere Milli Eğitim bir ülkenin can damarıdır ve diğer hiçbir kuruluşla asla kıyaslanamaz. Çünkü onun asıl amacı, insanı insan yapan değerler le insan yetiştirmektir. Eğitimi güçlü olan devletler her alanda güçlü olmaktadırlar.
Allah insanı öyle mucizelerle bezemiştir ki bu gün fezaya giden yolu bulan akıl ve kabiliyet insana verilmiştir. Allah´ın verdiği kabiliyetleri yerinde tespit edip değerlendirmediğiniz sürece o verimi adeta yok edersiniz. İnsanlara ayrı ayrı kabiliyetlerin verilmesi hem imtihan hem toplum hayatının idamesi ve aynı zamanda da insanın tekâmülü içindir.
İnsan fıtratının içine saklanmış çekirdeklerin nevşü nema bulması eğitimle olacaktır. Öyle ise bir milletin ayağa kalkması Milli Eğitim´in kalitesiyle orantılıdır. Bugün bir Mehmet Akif, Urfalı Nabi veya Yahya Kemal Beyatlı ve bunlar gibi olanları yetiştiremiyorsak bu durum, Milli Eğitimin alt yapısındaki eksiklikten kaynaklanmaktadır..
Eğitimin önemini bilen veliler öğretmenlere şöyle derler: Eti senin kemiği benim. Bu demek değildir ki öğretmenin talebeye fiziki zarar verecek. Öğretmene şu mesaj çok önemlidir, bu çocuk artık senin manevi bir evladın gibidir.
Bu anlayışı kaybettiğimizden; Ömer Dinçer Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra öğretmenlerle ilgili verdiği olumsuz beyanatlar Milli Eğitime vurulan en büyük darbelerden biri oldu.
Milat gazetemizde sayın Özkan Erdem, Ufuk Coşkun ve Ali Bal köşe yazılarında, öğretmenlere talebe ve velilerin not vermesinin sakıncalarını çok güzel bir üslupla izah ettiler
Evet dünya tersine döndü. Bazı talebe ve kendini bilmez veliler öğretmene not verecekmiş. Böyle bir uygulama eğitim camiası daha da beter ve içinden çıkılmaz bir hale getirir. öğretmen haylaz ve ahlaksız bir talebenin üzerine gitse veya en ufak bir müdahalede bulunsa bazı ahlaksız veliler de öğretmene akıl almaz hakaretler yağdırıyor. Hatta mahkemelik olan birçok öğretmen var. Sınıfta kalma olmadığını da buna ilave edersek öğretmenin not defteri de artık bir işe yaramıyor ve disiplin adeta yok oluyor.
Onun için öğretmenler de başımı neden belaya sokayım dercesine eğitime boş vermek ve talebeyi kendi halinde bırakmaya mecbur kalıyor. Basında yer alan ve öğretmenleri yerden yere vuran haberlerde işin cabası.
Biran evvel bu vahim hataları tamir ederek, öğretmenlerimizi saygın hale getirmek elzemdir. Bunu başaramazsak öğretmenleri kaybetmiş olacağız.
Sayın Reisicumhur ve Başbakanın da burnun dibindeki danışmanlara karşı çok dikkat etmelerini bir kez daha hatırlatmak zorundayım. Bir milyon civarında olan öğretmenlerimizin, ülkenin dengelerini alt üst edecek bir güce sahip olduklarını asla göz ardı edemeyiz,
Eğitimin kalitesine hiçbir katkısı olmayan ve hatta zarar verecek uygulamalardan uzak durmak toplumun ortak talebidir.